Kayıp galeksiler buldum, gözlerindeler

286 33 32
                                    

2007..

Jongdae saat öğleni bulduğunda gözlerini kollarında Minseok ile araladı ve manzarasıyla gülümsedi. Günlerdir çektiği uykusuzluğun ardından hayatında ilk kez birisiyle uyumuştu ve bu huzurlu hissettiriyordu. Minseok kollarını üzerine aymış, başını göğüsüne yaslamış, melekleri kıskandıracak kadar güzel uyuyordu. Böyle bir güzelliğe sahip olduğu için kendisini şanslı yaşması gerektiğini düşündü Jongdae. Burnunu saçlarının arsına daldırdı ve kokusunu içine çekerek öptü. Saçları nane kokuyordu, sevimli görünüşüne rağmen sert bir kokuydu ama Minseok bunu kendisine yakıştırıyordu. Güzelliğinin bedenini göğüsünden kaldırıp yavaşça yanına yatırdı ve yataktan kalktı. Onu uyandırmak istemiyordu, dün yeterince yorgun düşmüştü zaten. Yerdeki kıyafetlerden üzerine geçirip mutfağa geçti, kendisi genelde güne sert bir kahveyle başlar mekana geçtiğinde bir şey atıştırıdı ama Minseok'un uyandığı gibi kahvaltı yaptığına emindi. Kendisine kahve hazırlarken dolabı karıştırdı, Beakhyun için aldığı şeylerden hala duruyordu. Yemek yapmakta pek iyi olmasada internetten baka baka bir şeyler hazırladı, ara sıra da kahvesini yudumladı ayılması gerekiyordu. Çalan telefonla ıslak ellerini tişörtüne silip açtı, arayan Changkyun'du.

"Efendim Chang." telefonu boynu ve kulağının arasına sıkıştırıp ocaktaki yemeğe döndü.

"Nasılsın?" sorduğu soru fazla saçmaydı. Changkyun asla böyle sorular sormazdı, merak etmezdi çünkü.

"Neyin peşindesin Chang?"

"Hiç günlerdir evden çıkmıyorsun ve telefonlarımız açmıyorsun. Böyle açınca şaşırdım ve sesin fazla neşeli geliyor."  Sözleriyle herkes adına aradığı anlaşılmıştı. Aralarında Jongdae'ye karşı daha az korku besleyen Chang'de ve herhangi bir ters tepkiye karşı araması için onu seçmişlerdi.

"İyim merak edilecek bir şey yok, sadece bunun için mi aradın?"  neşesi hala sesine yansıyordu, tavadakileri karıştırdı.

"Aslında hayır, bizimkilerle piste gidiyoruz. 'Gelmek ister misin?' diyecektim, belki iyi gelir. Arabaları seversin ama bakıyorum da sen zaten gayet iyisin." Minseok'un varlığının bu denli ses tonuna bile yansıyacağını düşünmemişti Jongdae ama güzellik her anlamda iyi geliyordu anlaşılan ona. Hazırladıklarını tabağa koyarken biraz düşündü Jongdae, onlara Minseok'u nasıl söyleyeceğini bilmesede bu iyi bir yol sayılırdı. Bütün gün onunla olacağını söyleyebilirdi.

"Size iyi eğlenceler beyler, bugün Minseok'la olacağım. Eğer o isterse belki uğrarız, sorarım ona." istemsiz sırıtmıştı Jongdae, karşı tarafınsa şok etkisiyle sesi kesilmişti.

"Minseok mu? Hani şu herkesin için öptüğün?" Minseok'un ismini sanki yanındakilere duyurcasına vurgulamıştı, bu Jongdae'yi keyiflendirmişti.

"Evet Chang, benim kaç tane Minseok tanıdığım var?"  hazırladığı tabağı masaya yerleştirdi.

"Bir saniye şimdi siz ikiniz.."

"Evet ve evet." arkadaşı cümlesini bitiremeden lafını kesmişti.

"Beyler bizim koca liderimiz an itibariyle aşık olmuş, sevgilisinin isteklerine göre hareket ediyor. Anlayacağınız bugün Jongdae beyler aramıza katılamayacakmış."  arkadan kahkahalar ve tezahüratlar yükselirken Jongdae gülümsedi ve yatak odasına doğru yöneldi.

"Kapatıyorum Chang, haberleşiriz."

"Hayır, hayır dur. Şimdi Minseok'u aramıza kabul edebilir miyiz? Bunu onaylaman gerekiyor, yoksa o da..."  Chang duraksadı, duyacaklarından korktu bir an. Jongdae'nin artık gerçekten aşık olmasını istiyordu. Cevabını beklerken bunu diledi.

Find Me/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin