1

12 0 0
                                    

Merhabalar ! Bu benim ilk hikayem. Umarım severek ve beğenerek okursunuz. Alışık olduğum sesler, aslında hiç alışmak istemediğim seslerdi. Bir gürültüden ibaretlerdi ve ben her gün maruz kalıyordum. "Lavinya !" İşte tam da bundan bahsediyordum. Gözlerim açılmak nedir unutmuşken, açmaya cesaret edemedim. Yatakta diğer tarafa dönüp 5 saniyeliğine bile olsa rahatımın tadını çıkardım. " Lavinya dedim! Adını mı ezberleteceksin bana." Gözlerimi açtığımda ilk karşılaştığım şey gözümü alan beyaz duvardı, sonra Zühre Hanım.. yine her zamanki gibi şıktı. Krem rengi kalem eteği ve üzerinde beyaz uzun kollu gömleği. Ellerini beline koymuş bana bakıyordu. Sonunda sesimi çıkarmaya karar verdim. " Çıkarsan giyineceğim." gözlerini devirip perdeyi açmaya yeltenerek cama doğru gitti. "Sakın !" Dememle olduğu yerde durdu. Sahte gülümsemesini takındı. " Tatlım d vitamini önemli ." Sadece gözlerine bakmakla yetindim ve yine bir kez daha aptal olmadığını kanıtlayarak hiçbir şey demeden odadan çıktı. Ayaklanıp cama yürüdüm. Perdenin ucundan dışarıya baktım. Yüzüme yansıyan güneşin sahte sıcaklığına kanmak isteyip gözlerimi kapadım. Evet ! Şimdi gün başlayabilirdi. Derin bir iç çekip okul formama baktım. Okulun ilk günü , herkesin birbirini ilk defa görüyormuşçasına sevinç çığlıkları ve içtenlikle alakası olmayan sarılmaları... Yüzümü yıkadıktan sonra formamı giydim. Çantamı da aldıktan sonra aşağıya indim. Can Bey her zamanki ciddiyetiyle masanın başında gazetesini okumakla meşguldü. Sert kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bakışları beni buldu. " Günaydın kızım." Masaya oturup tostumdan bir ısırık aldım. " Sana da Can Bey." Kaşları çatıldı. " Lavinya sana kaç kere bana adımla hitap etmemeni söyledim! Ben senin babanım." Onu umursamayarak tostumdan bir ısırık daha aldım. " Zühre nerde ?" Dememle merdivenden gelen topuk seslerini duymam bir oldu . Can Bey'in yanına gelip yanağına öpücük kondurdu. " Günaydın hayatım " o ciddi adam anında yumuşadı , gülümsedi." Günaydın Zühre" her zamanki gibi iştahım kaçmıştı . Can Bey'in gözleri tekrar beni buldu. Boğazını temizledi. Sanki söylemeye çalıştığı bir türlü söyleyemediği bir şey vardı. " Zühre ile 1 aylığına Dubai'ye gidiyoruz kızım. Bir şeye ihtiyacın olduğunda Kerim'e söyle o halleder." Güldüm. Yine gidiyordu. Kaçıyordu." Size iyi tatiller." Dedikten sonra hışımla masadan kalktım. " Lavinya !" Derin bir nefes aldım. Arkamı döndüm. " Bu bir ay içinde Vedat amcanın oğlu burada olacak. Seni ona emanet ediyorum." İşte şimdi sinirlenmiştim. " Sen bana karışamazsın. Sen anca her zamanki gibi çekip gidersin." Parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. " Lavinya bak kızım-" elimi havaya kaldırarak onu susturdum. " Senin hiçbir zaman kızın olmadı , olmayacak Can Bey ." Zühre babamın omuzlarını ovup ona sakinleştirici sözler söylemekle meşgulken hızlıca kapıyı çekip çıktım. Kerim beni görünce hemen arabanın kapısını açtı. Onu görmezden gelerek yürümeye devam ettim. " Lavinya Hanım, babanız sizi okula bırakmamı söyledi." Arkamı bile dönmeden daha hızlı yürümeye başladım. Kerim pes etmişti bile. Ev şehir dışında sayılırdı. Çıktığım ıssız çevre yolunda durdum. Burdan merkeze çıkmam ne kadar sürerdi acaba.. bunu umursamadan yürümeye devam ettim.
Saate baktığımda tam yarım saattir yürüyordum ve hala merkeze çıkamamıştım. Otostop çeksem ne olurdu ki , ya bir katil çıkarsa.. saçma ! İnsan insandır işte. Yolun kenarında durup bir araba görebilmeyi umdum. Yolun kenarında bir araba görüş alanıma girdi. Ellerimle işaret yapıp dur diye bağırırken sonunda durdu. Arabanın içerisini görünmez camlardan dolayı göremiyordum. Kalıplı bir adam arabadan indi. Sadece susup bana bakıyordu. Biraz ürkütücüydü. Gözleri siyahtı. İlk defa bu kadar siyah , simsiyah bir gözle karşı karşıyaydım. Boyu fazla uzundu. Üzerinde siyah Pantalon, siyah ceket vardı. Saçları özenle arkaya doğru taranmıştı. Ellerimi önümde birleştirip bir şeyler söylemeye karar verdim. " Kusura bakmayın acaba beni merkeze kadar götürebilir misiniz ? " İfadesiz bakışlarıyla beni süzdü. " Nesin sen ? " Sorusu karşısında afalladım. Ne diyordu bu ! Sinirle önüme gelen saçı kulağımın arkasına attım . " Bırakır mısınız bırakmaz mısınız ?!" Ciddileşmiştim, fazlasıyla. " Atla" dedikten sonra tereddütle arka koltuğa bindim. Hiçbir şey demeden arabayı çalıştırdı. Arabada yoğun bir koku vardı . Bu kokuyu tanıyordum sadece ne olduğunu çıkaramamıştım. Aynaya bakmamla siyah gözlerle karşılaştım. Direk gözlerimi kaçırdım. Başımı cama yasladım. Çok tuhaf bir adamdı. Hiç konuşmuyordu, tuhaf bakışları vardı ve..çok siyahtı. Sonunda merkeze gelmiştik. " Ben müsait bir yerde inebilirim " dedim ve araba durmadı...

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin