Bu kitabım tutmayacak belki ama başladığınız tarihi buraya yazabilir misiniz?
İyi okumalar❤❤
Bu gün buradaki son günüm olduğundan mıdır bilmem hiç uyuyamamıştım. Sürekli hizmet edeceğim Lord Min Yoongi'yi düşünüp duruyordum. Acaba nasıl biriydi? Belki uzun boyluydu belki de kısa orta kilolu ve esmer? Gerçekte nasıldır bilmem ama zihnimde canlanan Min Yoongi böyle biriydi işte.
Heyecanlıydım. Ne de olsa akşam olunca Min malikanesinin çalışanlarından biri olacaktım. Gerginlikten terleyen ve titreyen ellerimden dersi dinleyemiyordum. Bunu fark eden hoca bana ters bir bakış atınca mecburen dudaklarımı büzüp yıllardır anlatıp durdukları konulardan birini dinlemeye başlamıştım.
"Her yetim alfa uşaklık için seçilmez. Asilzadeler sadece normal alfalardan daha güçlü, yetenekli ve çevik alfaları uşakları olarak evine alır."
Bende onlardan biriyim. Şaka gibi değil mi? Bir zamanlar güçsüz ve sulu göz ben bile Min ailesinin uşağı olarak seçilmiştim. Şimdiki halimi gören herkesin eskiden bana ettiği hakaretleri unutup yalakalık yapıyor olması da ayrı bir saçmalıktı.
"Efendinize saygısızlık yaparsanız cezası evsiz kalmak olur. Eğer efendinize karşı bir takım duygular beslerseniz cezası ölümdür. Sizin göreviniz emirleri yerine getirmektir, bu dünyada duygulara asla yer verilmez."
Son eğitim günümde olduğumdan bütün bunları ezbere biliyordum. İç çektim ve dersin bitmesini bekledim.
Bu gelenek hep böyle sürüp gitmişti. Güçlü olan hep kazanırdı. Fiziksel güçten bahsetmiyorum parasal güçten ve saygınlıktan. Aileniz bir asilzade ise herkes size itaat ederdi ya da aileniz bir köylü ise geçiminizi çiftçilikle sağlardınız. Benim gibi yetimler ise asil ailelerin asil çocuklarının kölesiydi. Bu bir nevi benim için bir lütuf sayılırdı aslında çünkü bir asilzade tarafından seçilmeseydim evsiz, üç kuruşa çalışıyor olurdum muhtemelen.
İşte bu nedenden ötürü efendim bay Min'e minnettarım. Minettarlığım göstergesi olarak bana verdiği sorumluluğu yerine getirip emaneti oğlu Yoongi'yi canım pahasına korumaya yemin ediyorum.
***
Sonunda bir gün daha bitmişken arkadaşlarımla vedalaşıyordum. Islanmış kirpiklerimi kırpıştırarak ağlamamak için direndim. Onları neredeyse on yıldır tanıyordum ve bu günden sonra bir daha görüşemeyecektik belki de.
"Hadi Taehyung biraz çabuk ol seni bekliyorlar."
Bayan Parkın uyarısıyla birlikte bütün herkese son bir kez daha baktım. Bazıları arkadaştan öte kardeşim gibiydi. "Umarım bir gün tekrar görüşürüz. Hoşça kalın dostlarım."
"Güle güle Taehyung."
Arkamdan yükselen seslerle birlikte odadan ayrıldım. Aşağıda lüks bir araç beni bekliyordu. Bayan Park ile de vedalaşarak arabaya bindikten sonra bir saat kadar süren yolculuğun ardından büyük bir malikanenin önünde durmuştuk.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Min malikanesi
Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlerken etrafı inceliyordum. Büyük kapıyı otuzlu yaşlarda bir kadın açmıştı.
"Buyrun efendim. Beni takip edin odanız bu tarafta."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Malikanenin girişi
Girişteki kadın ile birlikte ikinci kattaki odalardan birinin önüne kadar geldiğimizde durmuştuk.
"Lord Min Yoongi odasında bekliyordur." Yan odayı işaret etti. Demek efendim Yoongi orada kalıyordu. "Akşam yemeği saatine kadar hazır olun."
Önümde saygı göstergesi olarak eğildiğinde bende aynısını yapıp odaya girerek öncekinden daha lüks ve geniş odaya bir bakış attım. Ben artık burada mı yaşayacaktım cidden? Alışmam biraz zaman alabilirdi.
Öncelikle üzerimdeki kıyafetleri değiştirmeliydim. Daha sonra Lord Min Yoongi'nin odasına gidip ona hizmet etmeye başlayacaktım. Dolaba doğru ilerledim. İçerisinde çeşit çeşit takım elbise bulunuyordu. İçlerinden birini seçerek onu giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zaman kaybetmeden yan odaya geçme kararı aldım. Orada Lord Min Yoongi bulunuyordu. Nasıl biri olduğunu merak ediyordum. Yüzünü hiç görmemiştim onun hakkında tek bildiğim benden iki yaş büyük olduğuydu. Merakımı bir an önce gidermek adına kapıyı tıklattım. Birkaç saniye sonra gel emrini işiterek yavaşça içeriye adımladım.
"Evet, ne için geldin?"
Hayalimdeki Yoonginin zıttı tam karşımdaydı. Kısa boylu, süt gibi beyaz tenine eşlik eden küçük gözleri ve pembe dudakları ile kızlardan daha güzel görünümlü efendime kısa bir bakış atıp gözlerimi zemine odakladım. Eğer onunla göz teması kuracak olursam ceza alabilirdim.
"Ben yeni uşağınız Taehyung, emirlerinizi yerine getirmek için gelmiştim efendim."
Kokusu çok tuhaftı. Daha önce hiç insan ve vampir kokusunu tek bir bedende bir arada olduğunu duymamıştım. Şimdiyse buna şahit oluyordum. Ayrıca çok genç gösteriyordu. Yirmi altı yaşında olduğunu bilmeseydim eğer on dokuz yaşlarında olduğunu düşünürdüm.
Genç efendimin küçük gözleri üzerimde gezinirken alt dudağını ısırdı. "Tanrım eğer bu bir rüyaysa asla uyanmak istemiyorum." Kendi kendine söylediklerini diğerlerinden gelişmiş kulaklara sahip olmasaydım duymam mümkün değildi. Sahte bir tavırla "anlamadım efendim." Dediğimde boğazını temizleyip gözlerini kaçırdı.
"Yemeğimi odamda yiyeceğim bana bir masa hazırla."
"Emredersiniz lordum."
Saygıyla eğilip yavaş adımlarla kapıya yöneldim. "Hoşgeldiniz sayın seksi uşağım." Yine kendi kendine söylediklerini duymamış gibi odadan ayrıldım. Sanırım Lordum beni beğenmişti.
Bu sadece geçiş bölümü olduğundan kısa diğerleri daha uzun olabilir.
