"Vazgeçerseniz kaybedersiniz, bırakırsanız kaybedersiniz, acırsanız kaybedersiniz, pes ederseniz kaybedersiniz, hiçbir şey yapmazsanız kaybedersiniz."
Acı ve çaresizlik baş gösterdiğinde insanoğlu asla yapmayacağım dediği şeyi yaparken bulur kendini.
Çaresizlik kadar zor bir durum var mı, bu dünyada.
Ayla Yüzbaşı nefessiz kalsa da koşuyordu zira alışkındı.
Teröristlerden önce yetişmeliydi. Onca masum insanın hayatı onun elindeydi. Allah korusun geç kalırsa onca masum insan ölecekti.
Durmadan koştu."Hainlerin yeri cehennemdir Üsteğmen." Kulakları sağır edecek derecede silah patladı. Doğan Üsteğmen önce davranmıştı. Elsa kanlar içinde yere yığıldı. Elini şahdamarına götürdü. Mavi gözleri kocaman açılmıştı. Gözlerinden ne kadar şaşkın olduğu görünüyordu. Gözleri kapandı.
Doğan Üsteğmen, yerde cansız yatan Elsa'ya baktı."Bozuk saat bile günde bir defa doğruyu gösterirmiş. Haklısın Elsa hainlerin yeri cehennemdir. Ve sen ait olduğun yere gittin," diyen Doğan Üsteğmen, Gaye Üsteğmen'in yanına gitti. Cebinden çıkardığı bıçak ile plastik kelepçeyi kesti. Gaye kelepçelerden kurtulduktan sonra bileklerini ovdu.
Bilekleri morarmıştı."Al bunu." diyen Doğan Üsteğmen elindeki silahı Gaye Üsteğmen'e verdi. Karşısına geçti.
Gaye bir elindeki silaha, bir karşısında duran adama baktı. 'ne yapacağım ben bununla' der gibi. Doğan Üsteğmen'e baktı."Vur beni," dedi. Aklı babasında olan Gaye, Doğan'ın neden böyle bir şey istediğini anlamadı.
"Saçmalama silah arkadaşımı öldürmeyeceğim," dedi. Doğan Üsteğmen gülümsedi.
"Vur beni dedim öldür beni demedim Üsteğmen'im," dedi. Gaye gözlerini yumdu.
Gözlerini geri açtı."Neden?" diye sordu.
"Çünkü benim görevim daha bitmedi eğer bu gece burada olanları öğrenirlerse deşifre olurum. Ben görevimi tamamlamadan deşifre olmak istemiyorum," dedi. Omzunu işaret etti. Gaye, Doğan Üsteğmen'in dediğini yaptı. İkinci kere silah sesini duyan teröristler içeriye girdiler.
Elsa'yı kanlar içinde görünce şaşırdılar. Teröristlerin şaşkınlığından faydalanan Gaye Üsteğmen ve Doğan Üsteğmen hepsini öldürdü.
Berk Yüzbaşı, Selçuk Astsubay ve Ali Astsubay kendilerini almaya gelen helikoptere bindiler.
Berk Yüzbaşı bir nebzede olsa nefes aldığını hissediyordu. Aklın bir yerinde o bebek vardı.
Çok zordu küçük bir bebeği kendi ellerinle gömmek zordu."Abla," diye bağıran Handan yıllardır görmediği ablasını görünce şaşırdı. Eylem karşısında duran kardeşine baktı. Bir kardeşine baktı, bir hayatını cehenneme çevirdiği kadına baktı. Derin bir nefes aldı. Artık her şeyi açıklığa kavuşturacaktı. Yıllar önce annesinin hayatını kurtarmak için yaptığı hata vicdanını sızlatıyordu.
Selda'ya bakıp, kardeşinin yanına gitti. Biraz sonra kardeşi gerçeği öğrenince baba ve annesi gibi, onu reddeceğini biliyordu. Kardeşine sarıldı. Handan üstündeki şaşkınlığı attıktan sonra ablasına sarıldı. Eylem, kardeşinin kokusunu içine çekti. Handan Hemşire ailesinden geriye kalan tek kişiye sımsıkı sarıldı. Hiç bırakmayacakmış gibi.
Baskın bertaraf edilmişti. Serdar ve Burak, Ateş ve Selda'nın yanına geldi. Serdar, Ateş'i kontrol ederken, Burak, Selda'yı kollarının arasına aldı. Selda yaşlı gözlerle Burak'a baktı.
"Burak, ağabeyim ölüyor," diye bağırdı. Burak, Ateş'e ne kadar kırgın olsa da korku dolu gözlerle yerde baygın yatan 'kardeşim' dediği adama baktı.
Selda acı dolu çığlıklarını atarken, Burak elini kalbine götürdü. Aklına karısı ve doğmamış bebeğinin ölümü geldi. Karısı ve doğmamış bebekleri gözünün önünde paramparça olmuştu. Onları kurtaramıştı, ama Ateş'i ne pahasına olursa olsun kurtaracaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
AçãoEledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...