İki adam bacak bacak üstüne atmış karşılıklı oturuyordu. Ortalarındaki satranç masasında, gerçek hayatın yavaşlığında bir oyun duruyordu, ve her iki şahın yanında yanlızca bir vezir vardı. Beyaz sakalları olan mavi gözlü adam, beyaz takımının kollarını düzelterek önündeki taşlara baktı.
- Oldukça güçlü vezirlerimiz var, Javier...
Dr. Von Housen ürkünç bir kahkaha atarken adama alaycı bir biçimde baktı.
- Benim vezirimin daha güçlü olduğuna eminim, Richard...
Beyaz sakallı adam hafifçe güldü.
- Grey'i hafife alıyorsun, ki bu senin en büyük hatan...
Doktor rahatsız edici bir kıkırtı bıraktı ancak adam etkilenmiş görünmüyordu.
- Enoch küçük torununu parçalara ayıracak Richard... Çocuk seni bile öldürmekten acizken tahmin ettiğin hamleyi yapmaz...
Adam düşünceli bir gülümsemeyle damgalı yüzeye ve taşlara baktı.
- Öyle mi? Ya Jeff?
Javier kıkırdadı.
- O velet aptalın önde gideni, Grey'in yanından bile geçemez, Enoch'un onu öldürmesi birkaç dakikasını alır...
Ürkünç bir kahkaha attı.
- Daha vezirini seçemezken, satranç oynamak akıllıca değil, Richard...
Adam hafifçe ve tehlikeli bir sesle güldü. Gözlerinde huzursuz edici bir parıltı vardı.
- Bu benim son oyunum Javier, ve ben kazanacağım, piyonlarımı küçümsemeye devam et, çünkü senin onların gerçek yüzlerini görmemen işime geliyor...
Adam keyifle gülmeye devam ederken, Doktor ona kısılı gözlerle bakıyordu...
Jeff elindeki makaleye kısık gözlerle bakarken iç çekti. Genç çocuk ona iç çekerek baktı.
- O makale neden dikkatini ekti hala anlamadım...
Jeff keyifli görünen bir ifadeyle -ki bu uzun süredir göstermediği bir ifadeydi- arkasına yaslandı.
- Yap boz tamamlanmaya başladı, Dorian. Artık bu pisliğin arkasında kimin olduğunu biliyorum...
Jeff makalenin üstündeki fotoğraftaki adamı gayet iyi biliyordu. Grey'in hatıralarını gördükten sonra asla aklından çıkaramayacağı bir yüzdü bu. Richard Raver'ı gördüğü her yerde tanırdı ve yanındaki herifide biliyordu. Alef'in gösterdiği resmi hatırlayarak iç çekti. Doktor Von Housen... Şahları görüyordu ve kendisinin, diğerlerinin nasıl piyon yerine konulduğunuda. Bu onu öfkelendirirken iyileşmiş olan yarasına dokundu. Alef'in ölmesini beklemiyordu, ama artık başka şansı yoktu. Enoch'a ulaşması gerekiyordu ama bunu nasıl yapması gerktiğinden emin değildi. Dorian'a baktı. Çocuğun gözlerindeki dengesizlik elle tutulur cinstendi.
-Dorian...
Dorian kafasını kaldırıp Jeff'in mavi gözlerinie baktı ve katilin sessiz sorusunu gördü. Hafifçe kafasını sallarken gözlerinde bunu nasıl istediğini gösteren bir ifade vardı. Jeff bıçağını aldı, çocuğu saçlarından kavradı ve bıçağı onun boynuna dayadı.
- Go to sleep, Dorian...
Çocuk titredi.
- Teşekkürler, Jeff...
Jeff, Dorian'ın boğazını yarıp açtı ve kan yere boşalırken anında cansızlaşan çocuğa baktı.
- Hayatını daha zor yaptığım için özür dilerim, evlat...
Jeff evden çıkarken kapıyı açık bıraktı, en azından daha önce tanıması gereken oğlunun cesedinin çabuk bulunmasını isteyerek...
Enoch aldığı mesajın verdiği heyecanla volta attı. Buluşma yerine fırtına hızıyla gelmişti. O herif yüzünden Alef'in öldüğünü bilmek onu çıldırtıyordu ve bu yüzden onu hemen öldürecekti. Jeff elleri cebinde yavaşça çatıya ayak bastığında Enoch gözlerinden ateşler fışkırarak ona yöneldi. Jeff'se sakince elini dur der gibi kaldırdı.
- Alef için üzgünüm inan bana... O tanıdığım en iyi ve en cesur kişilerden biriydi ama ben yaşadığım için ölmedi Enoch... Benim tarafımda olduğu için öldü...
Enoch yumruklarını sıktı.
-Bana söylerdi!
Jeff gülerek başını hayır anlamında salladı.
- Senin Von Housen'a olan bağlılığından korktu. Bana durumu anlatmak için neler yaptığını bilemezsin. Benim ölümüm bir oyundu, Alef benimle rahat konuşabilmek için planladı. Ama onun ölmesi planın bir parçası değildi. Yinede olabileceğini düşündük, bu durumda sana ulaşmamı söyledi...
Jeff sweatshirtünün cebinden bir zarf çıkardı. Onu Enoch'a uzattı.
- Bunu sana vermemi söylemişti. Bana ulaşmak istersen Palace'da kalacağım oda 230'da...
Enoch elindeki mektuba bakarken Jeff çatıdan inmeye başladı...