awnsood 'in katkılarıyla... Bu hikayeyi sana ithaf ediyorum. Teşekkür ederim canım!
××××
Efsa Özkan, annesinin ölümünden iki sene sonra babası ile İstanbul'a taşınmak zorunda kalır çünkü İstanbul Üniversitesi'ni kazanmıştır.
Babası ile yeni bir şehire giderken arkasında bıraktıkları arasında tek önemsediği şey annesinin mezarıydı. Evlerinin bahçesindeki mezar.
Bu yeni şehirde annesinin iki dileğini yerine getirmek istiyordu; kızın namusla yaşaması ve Allah'ın emri olan kapanmayı yerine getirmesi ve en önemlisi ise okuyup hayatını kurtarmasıydı.
16 yaşındayken kaybettiği annesinin son isteklerini yerine getirmek için üniversite sınavı için harıl harıl çalıştı. Okuldan dönünce koyunları otlatıp inekleri sağıp babasına yemek pişirdikten sonra direkt çalışma masasına geçiyordu. Eski, dökük tahtanın üstünde çalışması zor oluyordu ama daha kötüsünün de olabileceğini düşünüp şükür etmeyi bilmişti. Ve şimdi İstanbul'a, teyzesinin yanına taşınacaklardı.
Peki İstanbul'un iğrençliklerine dayanabilecek gücü var mıydı? Okumayı başarabilecek miydi? En önemlisi, namusunu koruyabilecek miydi?
Köy ortasında 'Bad Boy' yada 'Play Boy' denen gerizekalı heriflerden yoktuki. Onlardan kendini nasıl koruyacaktı? Helede babasının attığı kazıktan sonra, bunu nasıl becerecekti? Ne yapacaktı? Pes mi edecekti?
Hayır.
O aptallar günlerini görecekti.
Şehir kızlarından yeterince yüz bulmuş bu havalı ergenlerin yüzlerini tek tek düşürecekti. Ama bunu yaparken bedel ödemesi gerekecekti. Ve bunu da sonuna kadar yaşayacaktı.
O, götlerini kaldırmaya üşenen sehir kızlarına ders vermeye geliyordu. O, herkesin hayran olacağı kızdı. Ve O kız, şimdi burdaydı. Olması gerekmeyen yerde.Bir çöplüğün içinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞÖRTÜ'LÜ
Teen FictionHayatın maceracı tadı, tatlı olduğu kadar acıdır da. Sevmek, güzel duygudur ama sevmeyi bileni sevmek gerek.