"Ölebilirsin"dedi. Ölümden ölecegimden bahsediyordu. Dile kolay 4 kelime ama içinde birçok anlam taşıyan...
Hem şaşırmış hemde korkuyordum ki telaşla konuştum:"bu saçmalık ben ne alaka beni niye öldürsünler ki cinayeti işleyen sensin"dedim ellerimi yüzümü ovalayarak. Benden 10 santim vardı. Çünkü dibine kadar gelmiş bakmam için kafamı kaldırmam gerekiyordu. Kulağıma doğru tatlı nefesini verip konuştu "sen kurunun yanında yaş da yanar diye bi laf duydunmu? "Dedi.Kafamı eğip ayağımın altındaki toprağı eşeledim düşünerek. "E napıcaz daha adını bile bilmiyorum senden nasıl korunma dilerim ."dedim.
Alayla konuştu karşım daki zebellah "adımı söylersem izin vericekmisin yani?peki ohalde adım meriç meriç göktürk. 24 yaşındayım... bu kadar bilgi yeter."
"Çok komik ciddi bisey konuşuyoruz şurada .hem ayrıca sende beni tanımıyorsun ki "
Yüzünü yaklaştırıp konuştu meriç:"lamia yılmaz 20 yaşındasın. Aileni küçükken trafik kazasında kaybettin. Hayalin mimar olmak üniversite 3. Sınıfsın en yakinin zeynep, bi kafe de çalışıyordum part time"
Şaşkınlıkla baktım bu adam ne nerden "sen ne nerden..."
Tekrar dibime kadar geldi ve "inan bana seni senden daha iyi biliyorum beni bu kadar hafife alman saçma"tabiki onu hafife almıyordum.sadece şaşırmıştım🕢🕢
Beni evime bırakmıştı o tuhaf konuşmadan sonra .eve geldim herşeyi zeynep 'e anlatma kararı aldım ama saat geç olmuştu yarın akşam ben bu bi haftada neler yaşadım meriç hayatıma nasıl girdi onu bile unuttum
Odama girip üzerimi çıkarıp pijamalarimi uzerime geçirdim. Yarın okulum vardı erken kalkmam lazımdı kendimi uykuya teslim ettim hemen .(Beni öldürdünüz beni o öldürdü ve sen izledin kolumdan tutmuştu ve bırakmıyordu sanki kulaklarıma doğru haykırıyordu. Ağlamaktan içim çıkmıştı resmen "meriç kurtar beni meriiiç!"adam "seni o kurtaramaz seni kimse onların elinden alamaz" "kurtarin benimki!) .Ve uyandım ter içindeydim o neydi öyle kapım birden açılı verdi içeri zeynep girdi.ben nefes nefese kalmıştım "lamia canım noldu sana kabus gördün heralde "deyip suyu bana içindi ve havluyla saçlarımı yüzümü kuruladı. O an ağlama hissiyle zeynepe sarılıp "zeynep başım büyük belaya girdi lütfen kurtar beni "dedim ağlamaklı ses tonumla. Zeynep yüzümü avuçlarının arasına alıp "noldu kardeşim hadi anlat bana bir haftadır tuhafsın geç gelmezdin ama başladın biz beraber büyüdük beraber kurtulabiliriz "
...Herşeyi tane tane anlattım zeynepe "ah canım sen bunları bana neden anlatmadın ve bu meriç katil ama seni korumak mi istiyor?" Başımı salladım "hıhi"Bana sarıldı
...1 hafta sonraÜniversitenin önünde oturup ders tekrarı yapıyordum vizelere az kalmıştı ekim ayı olmasına rağmen bugün hava güzeldi.
Karşıdan zeynep kosarak bana doğru koşuyordu. Yanıma geldi nefes nefese kalmıştı. "Nefes al zeynep bogulacaksin,şöyle nedir bu telaşın?" "Üst sınıflardan bi çocuğun doğum günü partisi varmış bizide çağırdılar cafe bar gibi bi yerdeymis ee nediyosun gidermiyiz?" " ah zeynep bilmiyormusun partileri sevmediğimi kalabalık olcak şimdi orası" zeynep ısrarla gitmemizi söylüyordu en son ve şuan partiye zeynep tarafından hazırlanıyordum "zeynep ben onu giymem çok açık ve dar "
Bana siyah dar kesim üst kısmı straplez alt kısmı gupurlu bir elbise vermisti Allah aşkına ben bunu nasıl giyeyim? " Hadi lamia bak sana çok yakışıyor bu "
Zeynep in verdiğini giyip karşısına geçtim şaşkınlıkla bana bakıyordu." Tipe bak bee sen neymişsin be lamia "diyip ufak bi ıslık çaldı. "Abartma"dedim. Ve şimdide kırmızı ruj öylemi "zeynep bune eziyet oluyo ama bu şimdi " "hadi hadi uzatma geç kalicaz"
Zeynep de çok güzel olmuştu beyaz dökümlü dizinin üzerinde biten bi elbise altına tekrar beyaz bi stiletto giymisti. Uzun sarı saçlarını dalgalı bi şekilde omuzlarına dökmüştü. Mavi gözlerini ortaya çıkaran mavi bi far kullanmış bu haliyle çok güzeldi. Ben ayağımdaki siyah topuklularla çok büyük bi savaşım vardı bunlar ne böyle eziyet resmen . Biz yüksek sesli bi müziğin olduğu yere girdik .içerde içki ve sigara kokusu esir almıştı mavi ve kırmızı ışıklar donatılmış mor yuvarlak gösterişli koltuklar bulunuyordu ben anın verdiği hisle zeynep in koluna girmistim.
Doğum günü olan çocuğu tebrik edip hediyemi verdikten sonra oturdum şimdiden sıkılmaya başlamıştım .buyuk bi el bana elini uzatmış kalın bi ses"dans edermisin "diyince reddettim .birden insanların arasındaki silüet dikkatimi çekti bu oydu meriç göktürk. Ne işi vardı burada. Benim içtiğim meyve suyundan midem bulanınca tuvalete koştum ya ben meyve suyu içmiştim yada öylemi sanıyordum. Icimdekileri boşaltımda işimi halledip çıkıyordum ki iki kişinin sesini duyunca arkamı dönüp baktım . Hiç halim yoktu ayrıca zeynep nerdeydi ?Bana o kadar iğrenç bakıyorlardı ki midem tekrar bulanmıştı geniş aynada kendime bakıp temizlendim yine onlar kolumu tutup çekiştirmeye başladılar kendi geri çekilip savunmamı kullanacaktım ki başım dönüyordu lanet olsun .arkadan bi ses tanıdık bi ses gelmişti.
Hayat kurtarıcı"Bırakın onu"
Meriç ti buUmarım beğenirsiniz ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌙portakal çiçeğim🌺
Novela Juvenilhafif karanlık, ay ışığının ve müstakil evlerin ışıkları aydınlattığı yolda yürüyordum daha doğrusu bedenimin verdigi yorgunlukla sürüklüyordum . bu sokaklar çok tehlikeli olduğu söyleniyordu ama eve gitmek daha kısa sürer diye buradan gelmiştim...