4.BÖLÜM ALIŞMAK

304 51 15
                                    

"Bekle beni küçük kız. Bekle çok yakında geleceğim. Sen uslu uslu bekle. Ben de bu sürede hesabını kesmek için güzel planlar kurayım."

Telefonu kapattıktan sonra bir süre ekrana baktım. Sanırım beni hiç iyi şeyler beklemiyordu. Şu an onun da dediği gibi bir kaplumbağa olmak ve kabuğuma çekilip güvende hissetmek istiyordum.

~~~

Birileri tarafından sevilmeyi istemek suç muydu?

Sevilmek derken bir arkadaşın bir arkadaşı sevmesi gibi değil. Mesela birinin senin için canını feda edecek kadar çok sevmesi gibi.

Lisedeyken bir arkadaşım trafik kazası geçirmişti ama hayatta kalmıştı. Çünkü yanında oturan babası üstüne kapanmış ve bedelini kendi hayatıyla ödemişti. Sevgisi için canını vermişti. Geçenler de bir belgeselde anne tavşan yavruları için yılana kafa tutmuş ve canından olmuştu. Sevgi bazen ağır fedakârlıklar gerektiriyordu. Ve bazı sevgiler yaratıldığımız karakter üzerine bize verilirdi.

Bende işte tam da şu anda parkın bankında otururken, içimdeki tamamlanmamış çocukluğumun yalvararak benden istediği şeyin eksikliğini hissediyordum.

Telefonda onunla konuştuktan sonra bir süre ne yapacağım konusunda şaşırıp kalmış daha sonra aklım başıma gelince hızla oradan uzaklaşmıştım. Eve gidemiyordum. Sığınacağım kimsem yoktu ben de kendime sığındım. Ayaklarım artık yürümekten ağrıyınca kendimi çocuk parkına attım. Hava soğuk olduğu için park bomboştu. Bazen ben de kendi zihnimi bu boş çocuk parkına benzetirdim. Kafamın içindeki o parkta sahipsiz salıncak kendi kendine sallanır dururdu. Üstüne oturtacağım bir çocukluğum olmamıştı çünkü.

Bu son iki günde hayatıma daha önce hiç tanımadığım bir yabancı girmişti. Sonra onun sebep olduğu şeyler yüzünden iğrenç insanlarla muhatap olmuştum. Tehlike diye adlandırdığım o yabancı beni, kendi başımı belaya sokmakla itham etmişti. Peşimdeki belaların ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

Tamamen kimsesiz değildim ama yardım isteyeceğim kimsem yoktu. Başımı belaya soktum diye sığınabileceğim bir kucak yoktu. Eve gitsem, babanneme tüm olanları anlatıp yardım istesem ne yapabilirdi ki? Elindeki bastonuyla kötü adamları mı kovalayacaktı. Yani evim vardı ama yuvam yoktu. Bu çok başka türlü bir kimsesizlikti.

Saate baktığımda yarım saattir bu bankta oturduğumu farkettim. Ellerimi birbirine sürttüm, kansız olduğumdan çok fazla üşüyordum. O adamın bana telefonda iki saat içerisinde eve gitme demesinin üzerinden bir saat geçmişti. Yavaşça ayaklandım. Yürürsem ısınırdım belki biraz.

Yürürken sürekli arkama bakıyordum. Sanki biri ensemden tutuverecekmiş gibi hissediyordum. Bir adım sesi duysam tedirginlikle kalbim hızlı hızlı atıyordu. Nereye gittiğimi bilmeden yürürken adımlarım beni arkadaşımın çalıştığı mağazaya getirdi. Girip girmemek arasında kararsız kaldım.

Elif benim arkadaşım diyebileceğim tek insandı. Herkesle samimi olamayan bir karakterim vardı. Buna rağmen Elifle iyi anlaşırdım. Vakit geçirdiğim nadir insanlardandı.

Derin bir nefes alıp küçük mağazanın içine girdim. Gözüm Elif'i aradı karşıdaki masa da kasayla uğraşıyordu. Kafasını kaldırınca beni gördü ve kocaman gülümsedi.

"Ah, Çiçek hoşgeldin. İçeri gelsene."

Elif çok sıcak kanlıydı benim aksime. Kıpır kıpır bir kızdı. Lise arkadaşıydık. Aynı semte değildik ama yakın mahallelerdeydik. Ben de biraz gülümsemeye çalışıp karşılık verdim.

Kayada Açan PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin