Victor sokaktaki sese yöneldi. Bir adam avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Korkmuş olduğu belliydi. Gören bir hayalet veya iblisle karşılaştığını söyleyebilirdi.
Victor sigarasının son demini içine çekerken adamın bu aptalca haline gülümseyip yaklaşarak anlattıklarını dinlemeye başladı.
' Prens lanetli, yenidoğan prens lanetli! İki gözü de farklı! Bakanlar görmüş! Bela yağıcak başımıza! ' adam saçlarını çekiyor kalabalığın arasındaki fısıltılar baskın bir şekilde artmaya başlıyordu.
Victor kalabalığın içinde bir kahkaha attı. 'Bende hayaletler seni dürttü sandım. Altına işeyecek gibi duruyorsun dostum. '
Kalabalık açılarak adamla Victor'un karşı karşıya gelmesini sağladı.
Adam huzursuz ve anlamaz bir şekilde Victor'a yöneldi, ' Prens, ülkenin veliahtının bir gözü mavi bir gözü mor. Hayalet olan asıl o çocuk. Belki bir iblistir. Yüce İsa bizi kutsa. '
Victor sinirle yaklaşarak adamın suratına sert bir tokat attı. 'Aptal.' dedi ve tüm halka dönüp sesli bir şekilde konuştu.
'O çocuğu bir gün öldürmek isteyeceksiniz ve öldüreceksiniz ama o çocuğa muhtaç kaldığınızda kralın eteklerine sürünüp ölen prensimiz diye ağlayacaksınız.'
Halk onu ayıplayıp pek dinlemediğinden Victor sinirlenmişti. Yerdeki adama sert bir bakış atıp içindeki öfkesiyle kulübesine geri döndü.
Beklenen prens doğmuştu. Prensin doğmasını bekliyordu. Sıradan bir prensin aksine gökyüzünün bu ülke için gönderdiği kutsal bir çocuktu.
13 yıldır her gece rüyasına geren ve bu çocuğu eğitmesi gerektiğini söyleyen saf bir ışığın arkasındaki sesin mistik bir güç olduğunun farkındaydı, Victor.
Kralın halk yüzünden kuşkusuz yeni doğan çocuğunu belki çardağa gererek, kılıçtan geçirerek ya da halkın gözü önünde büyük bir ateşin içine atarak yakacağını biliyordu.
Yapmazsa eğer bu aptal halkın ve aptalca inanışlarının kurbanı olacağı kesindi çünkü.
Sandalyesini geriye ittirdi. Oturamıyordu, yerinde duramıyordu. Her an ölüm fermanı çıkarılabilirdi çünkü. Cebine silahını ve kurşunlarını yerleştirdi.
Aşağıya inerek kapılı olan kapıyı tekmeledi. 'Elvis!' Diye bağırdı gürültülü bir şekilde.
Elvis dağınık saçları ve esnemekten açılmış ağzı ile bayık ve uyku sersemi bir şekilde patronuna bakınıyordu.
'Efendim patron? Bugün izin günümüz değil mi? Beni niye uyandırdın? Dün gece Clara ile birlikteydim çok fazla uyuyamadım anlarsın ya ehehe.' Diyerek saçlarını karıştırıp sırıttı.
Victor karşısındaki çocuğun bazen salak olduğunu düşünüyordu ama bir gölge kadar sessiz ve sinsi de olabiliyordu. Bazen bedeninde iki kişinin birden konuşlandığını düşünüyordu.
Bir an kafasına geçirmek istedi ama içindeki gücüne hakim oldu.
'Hazırlan, saraya gidiyoruz.' derin bir nefes alıp sonrasında ekledi. 'Yanına silahlarında al.'
'E-eeh! ' bir an şaşırdı, Elvis. 'İyi ama patron, sarayda ne işimiz var? Majesteleri tarafından aranıyor muyuz yoksa?' ellerini birbirine sürttü. 'Yoksa yeteneklerini fark ettide seni koruması mı yapıcak?' Derken kurduğu hayal onu fazlasıyla cezbetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❛ Príncipe Maldito ❜ ╱ Lanetli Prens
Historical FictionLa via la pontrius. La via maldito. TANRI SENİN HUZURUNDA LANETLİ PRENSİ SANA SUNUYORUZ. Victoria döneminin küçük prensi 'çardağa gerilerek' öldürüldü.