"Hiçbirinizin gücü büyük Türk milletini al aşağı etmeye yetmez."
Zamanın ne getireceği belli olmazdı. Bir bakmışsın mutluluk getirmiş, bir bakmışsın acı getirmiş.
Bir dakikada birçok duyguyu aynı anda yaşayabilirdi insanoğlu. Bir dakika önce mutluyken, bir dakika sonra acıyı yüreğinin en derininde hissedebilirdi.
Tıpkı Gökhan'ın hissettiği gibi. Serra Üsteğmen için üzülürken, teröristlerin amaçlarına ulaşamadıkları için mutluydu.
Ayla Yüzbaşı göğsündeki Türk Bayrağını Serra Üsteğmen'in üzerine örttü."Bozkurt, şehidin etrafında toplan," diye bağırdı. Bozkurt, Ayla Yüzbaşı'ndan aldığı emir üzerine Serra Üsteğmen'in etrafında çember oluşturdu.
Ayla Yüzbaşı tek tek herkese baktı. Hepsi şehit askerimiz için üzülüyordu.
Kendisi de üzülüyordu ama her zamanki gibi hissettiği acıyı içine gömmüştü."Dünya bir çeşit kısır döngünün etrafında dönüyor. Biri ölür, biri doğar. Bu kısır döngüyü durdurmak bizim elimizde değil, Allah isterse bir can alır, isterse bir can verir. Allah'ın takdir gördüğü bu kısır döngüye isyan etmek bizlere yakışmaz. Şunu unutmayın, " Hepsinin gözlerinin içine baktı. En sonunda Gökhan Yüzbaşı'nın kahverengi gözlerinin içine baktı.
"Al kırmızı bayrağımız gökte dalgalandığı sürece bu dünyaya daha nice Serra Üsteğmenler gelir," diye bağırdı.
Dila, Gökçen Binbaşı'nın karşısına geçti. Elindeki keleşin kabzasını Gökçen Binbaşı'nın yüzüne geçirdi. Zaten baştan beri şüphelenmişti.
Gökçen Binbaşı'nın başı sağa doğru döndü. Ağzında hissettiği kanı yere tükürdü.
Gecenin karanlığında parlayan mavi gözlerini Dila'nın zümrüt yeşili gözlerine çevirdi."Hiçbirinizin gücü büyük Türk milletini al aşağı etmeye yetmez," dedi. Gülümsedi. En azından onları bozguna uğratmayı başarmıştı. Ağabeyi ile göz göze geldi. Ağabeyinin harekete geçeceğini anlayınca var gücü ile bağırdı.
"Şahinler, kuzuyu yakalar," Dila ve beraberdekiler anlamsızca Gökçen Binbaşı'na bakarken, Doğan Üsteğmen, kendisine emir veren kardeşine bakıyordu. Kardeşinin ne dediğini teröristler anlamasa da, kendisi çok iyi anlamıştı. Kardeşi ne olursa olsun deşifre olmamasını istiyordu.
Diğer taraftan Ayyıldız karakolun etrafını teröristlerden temizliyordu.
Serdar Yüzbaşı ve yanında bulunan üç asker ise, Gökçen Binbaşı'nın olduğu tarafa gelmişti. Olanları izliyorlardı."Komutanım orada ne oluyor?" diye soran askere bakan Serdar Yüzbaşı da olanlara bir anlam veremiyordu. Kadının üzerinde teröristlerin giydiği paçavra vardı ama biraz önce söylediği söz dağda yankılanmıştı. Sanki birine işaret veriyordu. Ne demişti kadın?
'Şahinler, kuzuyu yakalar.' Emindi bu kadın birine mesaj vermişti. Ama kime vermişti, bu kadın kimdi?
"Şu kadın hariç, burada bulunan herkesi layık olduğu yere gönderiyoruz," diyen Serdar Yüzbaşı, 'Teslim ol' çağrısı yaptı. Teröristler ateş ile karşılık verdi. Serdar Yüzbaşı, Gökçen Binbaşı'nın kolundan tutan teröristi vurdu.
Doğan Üsteğmen kayalıkların ardına saklandı. En azından kardeşi kurtulmuştu. Gülümsedi."Allah'ım sana şükürler olsun," diye dua eden Doğan Üsteğmen şüphe çekmemek için rastgele ateş etmeye başladı. Hiçbir kurşunu askere sıkmamaya özen gösteriyordu. Bunu fark eden biri vardı. Dila, Doğan Üsteğmen'e baktı. Şüphe bir kez daha içine tohum gibi ekilmişti.
"Neden rastgele ateş ediyor bu adam yoksa o da mı hain?" diye kendi kendine konuştu. Ferzan'ın, Pusat'a gözü kapalı inandığını biliyordu. Şüphelendiği Ferzan'a söylese, Pusat'tan önce kendisi ölürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
حركة (أكشن)Eledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...