GİRİŞ

84 16 8
                                    

~10 Mart 2005~
İstanbulun en kalabalık semtinde "Huzur" isimli apartmanda oturan 4 yaşındaki Turuncu uzun saçlı masmavi gözleri olan Selin Kılınç o sabah uyandığında bir huzursuzluk sezmişti. Yatağından kalkıp penceresine yaklaştı, yağmurun adeta dolu gibi yağdığı o sabah içindeki his onu mutlu etmiyordu, minik elleriyle odasının kapısını açtı kapının gıcırtısı o anın gerginliğini daha da arttırır durumdaydı. Uzun karanlık koridorun sonundaki salona gittiğinde annesini göremedi minnacık çıplak ayaklarıyla bir o yana bir bu yana giderek annesini arıyordu ."Anneee!" Diye seslendi bir cevap beklercesine durdu. Ama ses yoktu, gökgürültüsüyle sıçradı sanki gök delinmişti. Bir umut tuvalete gitti, kapının koluna uzanmak için parmak uçlarına kaldırdı küçük bedenini. Minik elleriyle gözlerini kapattı, "anneciğim gözlerimi açıyorum burada mısın?" Ellerini gözlerinden çektiğinde içini daha da büyük bir hüzün kaplamıştı, orada da yoktu.

Oysa annesi her sabah selin uyanmadan önce ona ballı süt yapar domatesini, salatalığını doğrar ekmeğini kızartıp masaya koyar onun uyanmasını bekler beraber kahvaltı yaparlardı.

Selin'in o denizden daha mavi gözünden bir damla yaş süzüldü o göz yaşı aktı....aktı... ve yere düştü. Selin eliyle gözünü silip mutfağa gitti, annesinin ona yemeğini hazırlamış olması umuduyla

Mutfağa girdiğinde masanin üzerinde bir bardak süt ve bir de not duruyordu Selin sütünü içti eline notun bulunduğu kağıdı aldı, anlamsızca baktı kağıda
Birşey anlamadı ve bıraktı kağıdı.
Salona gitti, koltuğun üzerinde annesinin her zaman giydiği hırkası duruyordu, hırkayı aldı ve ona sarılarak uzandı olduğu yere. Gözlerinden akan yaşlar hırkayı ıslatmıştı, Yağmurun hızı daha da artıyordu, sanki Selin'in göz yaşlarıydı o yağmur.

Selin ağladıkça yağmur şiddetleniyordu ağlaya ağlaya uykuya daldı

Saatler geçti ,Selin gözlerini açtığında Yağmur durmuştu
Yattığı yerden kalktıp ayaklarını sarkıttı kolları buz gibiydi üşümüştü kısık çıkan sesiyle "anneciğim nerdesin?!" dedi o sırada annesinin ona hep söylediği söz geldi aklına "eğer ben yanında yoksam zor durumda kalmışsan odandaki çekmecedeki telefonu eline al ve bir...bir...beş... bu sayılara bas prensesim.....telefonda duyacağın sesten korkma!.. Sadece yardıma ihtiyacın olduğunu söyle. Onların sorularına cevap ver ve sadece bekle....."
Hemen koltuktan atladı karanlık evin içerisinde uzun koridorun sonundaki odanın içerisine girdi pembe yorganlı yatağının yanındaki minik beyaz dolabı açtı telefonu eline aldı "bir bir beş" çaldı....çaldı....çaldı.....
"Alo buyrun"
Telefondaki ses bir erkeğe aitti tanımadığı bir kişiyle ilk defa konuşacaktı korkmuştu ama tüm cesaretini toplayıp cevap verdi
"Yardıma ihtiyacım var"
Telefondaki erkek sesi bir anda güldü
"Küçük hanım önce lütfen bana yaşınızı söyleyin"
Tanımadıklarina yaşını söylememekte tembihliydi aslında, ama annesi ona "sordukları soruya cevap ver" demişti.
"4"
"Sorunun ne olduğunu, ne için yardım istediğini söyler misin?"
"Annem...."
"Neyi var?"
"Yok ki"
"Ne yok?"
"Annem"
"Ne demek istediğini anlayamıyorum ufaklık lütfen bana daha açık anlatmaya çalış"
"Yardıma ihtiyacım var"
Dedi usulca
"Evinin adresini biliyor musun?"
"Huzur apartmanı 7. Kat sağ kapı"
"Lütfen bana apartmanının nerede olduğunu söyle"
"Gül sokakta"
"Evine bir kaç tane abla ve abi gelecek sakince otur ve bekle olur mu?"
Telefonu kapattı ve güzlerinden yaşlar akmaya başladı çekmeceyi açıp telefonu yerine bıraktı ve salona geçti bekledi.....bekledi ve kapi çaldı bir anda yüzünde gülümseme oluştu "Annnee" diye kapıya koştu kapıyı açtığında karşısında uzun boylu 4 kişi duruyordu uzun boylu sarışın yeşil gözlü bir kadın eğildi ve seline yaklastı.....
"Merhaba ufaklık içeri girebilir miyiz?"
Dedi ve gülümsedi selin'in cevabı netti

"Hayır"
çünkü annesi ona asla eve bir yabancının girmesine izin vermemesi gerektiğini söylemişti kadın gülümsemeye devam etti

"Annenin olmadığını söylemişsin ne oldu anlat lütfen"
Selin'in gözünden tekrar bir yaş aktı
"Kayboldu yok oldu"
Kadın anlamaya çalışır bi şekilde
"En son ne zaman yanındaydı"
Selin iç çekerek

"Dün gece" diye cevapladı
Kadın gözlerini kıstı ve yanındaki uzun iri yapılı adamın kulağina yaklaştı ve fısıltıyla birşeyler söyledi sonra tekrar selin'e döndü ve

"Baban nerede?"
"3 gündür yok"diye cevap verdi hiç beklemeden
Arkada duran polislerden biri eve girdi Selin ne yapıcağını şaşırdı ve öylece arkasından baktı diğer polislerde girince Selin'in kalbi hic olmadığı kadar hızlı atıyordu, sarışın polis selin'i kucağına aldı ve salona geçti selin'in dağılmış saçlarını düzeltti ve konuşmaya başladı
"Biliyor musun benimde senin gibi masmavi gözlü bir kızım vardı..."
Selin yüzünü yerden kaldırdı ağlamaktan şişmiş olan gözleriyle polise baktı

"Noldu sonra?"
Diye soru yöneltti, polisin gözlerinden okunuyordu acısı, üzüntüsü iç çekti ve gözlerini yumdu.
"Melek oldu"
Selin anlamadıgını belli ederek yüzünü buruşturdu polis gülümsedi.
"Dünyada ki süresi doldu ve daha mutlu olabileceği bir dünyaya gitti"
Selin hala anlamamıştı ama polis gülümseyince oda gülümsedi
"Bende gidebilicekmiyim?"
"Tabiki gideceksin hepimiz gideceğiz ama umarım sen bu kadar erken gitmezsin"

Selin'in burnuna ufak bir öpücük kondurdu o sırada içeriden bir ses geldi....

"Bahar komiserim bir not bulduk"
Kadın selin'i kucağından indirip içeriye gitti notu eline alınca her yeri uyuşmuştu gözlerini kağıttan ayıramadı

"Selin'ime.... küçük bebeğime iyi bakın! bunu yapmak zorundaydım özür dilerim kızım"

Notun altında birde adres yazıyordu polis net bir ses tonuyla
"Adresin yazdığı yere gidiyoruz!"
Aralarından kısa boylu esmer bir kadın polis
"Çocuk ne olacak" diye atıldı söze
Sarışın polis gözlerini selin'e çevirerek
"Onu şuan bir yere bırakamayiz bizimle gelecek ve arabada oturacak" dedi kesin bir tavırla.
"Ama komiserim orada bizi neyin beklediğini bilmiyoruz gelmesi bence doğru de-"
Sarışın polis bir adım yaklaşarak
"Gidelim"
Dedi ve sert adımlarla salona geçip selin'e baktı
"Selin'ciğim bizimle gelmen gerekiyor tatlım"
Selin tereddüt etmeden ayağa kalktı ve polisin elini tuttu
Polis selin'in pembe çilek desenli çizmelerini giydirip evden çıkarttı onu...
Verilen adrese geldiklerinde karşılarında küçük bir depo vardı bir kaç polis depoya doğru ilerlediler
Polis seline yaklasıp
"Sakın arabadan çıkma" dedi ve diğer polislerin yanına gitti
Dakilardır ses yoktu selin hem korkuyor hemde merak ediyordu yağmur ciseliyordu... arabadan çıktı ve depoya doğru ilerledi kapı aralıktı yerde bir bedenin üzerinde örtü vardı bir anda yağmurun ardından rüzgâr çıktı örtü havalandı yerdeki beden annesine aitti kafa tarafında kanlar vardı selin depoya girdi annesinin yanına yürüdü dizlerini yere koyup kulağına fısıldadı
"Anne...Neden evimizde uyumadın? Seni o kadar saattir arıyorum nerelerdeydin?..."

AY'IN ÇAĞIRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin