Bu güne kadar birçok hikaye okudum.Aslında birçoğunada inandım ama anladım ki hikayeler sadece yazan biri olduğunda gerçekleşiyor.İşte ozaman anladım ki Tanrı benim için elinden geleni yapmıştı ve şimdi sıra bendeydi.
Nefret ettiğim bir bölümde nefret ettiğim insanarla okuyordum.Her gün iki saatlik yolda gidip gelip sonra herkes gibi anne ve babasının gelecekle ilgili o hiç bitmeyecekmiş gibi uzun süren konuşmalarını dinleyip kendimi abur cuburla şımartıyordum.Hatta bi ara o kadar abartmıştım ki 70 kiloya kadar çıktım.Her kız gibi benim de hayallerim vardı elbet.Sevdiğim bir iş yapıcaktım en öenmlisi.Benimle aynı sektörde olan yakışıklı,zengin ve beni seven(Kızların gözünde Tanrısal olan)bir adamla evlenicektim.İki de çocuğumuz olucaktı biri erkek biri de kız.İsimlerini bile düşünmüştüm.Masal gibiydi tabiki hayallerim ve en önemliside her masalda olduğu gibi sonsuza değin mutlu yaşıyacaktık.Tabiki bu hayellerimin gerçekleşemeyeceğini anlamam uzun sürmedi.
60 kilo olmak yetmiyormuş gibi birde bunun üzerine yüzümde sivilcelenmeler başlamıştı.Sanırım bu fazla cips ve çekirdekten kaynaklanıyor ama bilirsiniz ki Üniversitedeyseniz;yüzünüzde bir ton sivilce,bir adet gözlük varsa hala ergen ve ineksinizdir.İşte herşey olduğum bu canavarsı varlığı tanımamla başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MOİRA
Non-FictionKadere boyun mu eğmeli?Yoksa karşı gelip kendi yolunu mu çizmeli? İşte herşey kendime bu soruyu sorduğumda başladı.Nereden bilebilirdim ki kaderin benden daha hızlı davranacağını?