Selamun aleyküm.
Mavi marmaranın yıl dönümünde bir bölüm attıktan sonra tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İnşAllah Kudüs'ün prangalarının kırılması duasıyla.🇵🇸🥀
"Sen bana böyle bakıyorsun ya.."
🥀
Donukça birkaç masa ötemde oturan Kerim'e baktım. İkide bir telefonuna bakıyor bir şey görememiş olmanın öfkesiyle masaya tekrar bırakıyordu. Önünde ki sodayı birkaç yudumda içti. Gözlerim ondayken koluma konulan elle donuk bakışlarımı çekerek yanımda ki genç kadına baktım. Yaren'e...
"İyi misin?" Bakışlarımı toplayarak kafamı salladım. Gözleri santim santim yüzümü turladı. "Az önce ki bakışların.." dedi eliyle gözlerimi işaret ederken. ".. çok ifadesizdi." Yutkundum. Kolumu çekerek toparlandım. Bozuk kaset gibiydim. Bir şarkıyı olmayacak yerde kesiyor, garip tıkırtılarla başka bir şarkıya geçiyordum. Alakasız bir o kadar da beklenmedik...
"Sıkıntı yok." Dedim irdelemesine müsade etmeden fakat Gülistan teyzenin elinde büyüyen çocukların hepsi fazla meraklıydı. "O zaman sıkıntı var. Değil mi?" Omuz silkerek defterlerimi sırt çantama tıkıştırdım. Soğumuş çayı tek yudumda içtikten sonra ağzımın kenarını sildim.
Kerim ayaklandığında sandalyeyi ittirerek ayaklandım. Bedenim pelte gibiydi. Gece bir kabus görmüştüm. Uyku bedenimi terketmiş birkaç sigara yakarak sabahı bulmuştum.
Sigara iğrenç bir şeydi. Garip bir bağımlılık yapmıştı bünyemde. Elimde çok iğreti dursada pek umursadığım söylenemezdi. Yaren'e bir şey söyleme gereği duymadan el sallayarak Kerim'in ardına takıldım. Dersim yoktu. Çoktan çıkmam gerekiyordu aslında üniversiteden. Lakin halletmem gereken bir mevzu vardı.
Üniversitenin sınırlarını terkettiğinde ardına takıldım. Bir avcı edasıyla varlığımı hissettirmeden takip ettim. Ara sokaklara girdi. Yeri sallaya sallaya yürüyordu. Botları yerdeki dalları eziyor, çıtırtıları gündüz vakti ıssız sokağa doluyordu. Aniden durduğunda duraksadım. Etrafını kolaçan etti. Çıkıntılı duvarın ardına bu ara iyice zayıflamış bedenimi sakladım. Bedenini kirli duvara yasladı. Birkaç dakika bekledi sonra kapşonlu bir adam girdi sokağa. Bana sırtı dönüktü. Yüzünü görmem pek mümkün değildi. Tehlikeyi sezmiştim. Ayağımın dibinde duran büyük taşı tek hamlede yerden alarak ardıma sakladım.
Kerim'in öfkeli ve gür sesi doldu sokağa. "Sana gelmeyeceğimi mesaj attım. Neden ısrar edip damarıma basıyorsun si*ik kafalı?" Ağzı bozuktu. Konuşma tarzı midemi bulandırıyordu. Karşısında ki kahkaha attı. Gür bir kahkahaydı. Ve fazla alay barındırıyordu.
"O çapı santim etmeyen damarını keserdimde abine şükret. Paraya ihtiyacı olan sensin. Bana istediğim bilgileri ver. Paranı vereyim." Kerim bir süre onun gözlerine baktı. Suratına öyle bir ifade takındı ki şaşırdım. Sanki karşısında palyaço olan biri vardı ve garip garip hareketler sergileyerek güldürmeye çalıştığı o şımarık çocuk Kerim'di.
"Si*tir ya. Abim olmasa ne yapardım ben?" Katıla katıla güldü. Adam tahammülü yokmuş gibi kapşonlusunun belini sıyırarak gümüşle kaplanmış silahı çıkardı. Tek eliyle emniyetini açarak Kerim'in başına yasladı. Yüreğim heyecanla kasıldı. Kerim'in gözlerine korkusuz bir öfke yerleşti. Harekete geçeceği sırada adam dizine sert bir tekme attı.
Yavaşça tek omzuma astığım çantanın diğer kulpunu koluma taktım. Kerim çok kısa bir süre bakışlarını bana çevirdi. Göz göze geldik. Bir adım geri çıktım. Nefesimi toparladım. Gözlerimi avıma odaklayarak kısa bir hesap yaptım. Ani ve kıvrak bir hareketle elimdeki büyük taşı hedefime attım. Kafasından vurduğumda sarsılarak yere düştü. Kerim onunla beraber düşen silaha tekme geçirerek ileriye attı. Adamın bakışları beni buldu. Simsiyah gözleri öyle bir incelediki suratımı seri bir tavırla başörtümün ucunu yüzüme kapattım. Kerim'e doğru bağırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
ChickLitTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...