Selamun aleyküm.
🥀
"...bana özel olması Allah'ın bir lütfü olmalı.."
🥀
Gözlerimi salonun içinde dolandırdım. Ensar krem getireceğini söyleyip gitmişti. Pencereye doğru birkaç adım attım. Perdeyi aralayarak sokağa baktım. Kaşlarım çatıldı. Genç bir kız bahçeye giriyordu. Perdeyi kapatarak salondan çıktım. Bileğime giren sızıyla dişlerimi sıktım. Kapıyı araladığımda eli havadaydı. Gözleri şaşkınlıkla aralandı.
"Aa merhaba.." kafamı salladım. Gözlerini üzerimde dolaştırdı. Kaşları çatılmıştı. Elindeki üstü folyoyla kapanmış tabağı gösterdi. Simsiyah, büyük gözleri merakla dolanıyordu üzerimde. "Ben bunu Ensar Bey'e getirmiştim. Annem gönderdi." Omzumu kapıya yasladım.
"Yok mu?" Dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır. İçeride." Kafamı arkaya doğru çevirdim. Üzerimdeki feraceyi çıkarmıştım. Hava soğuk olduğundan üşüyordum. Kollarımı göğsümde bağladım.
"Ensar!" Seslendiğimde merdivenlerden ses geldi. "Söyle Güvercin?" Kafamı önüme çevirdiğimde kızın gözlerini şaşkınlıkla araladığını gördüm.
"Adın?" Yutkundu. "Seher." Kafamı tekrar arkaya çevirdim. "Seher Hanım geldi. Sana kek göndermiş annesi." Sözümü bitirir bitirmez merdivenlerde göründü. Açık olan kapıyı yarım açıyla kapattım. Üzerini değiştirmemişti.
"Bu kılıkla mı çıkacaksın kapıya?" Dedim üzerindeki sporcu atleti gösterirken. Kafasını sağa sola salladı. Portmantoya uzanarak kapşonlu bir hırka giydi. Kremi avucuma bıraktı. Kremi dolabın içine bıraktım. Kapıyı açacağı sırada kolunu tutarak durdurdum.
"Kız kapıda bekliyor. Ne oldu Güvercin?" 'Bir şey yok.' Dercesine omuz silktim. Fermuarını takarak boğazına kadar çektim. Kaşları kalktı. Kapıyı araladım.
"Şey.." heyecandan kekelimiş miydi o? Kaşlarım çatıldı. Kek tabağını uzattı. "..bunu annem gönderdi size." Ensar sıkıntıyla ofladığında kek tabağını ben aldım kızın elinden. Kız gözlerini belertti.
"Şöyle yapalım. Annenize söyleyin bir daha bir şey göndermesin. Dolapta kalıyor. Yazık olmasın. Onun yerine ihtiyacı olan birilerine verin Seher Hanım. Teşekkürler." Mahçup bir tavırla kafasını salladığında bir adım geri çekildim.
"Hem akşam vakti sokaklar pek tekin değil. Dolaşmayın ortalıkta. İti var kopuğu var. Değil mi?" Gözleri elime takıldığında derin bir nefes aldım. Yüzüğüme uzun uzun baktı. Gözlerindeki kırgınlık ona üzülmeme sebep olmuştu. Kek tabağını Ensar'ın eline tutuşturdum.
"İçeri girer misin?" Gözlerime baktığında kafamı omzuma doğru yatırdım. "Hadi!" Pes ederek içeri geçti. Bir adım dışarı atarak kapıyı arkamdan kapattım.
"Söz yüzüğü mü?" Dediğinde kafamı salladım. Çok hassas duruyordu. Gözleri dolmuş ellerini birbirine kenetlenmişti.
"Ben Ensar'ın sözlüsüyüm aynı zamanda dini nikahlı karısı.." kafasını eğdiğinde uzanarak elini kavradım. Şaşkınlıkla kafasını kaldırdı. Anlayışla yüzüne baktım.
"Ondan sana hayır gelmez artık. Biliyorsun değil mi?" Burnunu çekti. "Biliyorum. Benim ki sadece bir umuttu, o da söndü. " elini sıktım.
"Karşına seni seven biri çıkacaktır." Gözaltlarını sildi. Elini elimin üzerine koydu. "Umarım.." dedi fısıltıyla. Sonra aniden canlanarak minik bir tebessüm etti. "Tebrik ederim. Allah mutlu etsin." Kafamı salladım. Elimi bıraktıktan sonra arkasını dönüp bahçeden çıktı. Anlımı kaşıdım. Az önce Ensar'a dair bir umudu olan kızı teselli etmiştim. Garip..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kekre
ChickLitTAMAMLANDI Geçmiş bir gölge gibi takip ediyordu kadını. Onu büyütenler, kirli eller ve yaptığı tercihler kanatlarını kırmıştı. Gökte asılı kalmış bir güvercin gibi çırpınıyordu. Geçmişten bir adam çıkıp geldi. Gözleri deniz, yüreği kafes, kalbi mem...