Dudaklarında kavruldum (M)

444 29 22
                                    

Başlamadan önce söylemek isterimki bu bölüm ayrıntılı bir smut içerir, yani eğer hoşlanmıyorsanız okumadığınız zaman bir eksiklik hissetmezsiniz. Ben baştan uyarımı yapayım da okumak size kalmış.
Ve evet bu bölümü medyadaki şarkıyla yazdım😈

~~~

2008..

Aylar sonra Minseok annesini de ikna ederek temelli Jongdae'ye yerleşmişti. Jongdae daha önce yapmak istemediği şeyleri Minseok ile yaparken buluyordu kendisini. Bunların başında birisiyle uyumak ve yaşamak vardı. İçinde Minseok varsa hiçbir şey sorun değildi aslında. Sanırım bu herkesin dilinde aşk diye tabir edilen şeydi. Minseok'un yanındayken başka bir şeye ihtiyaç duymuyordu. Güzelliği onu hem ruhsal hem bedensel her anlamda tatmin ediyordu. Jongdae onunla olduğu zaman yıldızlara ulaştığını hissediyordu. Minseok'a dokunmak bu zaman kadar kimsenin yaşatmadığı hazzı yaşattıyordu ona. Kollarında uyumak kimsenin vermediği huzuru veriyordu. Minseok'un yanında sırtındaki tüm yükler buhar olup yok oluyordu. Tüm öfkesi bir anda onunla sönüyordu, bir öpücüğüyle son buluyordu. Jongdae onunla beraber aşkı öğreniyordu, Minseok ona nasıl sevileceğini öğretiyordu her an. Su gibi güzelliği, masum kalbi ve baştan çıkartıcı cazibesiyle herkesin sahip olmak istediği birisiydi Minseok ve o her şeyiyle Jongdae'ye aitti. Onca günahının arasında tek masumiyetiydi. Jongdae onunla yanındayken bile özlemeyi öğrenmişti. Minseok varlığında bile hasretin ta kendisiydi. Jongdse onun elini tuttuğunda tüm gözlerin onda olduğunu hissediyordu, biliyordu. Minseok kendi çevresindekilere göre kıskanılacak bir konumdaydı. Jongdae ondan beri başkasına bakmamıştı, onunla birlikte uyuyordu, birlikte yaşıyorlardı, Minseok'un isteklerini sürekli gerçekleştiriyordu. Başkalarının dillerinde dedikoduları döndüğüne emindi, Minseok'un yerinde olmak isteyen insanlar vardı ama Jongdae'nin kalbi bir tek ona ait olmak istiyordu. Başkaları tarafından zarar görmemesi için yanından bir saniye ayrılmamaya çalışıyordu, sırf Jongdae'nin yanında diye canını yakmak isteyecek çok fazla insan tanıyordu. Hatta bazen Minseok'u evden dışarı çıkartmak bile istemiyordu, şimdi de olduğu gibi yanıbaşında uyurken daha güvendeydi. Yattığı yerde Başını eline yaslayıp dirseğinin üzerinde doğruldu ve melekler gibi uyuyan sevgilisini izledi. Ara sıra saçlarını okşadı, Minseok'un uykusu fazla ağırdı. Onu uyandıracağına dair bir kaygısı yoktu. Biraz onu izleyecekti uyandırmadan, Minseok'un her anını izlemek gün batımıyla gecenin birbirine karıştığı manzarada kaybolmak gibiydi. Sarı saçlarına küçük bir öpücük bıraktı nane kokusu ciğerlerine dolarken.

"Sen nereden çıktın geldin Minseok? Ben umursamaz bir adamın tekiyken şimdi seni düşünmediğim tek bir anım yok." yanağını okşadı güzelliğinin. Teni tıpkı bir bebeğinki gibi yumuşacıktı. Bu sırada Minseok hareketlenip dudaklarını büzdü ve hafifçe kaşlarını çattı ama uyanmadı. Jongdae açılan örtüyü üstüne tekrar örtü. Şu anda çok sevimli görünüyordu, Jongdae o büzdüğü dudaklara yapışmamak için kendisiyle savaş veriyordu.

"Hayatıma girip sadece bana ait olduğun için teşekkür ederim meleğim." duraksadı ve dayanamayıp dudaklarına çok hafif bir öpücük bıraktı. Sürtünmeden faksızdı öpücüğü, onu uyandırmak istemiyordu. "Zaten nadir anlarda söyleyebildiğim için, bunu sen uyurken söylediğimden bana kızacaksın ama seni seviyorum bebeğim. Sen bana tanrının bir hediyesisin." bir öpücük daha bıraktı büzüşük dudaklara ve titreyen telefonuna baktı.

Jongin;
Siz çifte kumruları rahatsız etmek istemezdim ama günlerdir yoksun işler birikti. Akşam Red Lions'a gelmen gerekiyor.

Minseok ile yaptıkları alışverişler hariç günlerdir evden çıkmamışlardı, birlikte olmak huzurluydu ama işlerini fazlaca ihmal etmişti Jongdae gelen mesajın haklılık payı çok fazlaydı.

Find Me/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin