yedi - o yalnızca bir proje

241 34 12
                                    


yedi | o yalnızca bir proje.

kısa ve tatlı hayatım sona erdi diye düşündü wade.

james'i game boy'uyla baş başa bırakıp steve'in odasına gitti. steve telefonda elfleriyle, onun için çalışan teknik uzmanlarla konuşuyordu. steve'in ihtiyacı olan şeyi bulmak için, bilgilerin yerini saptama, gizli veritabanlarına sızma, ufak tefek, can alıcı şeyleri açığa çıkarma konusunda ustaydılar. ford'un plakasından bir yere varılmıyordu. plaka, gece yarısıyla, bu sabah saat altı arasında dallaslı bir sürücünün arabasından çalınmıştı. fakat elfler şimdi parmak uçlarının üzerinde parker'ların telefon kayıtlarına, kredi kartı hesaplarına ve peter parker'ın kurtarıcısına doğru işaret edebilecek diğer bilgilere doğru ilerliyorlardı.

wade banyoda kapalı kapının ardında yüzünü yıkadıktan sonra üzerinden sular damlayan suratını aynadan uzun uzun inceledi. wade raymond olarak hiçbir fotoğrafı yoktu, yalnızca sahte pasaportu ve sahte ehliyetinin üzerindeki fotoğraflar ve bir gece, engel olmasına fırsat bırakmadan peter'ın hazırlıksız çektiği bir fotoğraf dışında. alışılmadık derecede sıcak bir yılbaşı gününde peter'la beraber queens'deki bir sahil barında içmişlerdi. elinde birasıyla fotoğraf makinesine bakan o adam yakında ölmüş olacaktı. elfler peter'ı bulduklarında, ikinci işleri wade için yeni bir kimlik oluşturmak olacaktı. wade adını sevmişti –bu onun kendi ismiydi– ancak artık onu kullanmış olduğu için steve başka bir isim kullanmasını isteyecekti.

peter'ın hayatına yavaş yavaş girmeye başladığından bu yana seksen dokuz gün geçmişti. steve'in emirleri basit ve net olmuştu: albany'ye git ve peter parker adında bir adamla yakınlık kur. nasıl filmler çekmeyi planladığını bilmek istiyorum. hepsi bu.

gizlice evine girip, bilgisayarına, dosyalarına baksam olmaz mı yalnızca?

hayır. onunla yakınlık kur. zaman alacaksa da, alsın. kendime göre nedenlerim var.

kim o, steve?

yalnızca bir proje, wade.

böylece albany'nin kalbinin attığı yerin kenarında bir otele yerleşmişti. steve, ona wade raymond adıyla sahte kimliğini vermiş ve o da peter'ı takip edip, zamanını nerelerde geçirdiğini öğrenmeye başlamıştı.

ilk adımını, joe's java adındaki, peter'ın en sevdiği kafede atmıştı; önce bir hafta boyunca onu gözlemişti, peter o kafeye dört kez gitmişti. ikinci hafta, wade, joe's'a iki kez gitmiş, birincisinde yalnızca bir kahve alıp çıkmış, ikincisinde peter'dan bir saat önce gelip kafenin en dibindeki masaya oturmuş ve film tarihi üzerine okuduğu kalın kitabı açmıştı. bu kitabı peter'ın kendisiyle sohbet etmesini sağlayacak bir şeyler öğrenmek için okuyordu. peter diz üstü bilgisayarını elektriğe bağlayabilmek için kenardaki prizlerin yanına oturmuştu. wade onu hiçbir zaman elinde bir kamerayla görmemişti. yalnızca kaşlarını çatarak bilgisayarının başına oturuyor, kulaklıklarıyla bir şeyler dinliyordu; wade onun film düzenlemeleri yaptığını ve birtakım problemlerle karşılaştığını düşünüyordu.

peter'ı dikkatlice izliyordu. renksiz bir hayat sürüyordu; zamanının çoğunu çalışarak, sinemaya giderek ya da evde oturarak geçiriyordu. wade'den beş ya da altı yaş küçüktü. saçları sarı–kahverengiydi, modeline göre biraz fazla uzun ve kabarık görünüyordu. ayrıca derin derin düşüncelere daldığında, farkında olmadan elini saçlarına götürmek gibi bir alışkanlığı vardı. sol bileğine düz siyah bir bileklik takıyordu ama bunun dışında başka bir takı ya da aksesuar kullanmıyordu. yakışıklıydı fakat bunun farkında gibi görünmüyordu. wade, kafede iki kadının peter'a ilgi gösterdiğine şahit olmuştu. bunlardan biri yanından geçerken onu bayağı kesmişti fakat işine gömülmüş, eli saçlarında olan peter onları hiç fark etmemişti. ihtiyacı olmadıkça tıraş olmuyordu. ayrıca kıyafetlerine göre biraz yaşlı kaçmak gibi bir tehlike yaşıyordu. eskimiş kot pantolonlar, havalı eski tişörtler, boğazlı spor ayakkabılar ya da sandaletler giyiyordu. kafenin dışında sigaralarını tüttüren insanları seyrediyordu. wade onun sigarayı bırakmış biri olduğu sonucuna varmıştı. wade zamanının çoğunu kitabını okuyarak geçirmeye, onu seyretmemeye, aşikâr davranışlar sergilememeye dikkat ediyordu. ilk adımı onun atması çok daha iyi olurdu.

 паника - spideypool Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin