8- KAVGA

34.8K 1.5K 262
                                    

İnanamıyorum şu an karşımda Eren'in ablası Güneş abla var. Hem de bizim okulun edebiyat öğretmeni olarak. Eren sonunda konuşabildi.

"Abla"

"Güneş abla"

Eren'le ikimiz sesli bir şekilde aynı şeyi söyleyince sınıftaki herkesin bakışları bize döndü. Güneş abla da bana ve Eren'e bakarak, "eee, Eren ve Hazal bana sarılmak yok mu? Yoksa sürprizimi beğenmediniz mii?" dedi.

Ben de lafı biter bitmez hemen sıramdan kalkıp koşarak ona sarıldım. Benden sonra Eren'de tabii. Ve grupta. Bu arada sınıfın şaşkın bakışları hâlâ bizim üzerimizde.

"Abla sen 1 ay sonra gelecektin hani?" diye sordu Eren.

"Sürpriz yapmak istedim Eren, yoksa beğenmediniz mi sürprizimii?"

Ben de hemen atladım konuşmaya;

"Beğenmez olur muyuz, çok beğendik."

"Tamam, hadi bakalım oturun yerlerinize. Nasıl olsa bundan sonra hep beraberiz. Konuşuruz. Şimdi ders vakti." diyince, biz de oturduk.

Derste Güneş abla sınıftakileri tanımak için onların kendilerini tanıtmalarını istedi ve kendini de tanıttı. Sınıftan bir öğrenci hepsinin de merak ettiği sorunun cevabını da verdi Güneş abla. Yani Eren'in öz ablası olduğunu, ve onun grubunu yani bizi de nereden tanıdığını söyledi.

Teneffüs zili çalınca Güneş abla, yani Edebiyat öğretmenimiz sınıftan çıktı. Zaten bir sonraki derste Edebiyat. O çıkar çıkmaz da sürtük Arzu yerinden kalkıp birden Aras'ın kucağına oturup dudaklarına yapıştı. Aras'ta karşılık vermeye başladı. Artık bu sahneleri gördüğümde eskisi kadar üzülmüyorum. Alıştım artık. Hatta içimden ağlamak değil gülmek bile geliyor. Nedenini ben de anlamadım. Ama yine de insan kötü oluyor be öyle bir manzaraya şahit olunca. Kalbime hançer saplanıyor sanki. Melis'te bunu anlamış olmalı ki, "kızlar hadi biz de bizimkilerin yanına gidelim." dedi. Biz de Aylin'le onaylayıp kalktık. Sınıftan çıkarken Aras'ın bana baktığını görsem de ben ona bakmadım bile.

Kantine indiğimiz de Umut ve Eren'i bizim her zaman oturduğumuz masa da gördük, ama yanlarında Aras'ın grubu da vardı. Aras hariç. Tabi o sınıfta meşgul olduğu için olmaz. Masaya ulaştığımızda bizi farkettiler. Bizde kızlarla oturduk yanlarına. Aylin hemen ortaya, "selam" diyince, Umut ve Eren'den sonra, Aras'ın grubu da aynı şekilde selam verdiler. Gerçi bizimkiler onların da bana neler yaptıklarını biliyor. E o zaman neden yanlarına aldılar ki. Neyse onların da vardır bir bildiği herhalde. Şu an bizim masa da Aras'ın grubundan Hakan, Berke ve Kerem var. Berke bana, "kız sen çok değişmişsin yaaa. Valla ne yalan söyleyeyim, çokta güzel olmuşsun." dedi komik bir şekilde. Zaten Berke'de Umut gibi. Sınıfta da ikisi yan yana oturuyorlar. Berke'de Umut gibi şakacı, esprili bir tip olduğu için o söylediğine pek şaşırdığım söylenemez. Zaten Berke'nin bana bir zararı olmamıştı. Bana eziyet ettiklerinde bütün okul gülerken Berke bana gülmüyordu. Hatta arada bana yardım ettiği, benim arkamda olduğu bile olmuştu. O çok iyiydi yani.

"Teşekkür ederim" dedim ben de Berke'ye doğru gülümseyerek. Sonra da Hakan'a doğru bakarak imalı bir şekilde, "eee artık kimse yanıma geldiğinde bir yolunu bulup beni birilerinin beklediğini söyleyipte, oraya buraya çağırıp beni oyuna getiremez öyle değil mi." diye ekledim, son 2 kelimeyi tekrardan Berke'nin yüzüne bakarak söyledim. Ben bunu söyleyince Hakan'ın yüz ifadesi şekilden şekile girdi.

"Şeyy, eee Hazal ben özür dilerim, ama bunu yapmak zoru...-" Hakan'ın sözü yarıda kaldı, çünkü masaya bir kişi daha oturdu. Ve o kişi tabiki de Aras.

EZİĞİN İNTİKAMI (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin