"Acı tam yüreğimin üzerine oturdu."
Kimse bir dakika sonra ne olacağını kestiremezdi. Gökçen Binbaşı kanlar içinde kollarının arasında yatan ağabeyine bakıyordu. Teröristler yeniden ateş etmeye başladılar. Ay yıldız, Doğan Üsteğmen'i emniyete aldılar. Gökçen Binbaşı dünya ile bağlantısını kopartmış gibiydi. Ne yeniden çatışmanın başladığının farkındaydı, ne de askerlerin önlerinde çember oluşturduğunun farkındaydı.
Eline bulaşan sıcak sıvıya baktı. Ağabeyinin kanıydı. Başını iki yana salladı."Ağabey," diye bağırdı. Serdar Yüzbaşı, çaresizce çırpınan kadına baktı. Tam yanı başında duran adamın nabzını kontrol etti. Doğan Üsteğmen yaşıyordu. Ama nabzı varla yok arasındaydı.
"Yaşıyor ama nabzı varla yok arasında," dedi.
Gökhan Yüzbaşı ve Haydar Astsubay, Serra Üsteğmen'in naaşını gelen helikoptere yerleştiler. Daha sonra önce Gökhan Yüzbaşı, sonra Haydar Astsubay helikoptere bindiler. Haydar Astsubay'dan sonra, Bozkurt timi'de sırasıyla helikoptere bindi. Herkes bindikten sonra helikopter havalandı.
"Bunu nasıl yaparsın?" diye bağıran Handan Hemşire hala duyduklarına inanamıyordu. Ne demişti ablası biraz önce? 'Seni ailenden ayrılan vicdansız benim, Selda.' Öz ablası bir insanın hayatının mahvetmişti. Eylem, kardeşinin sesini duyunca oturduğu yerden kalktı. Handan'a yaklaştı.
Handan, Selda ile göz göze geldi. Hemen gözlerini kaçırdı."Yaklaşma," diye bağırdı. Eylem, kardeşinin bağırması ile olduğu yerde kaldı. Handan başını iki yana salladı. İşaret parmağını ablasına doğru salladı.
"Sen böyle bir vicdansızlığı nasıl yaptın abla?" diye bağırdı.
Hazar, Handan'ın sesini duyunca olduğu yerde kaldı. Handan Hemşire tam önünde duruyordu. Karşısında duran kırklı yaşlarında olan kızıl saçlı kadına bağırıyordu.
Daha sonra yerde perişan olan kadına baktı. Kadının mavi gözleri hayal kırıklığı ile bakıyordu. Daha sonra Handan Hemşire'nin sesini duydu."Bu dakikadan sonra benim, senin gibi aşağılık bir ablam yok. Allah seni ıslah etsin. Dilerim Allah'tan sende aynı acıları yaşarsın," diye bağıran Handan Hemşire yaşlı gözlerle, Selda'ya bakıyordu.
Fulya geldikleri kafeyi incelemeye başladı. İçeriside çok güzeldi. Beyaz masalar, beyaz sandalyeler vardı. Masaların üzerinde çok sevdiği orkideler vardı. Gözünden bir damla yaş aktı. Ağabeyi de çok severdi orkideleri.
Ceylin buğulu gözlerle masaya bakan arkadaşına baktı. Baktığı yere baktığında masanın üzerinde duran orkideyi gördü.
Fulya'yı kollarının arasına aldı."Üzülme arkadaşım. Ağabeyimiz cennetin en güzel yerinde bizi izliyordur. Onu üzmemeyeyim," dedi. Fulya'nın ağzından bir hıçkırık kaçtı.
Ezra'da, kızları kollarının arasına aldı.Gaye Üsteğmen, Aysima Hanım'ın desteği ile ayağa kalktı. Bir anda başı dönmüştü. Koridora çıktılar. Babasının olduğu kata çıktılar. O sırada bir kadının sesini duydular. Oldukları yerde durdular. Gaye Üsteğmen, bağıran kadına baktı. Siyah düz saçlarını çekiştiren Hemşire deli gibi başını sallayıp bağırıyordu.
"Ya sen benim kahramanımdın. Ben, seni örnek alırdım. Meğerse vicdansızın tekiymişsin. Hiç mi düşünmedin, o insanların hissedeceği acıları." Hemşire hızla ayağa kalktı.
Berk Yüzbaşı duyduğu sesler ile anlamsızca Hemşire ve karşısında duran kızıl saçlı kadına bakıyordu. Hemşire, kadına tokat attı. Kadının başı yediği tokatın etkisi ile sağa doğru döndü. Kadın elini yanağına götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
ActionEledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...