6.8

6.6K 449 142
                                    

Multideki şarkı: Teoman / Yıldızları Yakalamak

Yorumlarınızı, görüşlerinizi lütfen belirtin ve oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar.

●●●

"Ee, haydi! Biri gelip şu mangalı yellememde yardım etsin bana." Savaş'ın bağırmasıyla ona doğru döndüm. Bir elinde maşa diğer elinde mangal yelpazesiyle dumanların içerisinde sinirli bakışlarını atıyordu bize.

Yerimden hızla doğruldum ve Savaş'ın yanına gelerek arkasından sarıldım. Başımı kaslı sırtına koyup yanağımı üzerine sürttüm.

"Yardımcı olmaktan kastım bu değildi güzelim." Kıkırtı eşliğinde söylendi ve elindeki maşayı yan taraftaki kurmalı masaya bırakıp ellerini belindeki kollarımın üzerine sardı. Bir yandan avuçlarıyla kollarımı okşuyor, diğer yandansa mangalı yellemeye devam ediyordu.

"Ne güzel koktu o sucuklar öyle." Mırıltımın üzerine sırtını bana yasladı ve az da olsa ezilmemi sağladı.

"Ben daha güzel kokuyorum, değil mi?" Beni ezmeye devam ederken kıkırtılarım yükseliyordu.

"Bilemiyorum ki sucuk yani o." Daha fazla sırtını yasladı ve belimdeki ağırlığı arttırdı. Kollarımla belini sıkılaştırıp bana yaptığı gibi ağırlığını üzerine verdim.

"Tamam ya, en güzel sen kokuyorsun. Çilli kekim, benim." Yanağımı biraz daha sırtına sürttüm ve huzurlu mırıltılar çıkarttım.

"Bazen, Belgrad Aslanı değil de bir kedi olduğunu düşünüyorum yavrum." Sakin sesi kulağıma çok hoş geliyordu.

"Ben hâlâ telefonunda Belgrad Aslan'ım diye mi kayıtlıyım?" Başını onaylar anlamda salladı.

"Tabii ki marulum. Ne sandın?" Sinirle kollarımı belinden çektim ve kendi göğsümün üzerinde birleştirdim.

"Ben ne güzel marulum diye kayıtlıydım ya, sevmedim ki hiç bunu." Savaş elindeki yelpazeyi bırakmadan bana döndü ve yanağımı ısırdı. Gözlerim yuvalarından fırlayacak kadar açılırken bir elimi yanağıma götürdüm.

"Sen, ne yaptın?" Şaşkın şaşkın ona bakıp bir yandan da yanağımı tutuyordum. İçim tuhaf bir şekilde kıpırdanmıştı ve beni ısırmasına rağmen bu hoşuma gitmişti.

"Senin o kocaman yanağını, ısırdım." Gözlerim pırıl pırıl parlarken diğer yanağımı döndüm.

"Bu tarafıda ısırır mısın? Küser sonra." Güzel dudaklarından kocaman bir kahkaha dökülürken az önceki gibi yaklaştı ve uzattığım yanağıma da dişlerini geçirdi.

Ay, tövbe bismillah. Bir hoş oldum yahu.

"Ben de burnunu ısırabilir miyim, çilli kekim?" Gereğinden fazla masum sesime ufak bir tebessüm etti. Başını olumlu anlamda salladı ve biraz eğilerek burnunu bana uzattı.

Parmak uçlarımda yükseldim ve sağ elimle burnunu okşadım. Ardından dudaklarımı burnunu çıkartarak birkaç minik öpücük kondurdum. Burnunun o minicik bir fındık gibi duran ucunu, dişlerimin arasına aldım ve hafifçe bastırıp geri çekildim.

Ben bunları yaparken Savaş, ellerini belime koymuş bir şekilde hayran hayran bana bakıyordu. Yanakları gözlerimin önüne serilirken hızla iki yanağını da öptüm ve onu mangala çevirdim.

Aç kalmak istemezdik sonuçta.

"Resmen ısırdın burnumu." Tuhaf çıkan sesi fazlasıyla hoşuma gitmişti. Hatta öyle hoşuma gitmişti ki, ses tonuna sarılıp bağrıma basma isteği doldurmuştu içimi.

Son Görülme | yarı texting -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin