Hayatımda hiç bir zaman kimseye boyun eğmedim ben. Kimse bana zorla bişey yaptırmadı ve yaptıramazda. Üç sene önceki hayatımda şimdiki hayatım arasında dağlar kadar fark vardı. Ben tekrar eski ben olamayacaktım hiçbir zaman. Sevimli, şirin, anne ve babasının şımarık kızları küçük Derin... Önceden kendimi dünyanın en şanslı ve en mutlu insanı hissederdim. Tek sebebim, mutluluğumun, yaşama sevincimin kaynağını kaybettim ben. Ailemi kaybettim. Hayatımı karartan uçak kazasıyla birlikte bende ruhumu kaybettim. Hiç bir zaman mutlu olamadım. Herkesten uzak durdum. Kimseyi sevmeye çalışmadım. Çünkü ne zaman birilerini sevsem gidiyorlardı. Tıpkı ailem ve Poyraz gibi...Bir tek Ceren kalmıştı şu bomboş geçen hayatımda. Tek sevdiğim insan kardeşim. Onun için her şeyi yapardım her şeyi.
Gözlerimi zorda olsa açmayı başardım. Odamdaydım, kendi odamda kendi yatağımda... Ama bi-bir saniye dün gece olanlar!? Ben en son Rürgar'la konuşurken ahh hayır bayılmıştım. Ama nasıl geldim eve? Rüzgar mı getirdi? Nerde oturduğumu nasıl öğretmişti? Yoksa hepsi sadece bir kabus muydu? Başım ağrıdan çatlıyordu. Saat sabah yediydi. Tekrar uyumaya çalıştım ama başaramadım. Acaba dün gece olanlardan Ceren'in haberi olmuş muydu? Yataktan kalkarak Ceren'in odasına gittim. Uyuyordu demekki hiç bir şeyden haberi yoktu eğer olsaydı ne beni uyuturdu ne de kendini. Ya da ben gerçekten kafayı mı yemiştim? Off en iyisi hiç bişey olmamış gibi davranmak. Geçen üç seneden sonra yapabildiğim en iyi şey duygularımı gizleyebilmekti ve çok iyi bir yalancıydım. Sıkıştığım anlarda yalana başvururdum sadece Ceren'e ilk defa dün yalan söylemiştim. Aslın Rüzgar'ın o geçen günki çocuk olduğunu ve bana yaptıklarını anlatmadım ve iyi olmadığım halde iyiyim diyerek yalan söylemiştim. Ama her şey onun iyiliği içindi. Şu hayatta tek sevdiğim insan bir tek o kalmıştı ve onuda kaybedemezdim.
Tekrar odama dönüp üstümü giyindim. Bugün okula gitmek istemiyordum. Rüzgarla karşılaşmak hiç istemiyordum. Dün gece ben bayıldıktan sonra beni buraya getirmesi beni şaşkınlığa uğratmıştı resmen. Bana dokunmuş olmaması hiç bir şey söylemeden ortadan yok olması beynimde yeterince soru işareti bırakmıştı zaten. Okula gitmek istemesemde gitmek zorundayım. Eğer gitmezsem Ceren nedenini soracak ve ben ona bir yalan daha söylemiş olacaktım. Aşağı indiğimde Ceren'inde mutfakta olduğunu gördüm. Beni görünce gülümseyerek ''Günaydın'' dedi. Bende aynısını ona söyledim ve ekledim ''Sen git üstünü giyin ben hazırlarım kahvaltıyı'' dedim. Beni onayladıktan sonra yanımdan geçerken yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Bundan nefret ettiğimi biliyorudu ve bilerek beni deli ediyordu. Bir yandan Ceren' söverken bir yandanda elimle yanığımı siliyordum.
Kahvaltımızı yaptık, montlarımızı ve çizmelerimizi de giyip evden çıktık. Yerler ıslaktı ve yağmur çiseliyordu. Sabahları ikimizde suskun olurduk genelde. Bu benim işime geliyordu tabii. Arabadayken iyice uyku bastırmıştı. Gözlerim kapanmak için ısrar ederken ben onlara karşı direniyordum. Okula geldiğimizde arabadan tereddütte kalarak indim ama Ceren'e bişey çaktırmamaya çalışıyordum. Okul kapısına doğru yürürken göz ucuyla etrafıma bakıyordum. Rüzgarla ne kadar karşılaşmak istemesemde aynı sınıftaydık. Belki de bugün okula gelmezdi. Acaba dün gece gerçekten de beni sadece eve bırakıp gitmiş miydi? Buna gerçekten inanasım gelmiyordu. Ama bunları benim gördüğüm kabuslarımdan biri de olabilirdi. Sınıftan içeri girdiğimde neredeyse heryer doluydu. Dün bu kadar kalabalık değildik ya! Kuzey'in oturduğu yere baktığımda onunda yanının da dolu olduğunu gördüm. Ve evet tek boş yer vardı ve o da Rüzgar'ın yanıydı. Oflayarak yanına doğru gidip oturdum zaten hemen arkamdan da kır saçlı yaşlı bi hoca girdi. Yanına oturduğumdan beri Rüzgar hiç başını çevirip bakmamıştı bana. Dün gerçekten rüya görmüş olmalıydım yoksa şimdiye kadar benimle konuşurdu. Değil mi?! Hoca ders anlatmaya başladı hemen ama kimse konuşmasada dersle ilgilenen yoktu. Göz ucuyla Rüzgar'a baktığımda gözlerini kırpmadan tahtaya baktığını gördüm. Bişeyler düşnüyordu sanki. Uff banane canım. Ne kadar derse odaklanmaya çalışsamda bi türlü olmuyordu. Kafamı tekrar Rüzgar'a çevirdiğimde bana baktığını görünce bi an irkildim. Hemen sonra bakışlarını tahtaya çevirdi ve sessizce konuştu. ''İyi misin?'' Ha??! Niye şimdi durup dururken böyle bişey sordu ki? Şaşkınlığımı üstümden atmaya çalışarak ''İyiyim neden iyi olmayayaım ki?'' diye sordum. Bunun üzerini kaşlarını kaldırarak bana bakmaya devam etti ''Dün gece o kadar da iyi değildin ama'' dediğinde bakışlarımı hemen kaçırdım. Dün gece kabus falan görmemiştim hepsi gerçekti. Cevap vermeyince kafasını başka tarafa çevirdi o da. Bi daha da ders boyunca ikimizde konuşmadık. Zil çaldığında dışarı çıktım bahçede oturdum. Yalnız kalmak iyi geliyordu. Peki şimdi n'olacak. Hala yapmam gereken bir tercih vardı. Şu kesindiki ölmek istemiyordum. Ölmekten korkmuyordum ama arkamda bırakacağım , kendimden çok sevdiğim arkadaşım, kardeşim Ceren olacaktı ve ben onu arkamda gözü yaşlı bırakmak istemiyordum. Diğer seçenek... Hayır! Be-ben yapamazdım. Bekaretimi sevmediğim ve hiç tanımadığım bi adama nasıl verebilirdim ki?! Eninde sonunda yeniden yanıma gelip kararımı söylememi isteyecekti. Peki ben hangisini seçicem?!
Arada sırada tenefüslerde Ceren yanıma geliyordu. Ben mutlu iyiyim yüz ifademi takınarak onunla konuşuyordum. Ve bana inanıyordu. Diğer derslerde Rüzgar'ı bi daha hiç görmedim. Okulda da görmedim. Nereye gitti acaba?
Okul çıkış zili çaldı ve çantamı sırtıma takıp dışarı çıktım. Bu sırada okulun önünde son model arabasına yaslanarak telefonuyla uğraşan Rüzgar'ı gördüm. Sanki benim ona baktığımı anlamış gibi kafasını kaldırıp direk gözlerimin içine baktı. Hemen bakışlarımı kaçırdım ve Ceren'in içinde olduğu arabamıza doğru yürümeye başladım. Daha ilk adımımda Rüzgar yanımdaydı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda sırıtarak konuştu ''Süren doldu ufaklık.'' bende bunu bekliyordum zaten! ''Arkadaşına bişeyler uydur. Benimle geliyorsun.'' dediğinde kafamı başka yöne çevirip sakinleşmeye çalıştım. Eğer şimdi burda bağırıp çağırırsam Ceren anında yanıma gelip ne olduğunu soracaktı. Düşüncelerimi toparlayarak konuştum ''Cevabımı söylemek için seninle gelmeme gerek yok. Burda da konuşabiliriz'' dedim. Rüzgarla yalnız kalma fikri korkunçtu. Napacağı belli olmayan psikopatın tekiydi!
''Seçeceğin şeyi burda herkesin içinde mi yapacağım?' kaşlarını kaldırıp bana bakarak sırıttı. Haklıydı! Offf!! Gözlerimi devirdim ve bir şey demeden arabaya doğru yürüdüm bu sırada Rüzgar az önceki yerinde duruyordu hala. Bakışlarını sırtımda hissediyordum ama arkamı dönüp bakmadım oldukça gergindim zaten. Ceren'in yanına gidip bişeyler uydurduktan sonra arkamı döndüm ve Rüzgar'ın yanına doğru yürümeye başladım.
Ben yıllarca kimseye boyun eğmemiştim. Kendi duvarlarımın arkasında yaşadım bunca sene kapılarımı açtığım tek insan Ceren'di. Ve şu an hiç sesimi çıkarmadan Rüzgar'ın peşinden gidiyordum. Karşı çıkamıyorum çünkü benim hatamdı o gün orada onları gizlice izlemem benim hatamdı. Belkide sadece onunla yatarsam beni rahat bırakır. Bi daha benimle uğraşmaz. Evet! Ben ilk defa bunca senedir ilk defa pes edecektim. Ceren için... Onu kaybetmeyi göze alamam. Bu yüzden kabullendim herşeyi. Ne olursa olsun sesimi çıkarmayacaktım.
Rüzgarla birlikte arabasına bindik ve kısa zamanda çok güzel lüx bir evin önünde durduk. Ben hayranlıkla eve bakarken Rüzgar çoktan arabadan inmişti. Bende indiğimde bana yaklaşarak konuştu ''Cevabını bekliyorum ufaklık. Eğer ölmek istiyorsan şu taraftaki ormana gideceğiz ama eğer diğer seçeneği seçeceksen evime hoşgeldin.'' dedi. Boğazımda bir düğüm oluştu yutkunamıyordum. Cevap vermek yerine yürümeye başladım. O muhteşem evine doğru yürümeye başladım...
DAYANAMADIM VE BIR GUNDE IKI BOLUM PAYLASTIM :) OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLIYORUM. :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ
Teen FictionDerin daha lise bire giderken bir kazayla birlikte ailesini kaybetti.Kazanın sebebi hala bilinmiyor. Geriye birtek en yakın arkadaşı Ceren kaldı. Yeni ev, yeni okul, yeni arkadaşlıklar. Hepsinin tek bir sebebi var. Bir kazayla birlikte bütün bir hay...