'Göğsümde şanlı Türk Bayrağını taşıdığım sürece benim yolum vuslata çıkar.'
Acı hayatımızın merkezine bir şekilde otururdu. Kimimiz hissettiğimiz acıyı içimize gömerken, kimimiz de dışa vururdu.
Gökçen Binbaşı makam aracından inip evine baktı. Mahalleli meraklı gözlerle arkadaki ambulansa bakıyordu. Gökçen Binbaşı, kendisine doğru ilerleyen annesini gördü. Elinde tencere vardı."Kızım ne oldu?" diye sordu. Gökçen Binbaşı'nın gözünden bir damla yaş aktı. Gözünden akan yaşı hemen sildi.
"Güçlü olmalıyım ben yıkılırsam düşmanım kazanır," diye kendi kendini telkin etti.
"Doğan Yıldırım girdiği çatışmada şehit olmuştur. Başınız sağolsun," dedi. Annesine resmi bir şekilde ağabeyinin şehadet haberini verdi. Annesi elindeki tencereyi yere düşürdü. Tencerenin içindeki süt etrafa saçıldı. Yaşlı kadın elini kalbine götürdü. Nefes alış verişleri düzensizleşmişti.
"Oğlum," diyen kadının sesi canhıraş çıktı. Gökçen Binbaşı bir kez daha intikam yemini etti. Bu acıyı onlara yaşatanlardan hesap soracaktı. Annesinin yanına gitti. Annesine sarıldı. Babası da yanlarına geldi. Karısına sarıldı. Gökçen Binbaşı, annesinden ayrıldı.
Bir şehit haberi de Serra Üsteğmen'in evine düşmüştü. Şehit haberini Gökhan Yüzbaşı verdi.
"Serra Yılmaz girdiğimiz çatışmada şehit oldu. Başınız sağolsun," dedi. Yaşlı adam yerinde sendeledi. Gökhan Yüzbaşı, yaşlı adamın kolundan tuttu. Yaşlı adam hemen toparlandı.
"Vatan sağolsun. Kızım canını vatanımız için verdi ya ölsem de gam yemem," dedi. Ayla Yüzbaşı yaşlı gözlerle, yaşlı adama baktı. 'Bizde bu vatan sevgisi olduğu sürece hiçbir güç aramıza fitne tohumları ekemez' diye düşündü.
Handan Hemşire bir o tarafa, bir bu tarafa gidip duruyordu. Ablası ile göz göze gelince başını iki yana salladı.
"İhanetin cezası nedir?" diye sordu. Eylem anlamsızca kardeşinin zeytin gibi siyah olan gözlerine baktı. Handan Hemşire yüzünde buruk bir gülümseme ile ablasına baktı. Bundan sonra ablasına nasıl yaklaşacaktı, bilmiyordu.
Emir Astsubay sonunda karargaha dönmüştü. Üstündeki üniformaya baktı. Üniformasını çok özlemişti. Gazinoya gitti. Önüne çıkan asker selam verdi.
"Bozkurt nerede?" diye sordu. Hastaneden daha yeni taburcu olduğu için son olanları bilmiyordu.
Gaye Üsteğmen hastaneye getirilen şehiti gördü. Kaşları çatıldı. Şehidin tabutunun başında bekleyen askerlerin yanına gitti. Askerler saygı duruşunda duruyordu.
"Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan Kıdemli Üsteğmen Gaye Kozan," diyen Gaye Üsteğmen ay yıldızlı bayrağa sarılı tabuta baktı. Şehidin başında bekleyen askerler selam verdi. Gaye Üsteğmen kağıda bakınca yerinde sendeledi.
"Kıdemli Üsteğmen Doğan Yıldırım," diye sesli bir şekilde okudu. Buraya geldiğinden beri aklında olan adam şehit mi olmuştu?
"Bu nasıl oldu?" diye sordu. Askerler, Gaye Üsteğmen'in ne demek istediğini anlamamıştı.
"Doğan Üsteğmen nasıl şehit oldu?" diye sorusunu değiştirerek tekrar sordu. Askerlerden uzun boylu, yeşil gözlü olan bildiği kadarıyla Gaye Üsteğmen'in sorusuna yanıt verdi.
"Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan askerlerimizden biri."
Gaye Üsteğmen'in kaşları çatıldı. Daha kaç tane şehit vardı ki? Daha kaç anne ve baba, evlatlarının şehit haberini almıştı ki? Teröre bir kez daha lanet etti. Gözlerinin dolduğunu hissedince askerlerin yanından ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Sağolsun
AksiEledim eledim höllük eledim, Aynalı beşikte canan bebek beledim. Büyüttüm besledim asker eyledim, Gitti de gelmedi canan buna ne çare, Yandı ciğerim de canan buna ne çare. Bir güzel simâdır aklımı alan, Aşkın sevdasını canan sineme saran. Bizi kınam...