BÖLÜM:2

6 0 0
                                    

Meriç'i en son gördüğüm günün üzerinden iki gün geçmişti. Kurduğu WhatsApp grubundan baya konuşur olduk. Ben ondan hoşlanırken o benimle yakın arkadaş seviyesine gelmişti. Olsun diye düşünüyordum. Hiç görüp konuşamamaktan iyidir. Bugün topluca buluşacaktık. Işıl ile Berat da aradaki soğuk çizgiyi grup sayesinde yıkmışlardı. İki saat sonra Berat'ın evinin oralarda bir hastane vardı. Orada buluşacaktık. Eski çocuk hastanesiydi, ve şu an boşaltılmıştı. Harika yeşillik bir bahçesi ve banklar vardı. Daha öncesinde Berat ile burada oturmuşluğumuz çoktu. Işıl baya sorun çıkarmıştı. "Ben hastane bahçelerinde oturmam." diye. Zar zor ikna ettik. Buluşma saati geldiğinde hazırlanıp çıktım evden. Hazırlanma dediğime de bakmayın. Bir tişört ve pantolon. Yapabildiğimin en iyisi buydu sanırsam. Oraya gittiğimde sadece Meriç vardı. Utana sıkıla gittim yanına. Yalnız kalmaktan çekiniyordum, yüzüne bile bakamıyordum.

Yanına yaklaştığımda bir ağız dolusu gülümseyen suratıyla "Hoş geldin." dedi. "Hoş buldum." diyerek oturdum yanındaki banka. Çok güzel kokuyordu bir rüya gibiydi. Sanırım Meriç'e karşı olan hislerim hoşlantı dan da öteye gidiyordu. Başında bir şapka vardı, ilgimi çekmişti. "Şapkanı takabilir miyim? dedim. Kendim bile ne dediğimin farkında olmadan. "Hoşuna gittiyse al senin olsun." dedi ve elime tutuşturdu şapkasını. Şapkadan yayılan güzel koku, beynimin yavaşlamasına yetti. "Neden bu kadar güzel kokuyor." dedim ansızın. Ne yapıyordum ya heyecan dilime vurmuştu resmen. "Evden çıkarken duş aldım üstüne sinmiştir." dedi gülümseyerek. Bende küçük bir tebessüm ettim elimdeki şapkaya bakarak. "Taksana yakışacak mı bakalım." dedi. Sonra elimden şapkayı alıp kafama geçirdi. "Fena olmadı ya açtı seni."dedi gülümseyerek. Tam o sırada Berat elinde kola ve çekirdek ile koşa koşa yanımıza geldi. "Kardeş nasıl olmuşum? Eksi bir şey var mı üzerimde." dedi Meriç'e. Meriç gülümseyerek "Dığan gibisin kardeşim hiç eksik yok." dedi. Meriç kahkahalara boğulurken gülmemek elde değildi. Az sonra Işıl geldi. Bugün Işıl'da da bir gariplik vardı. Özençle giyinmişti sanki. Farklıydı.

Kahkahalarla dönen sohbetin ardından iki saat geçmişti. Hava yavaş yavaş kararıyordu. "Ben eve gitsem iyi olacak." dedi Işıl. Berat "Ben seni bırakırım. Hadi kalkalım." dedi. Hepsiyle vedalaşıp tam arkamı dönmüştüm ki "Bu sempatik hanım efendi ye evine kadar eşlik etmek isterim." dedi Meriç. Kalp atışlarımı ağzımda hissediyordum. Kırmızı olmuş yanaklarımla Meriç'e dönerek "Neden olmasın?" dedim. Yan yana yürüyorduk. Esen rüzgar sayesinde tüm güzel kokusu içime doluyordu. "Sevdiğin oldu mu hiç?" diye sordu ansızın. "Hayır hiç olmadı. Aşk nedir bilmem, sevgilim bile olmadı." dedim. Sanki dediğimi duymamış gibi yürümeye devam etti. "Peki ya sen hiç oldun mu?" diye sordum merak eden bakışlarımla. "Oldum ölüm gibi bir şey. Yani kısmen." dedi. Bir anda üzülmüştüm. Kendi kendime kurduğum hayallerdendi bu üzüntü. "Çok mu sevdin?" dedim birden. "Bir daha hiç kimseyi sevemeyecek kadar çok sevdim." dedi. Gerçekten üzülmüştüm. Kalbimde inceden bir sızı vardı. Hiç bozuntuya vermeden yolumuza devam ettik. Beni eve kadar bıraktı. "Eşlik ettiğin için teşekkür ederim." dedim mahçup bir sesle. "Ne demek güzelim görevimiz." dedi. Güzelim dedi. Bana güzelim dedi. Güzeli miydim sahiden?

HER ŞEY SENİNLE GÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin