ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
Tamamen uykumu almış bir şekilde uyandığımda saatin dokuzu çoktan geçiyor olduğunu gördüm. Zaten ilk dersi kaçırdığım için okula gitmekten vazgeçtim. Daha önceden okulu hiç asmadığım için biraz garip gelse de, okul günü okula gitmemek gibisi yoktu.
Bir şeyler yemek için aşağıya indim. Hajoon masada otururken beni görünce gülümsedi. "Günaydın." Ben de aynı şekilde karşılık vererek mutfağa tamamen girdiğimde Taemin'in tezgah başında olduğunu gördüm. O da mı okula gitmemişti bugün?
"Gün-" Hızla mutfaktan uzaklaşarak merdivenleri çıktım. Kendime yaptığım o itiraftan sonra ne yapacağımı bilemiyordum ama işe öncelikle üzerimdekileri değiştirmekle başlamalıydım. Pijamalarımla mutfağa inmiştim çünkü.
Aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı da taradıktan sonra odadan çıktım. Şimdi tek yapmam gereken normal davranmaktı. Derin bir nefes alarak kapının kulpunu bıraktım ve aşağıya indim.
Hajoon aynı yerinde oturuyorken Taemin de ortadaki sandalyeye oturmuştu. Boş olan yere geçmeden önce bir bardak süt doldurdum.
"Bir yere mi gidiyorsun, Minjae?" Sandalyeme oturmuştum ki Hajoon konuştu. Ona bakarken sorunun cevabını çoktan düşünmüştüm bile.
"Hayır." Taemin'in üzerimdeki bakışlarını görmezden gelmeye çalışsam da becerememiştim. Ona baktım. Uykudan uyanmış saçlarıyla ve pijamalarıyla oldukça şirin olduğu için biraz daha ona bakarsam kucağıma alıp sevecekmişim gibi bir hisse kapıldığımdan önüme döndüm.
"Giyinmişsin. O yüzden sordum." Sütümü içerken üzerimdeki kıyafetlere göz gezdirdim. Daha önce evde bu şekilde giyinmediğimi söyleyebilirdim ama pijamalarla kalmayı da sevmezdim.
"Normalde de böyle giyiniyorum." Konuyu kapatmak için normalleştirme çabalarına başvursam da Hajoon birkaç gündür bizimle birlikte kaldığı için gerçeği anlayabiliyordu.
"Okula da gitmemişsin." Bir şeyler ima edercesine bakıyordu. Ne dememi bekliyordu ki? Geç kalktığım için okula gitmek istememiştim. Olanlar bundan ibaretti."Yoksa randevun mu var?" Hayır, aksine bugün, diğer günlerde olmadığım kadar boştu. Eğer randevum olmuş olsaydı da bana böyle üzgün bir şekilde bakmasına bir anlam veremeyebilirdim. Hajoon o tip kızlardan değildi, sevgilisi vardı sonuçta.
"Hayır, yok." Başımı salladıktan sonra önümde soğumakta olan yemeğime odaklansam da pijamalı ikilinin beni rahat bırakacaklarını sanmıyordum.
"Randevun yoksa, kendi başına gezeceksin sanırım."
"Hayır, tek başıma da gitmiyorum."
"Minjae, inkar edip durma. Bizden habersiz evden dışarıya çıksan bile evde olmadığını anlayacağız."
Hajoon'un ısrarlarına daha fazla dayanamadığım için hiçbir planım olmasa da çıkacağımı söyleyecektim. Eğer bu karşımdakiler için tatmin edici bir cevap ise istediklerini alacaklardı. "Tamam. Dışarıya çıkıyorum, oldu mu?"
Hajoon, cevabımı duyduktan sonra yemeğiyle meşgul olan Taemin'e bakıp bana döndü. "Tek başına mı?"
"Tek başıma!" Daha fazla soru sormamasını umarak tabağımdaki yiyecekleri çatallamaya başladım. İştahım kaçtığı için de yemek istemiyordum. Masadan kalkarak sandalyeyi düzelttim. "Afiyet olsun."
Mutfak kapısından daha çıkmadan Hajoon'un "Heyecandan yiyemiyor da." dediğini duysam da yürümeme devam ettim. Hajoon resmen beni dışarı çıkmam için zorlamıştı ve şimdi de gerçekten dışarı çıkacak olduğumu ve onlara söylemekten çekindiğimi falan düşünüyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When Love Calls You
FanfictionBir gün uyandığınızda gözlerinizi farklı bir evde açmış olsaydınız, ne hissederdiniz? Peki bu farklı evde, içinde yaşamak istediğiniz en son kişi bulunsaydı? Sadece iki ay içerisinde duygularınızın kontrolünün sizin elinizden çıkacağını bilseydiniz...