"B-burası yalnış yer." dedim ve acele ile kapıyı kapattım. Gözlerim dolmuş ve burnum sızlamaya başlamıştı. Bir an da tüm gücüm ile ağlamaya başladım. Öyle bir ağlıyordum ki, resmen yan villaya bile ses gitmiş olabilirdi. Haykırıyorum, hıçkırıklar eşliğinde gözyaşları döküyordum. Güvenmemeliydim, onun verdiği sözlere inanmamalıydım. Aptaldım! Sadece koca bir aptal. Onu bir salak gibi beklemiştim. Jeno'nun bile teklifini görmezden gelmiştim.
Sırf onun içindi! Sadece onun için. Kimseye kızmıyordum. Çünkü kızmaya da hakkım yoktu. Bunların hepsi sadece benim suçumdu. Her şeyin tek suçlusu bendim işte! Ağlayınca çirkin oluyorum, o yüzden dayanıp ağlamamalıydım. Güçlü kalmalıydım. Kendim için ilk defa bir şey yapmalıydım. Onu düşünmeden sadece kendimi ve Renjun ile Jeno'yu düşünerek. Zaten tek arkadaşlarım onlardı.
Belki de ben Renjun ile Jeno'yu hak etmiyordum. Onlar hep sadece beni düşünmüştü zor günlerde, iyi günlerde yanımdalardı. Yanımda ne ailem, ne de Jaemin vardı sadece onlar! Kimseye güvenmeyecektim. Çünkü ne zaman güvensem bir sorun çıkıyordu. Tam da şimdi olduğu gibi. Ayağa kalktım yavaşça yüzümü yıkayıp her zaman ki gibi -hiç bir yere gitmediğim halde- kendimi süsleyecektim.
Hatta, Jeno ile gezebilirdik. Ben çocuk değildim ve bunu herkes görecekti. Odama doğru yöneldim. Dolabımı açtım. İçindeki tüm elbiseleri -abiye gibi olanlar hariç- yatağa fırlattım. İlk önce beyaz dantelli elbisemi denedim. Ama fermuarı kapanmıyordu. Çünkü diyetim bir adet Jeno yüzünden bozulmaya mahkumdu! Üstümden hışımla elbiseyi çıkardım. Şimdi de mavi elbisemi deneyecektim. Denedim, ama kafamdan bile geçmedi!
"JENO HEPSİ SENİN SUÇUN DİYETİMİ NİYE BOZUP DURUYORSUN?!" bu elbiseyi de çıkardım. Elime aldığım siyah-beyaz çizgili günlük bir elbise giydim. Bu sefer olmuştu! Hele şükür. Şimdi gidip dişimi fırçalamalıydım. Ve yemek de yememeliydim! Banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Ayna da kendime baktım. "TANRIM ÇÖKmüşüm!" alay edilecek dereceye gelmiştim. Göz altı morluklar mı? Yoksa yüzümün aşırı kuruluğundan dolayı pul pul olması mı?
Şu cilt kuruluğum yüzünden bazen sivilceli insanlara imreniyordum! Benim yüzüm kuru olduğu için pul pul oluyordu! Kısa saçlarımı odaya gidip taradım ve maşa ile şekillendirdim. Ardından hafif bir makyajla güzelliğimi taçlandırdım. "Biliyorum çok güzelim hehehe." elime aldığım telefonum ve çantam ile aşağıya indim. Telefonum ile Jeno'yu aradım. "Alo Jeno oppa!" tuhafına gidecekti.
"O-o-oppa mı? Seul kafanı bir yere falan mı çarptın dur kapa hemen geliyoru-." onun lafını kestim. "Hayır be salak! Diyorum ki seninle dışarı mı çıksak? Eskisi gibi erişte dükkanına mı gitsek? Hem de turp turşusu bol olan bir yer!" içimden bir ses orada göz deviriyor diyordu. "Ya da pizza da yiyebiliriz diye düşünmüştüm." cevap vermesini bekliyordum. "O iş tamam. Şimdi oraya geliyorum" dedi ve telefonu kapadı. Son bir kez saçımı düzelttim ve şeffaf parlatıcımı çantaya attım. Lazım oluyordu arada.
Yaklaşık 20 dakika sonra kapı çaldı. Hemen koşarcasına kapıyı açmaya gittim ama giydiğim kısa topuklu buna engel oluyordu. "Oppa! Seni çok özledim." aeygo yaptığımda tuhaf tuhaf baktı. "Kes şunu tatlı olmuyorsun!" eski halime geri döndüm ve omzuna vurdum. Fileli bir tişört giymişti ve aşırı cool duruyordu. "Jen, motosikletin ile mi geldin yoksa araban ile mi?" kıkırdadı. "Üstüme uymaz diye motosikletim ile geldim hani şu çok sevdiğin son model olan." güldüm.
"Hadi canım (!)" göz devirdi. "Eee sen süslenip püslenirdin bu halin ne? Eskisinden daha sade duruyorsun." yüzümü buruşturdum. "Hadi gidelim be ayakta dikilince ayak topuğum acıyor." yine güldü ve gözleri kısıldı. Onunla beraber motosikletinin yanına gittik. Motosiklete bindiğimde "Ön taraf benim in çabuk." dedi. Sinirle kalktım ve ayağımı yere pat pat vurdum. Öne bindi ve "Atla hadi." göz devirip motosikletin arkasına bindim. Kask çıkardı, "Al tak yoksa seni götürmem." mızmızlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I MISS U (NA JAEMIN)
Fanfic"Beni hiç özlemedin mi?" "Hem de hiç özlemedim." Y/N: Kitap kapağı Jaesyma bebeğime aittir.