7. Bölüm

48 11 1
                                    


Kulaklıklarınızı takmayı ve şarkıyı açmayı unutmayın♬

Gördüğüm görüntü beni en derinden sarsmıştı.

Heryer de cam kırıkları ve cam kırıklarının arasında oturan Arda...
Elinden akan kanlar ve masum bir şekilde bakan o kahverengi gözleri...

Ne yapacağımı bilmiyorum. Koşa koşa Ardanın yanına oturdum. Kollarımı boynuna sardım. Bir yandan da sakin olmasını söylüyordum. Aklıma gelen şeyle hemen yerimden kalkıp üst kata çıktım. Arda'nın odasındaki dolaplara bakmaya başladım. Bir ilk yardım çantası buldum ve aynı hızla Arda'nın yanına geri döndüm.

Tekrardan yanına oturdum ve elini ıslak bezle silmeye başladım. Kan akmaya devam ediyordu. Bir süre sonra kan dindi. Bende ilk yardım çantasından çıkarttığım sargı beziyle elini sardım.

Kesikler çok fazla olduğu için Arda'nın üzeri kan içinde kalmıştı.
Ardayı oturduğu yerden kaldırıp üst kata çıkardım.

Yatağın üzerine oturmasını sağladım. Sonra dolaptan çıkarttığım siyah üstü Ardaya giydirmeye başladım.

Yaşadığı şeyin şokunu hâlâ üzerinden atamamışa benziyordu. Yatağa yatırdım ve yanına yattım. Bir elimle saçlarıyla oynamaya başladım.

"Sakin ol Arda. Ben burdayım. Şimdi bana ne olduğunu anlatır mısın?"

Gözlerini bana çevirdi. Uzun uzun baktı bana. Gözleri doldu. Ve zor bir şekilde konuşmaya başladı

"Sana baktığımda Sophie'yi görüyorum. Her hareketin bana onu hatırlatıyor. Tam kalbimin üzerinde bir sızı var Tuğçe. Her sana baktığımda boğazım düğümleniyor.
Sonra annem aklıma geliyor. Azda olsa hatıralar bu sıçtığımın kafasında dolanıyor. Öyle zamanlar geliyor ki dayanamıyorum. Onların yokluğuna alışamıyorum." daha fazla konuşamadı , sustu.

Ne olmuştu annesine ne olmuştu Sophie'ye... Bunu öğrenmem lazımdı...

"Anlat bana Arda. Ne oldu onlara. Neden burada değiller."

"Benim yüzümden Tuğçe benim yüzümden. Sadece bunu bil yeter."

Onu daha fazla zorlamak istemiyordum. Zaten canı sıkkındı. Birde ben üzmek istemiyordum onu. Sustum. Elimi saçlarından çektim. Yanından kalkıp alt katta yapacaktım. Ama beklemediğim birşey oldu.

"Gitme."

Tek kelimesiyle beni burada tutabilirdi. Onu yanlız bırakmak istemiyorum. Yanına yattım tekrardan. Bir süre tavanı izledim. Uyuyamıyordum.

Ardanın elini elimin üzerinde hissedince bi an panikledim.
Sonra bu yaptıklarının üzüntüden dolayı olduğunu hatırladım. Elimi elinden çekmedim.

Biraz daha tavanı izledim ve sonra uykuya yenik düştüm.

♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤♤

Sabah olduğunu camdan gelen ışınların yüzüme çarpmasından anladım. Belimde ki kaslı kolu gördüğümde birden irkildim. Ama sonra dün gece yaşananları hatırladım. Arda'nın cümleleri içimde o kadar derin yaralar açmıştı ki kafamın için de bozulmuş plak gibi tekrarlıyordu.

"Sana baktığımda Sophie'yi görüyorum. Her hareketin bana onu hatırlatıyor. Tam kalbimin üzerinde bir sızı var Tuğçe. Her sana baktığımda boğazım düğümleniyor."

Sophie sanki benim kardeşimdi. Arda ne yaşıyorsa sanki bende yaşadım. O ağladıkça ağladım.

Bugün okulun benim için ikinci günüydü ama Ardayı bu şekilde bırakamazdım.

AŞK YOLUNDA...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin