Hani herkes bilmeden konuşurya.Ben hiç onlardan olmadım.Asla.Ön yargılar.Onlar iğrenç.Ben sadece.Kendi hayatının içinde başka bir hayat yaşayan bir kızdım.Hep başkası olan.Kendimi,kendim gibi hissederken.O hep benimleydi.Sadece onunla kendim olabiliyordum.Ve sonra dedimki.Ben bunu başarabilirim,kendim olabilirim...
New York'un Herhangi bir köşesinde-
''Konuş benimle Emilyn'
George'dan gelen mesajı hızlıca sildim.Telefonu kapatıp dar kotumun dar cebine sıkıştırdım.Bakalım bu sefer kimden 'sakin olma dersi' alacağım.Aslında öfke kontrol dersi ama,ben ona hep böyle derim.Sakin olma dersi.Anlamsız.Saçlarımı at kuyrupu bağlayıp kapıyı çaldım.Kapıyı oldukça sevimli bir kadın açtı.Çok sıcak kanlıydı.Bana annemi hatırlattı.Gözlerimin dolduğunu görünce bana kocaman sarıldı.'Tatlım hadi ama.Yapma' demesini bvakledim ama sadece sarıldı.Bende ona sarıldım.Bir süre böyle kaldıktn sonra beni içeri çekti.Koltuğa oturdu.Benide yanına oturtmayı ihmal etmedi tabii.Gözlerimi şaşkınca aralamış ona bakarken kahkahasıyla irkildim.
''Ben sadece bu işi okudum.Burada oturup sana nasıl sakin kalacağını anlatmam.Bana arkadaşça yaklaş.Sorunun ne tatlım''
Gülümsemekten kendimi alamadım.Bu kadında benim gibiydi.Çok asabi gözüksede aslında çok tatlı bir kadındı.
''Sadece okulun başlamasını istemiyorum.Cehennem gibi bir yer.''
Kadın tatlı tatlı gülümsedi.
''Oğlumda hiç istemiyor.Biliyor musun?'' Ben şaşkınca ona bakarken devam etti.''Bende okullardan nefret ederim''
O sırada cebimdeki telefonun çalmasıyla kendime geldim.Babam. ''Imm buna bakmalıyım sorun olurmu''
''Ahh hayır sen konuş,bende kahve yapayım'' dedikten sonra mutfak olduğunu düşündüğüm yere yöneldi.
''Alo baba?''
''Tatlım,benim bir kaç günlüğüne şehir ışına çıkmam gerek.Sorun olurmu.Jess'i al bizde birlikte kalın?''
''Ah peki baba nasıl istersen.''
''Saol tatlım seni seviyorum hoşçakaaal''
''Bende seni.Sonra ara tamam mı?''
''Tamam.''
Telefonun yüzüme kapanmasıyla yerimde sıçradım.Kapı çaldı.Tanrım ne yapmalıyım.?
''Emilyn sen bakar mısın lütfen''
''Ta-tabii bakarım.''
Kapıyı açtığımda ne göreceğim yada neyle karşılaşacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu...
Ne bokuma bu kadar korkuyorum ki ya kocasıdır yada oğlu.Neden hep neden sorusunu soruyorum.Adımlarımı sıklaştırıp kapıyı açıyorum.Karşımda kıvırcıklarıyla ve dövmeleriyle büyüleyen bir çocuk var.Korkmakta ilk kez kendime hak veriyorum.Ne yani evren?Kalbimi sökmeye falan çalışıyor olmalısın.Kenara çekilip çocuğun geçmesine izin verdim.İçeri girip ceketini ve sırt çantasını yere fırlattı.Kapıyı kapatıp telefonumu çıkardım.Jess'i aradım.
''Alo? Em?''
''Az sonra atacağım fotoğrafa iyi bak şu anda bu çocuğun evindeyim.''
''İyi iş sonunda şu bekaret olayını elden çıkardın demek''
''Hayır annesi yeni öğretmenim.''
''A anladım.Sen kutsal bakire chery'din unuttum.''
Kendi çapında bir kahkaha atıyorum.
''Lanet olsun emilyn,justin arıyor.''
''Ne?!Açarsan ebeni sikerim channy'' sinirli olduğumda veya panik yaptığımda ona hep ikinci adıyla seslenirim.
''Ama arıyor.''Ağlamaklı bir sesle devam ediyor''Arıyor işte arıyor ne yapayım.''
Jess'in çığlığı kulağımı dolduruyor.Sonra telefonun kesilme sesi.Lanet olsun.
''Lanet olsun jess cevap ver artık lanet olsun jeees,''gözlerimden akan yaşlara engel olamıyorum.
Justin'in pis kahkahası kulağımı dolduruyor.
''Merhaba eski dotum,nasılsın?''
''Justin eğer bu bir şakaysa hiç komik değil Jess'i rahat bırak.'' Bu sırada çığlıklarımdan ve hıçkırıklarımdan olsa karşımda dikilmiş bir anne ve bir oğul var.
''Oradan şu ses şaka gibi mi duyuluyor?'' ve silah patlıyor.Yerimde resmen kalp krizi geçiriyorum.
''Şimdi dinle arkadaşını ve onu gelip al.''
''Emilyn hepsi benim yüzümden ne olur yardım et bu pisikopat kafama silah tutuyoe lütfen''
Çığlıkları kulağımı dolduruyor.
''Dayan jess geliyorum.''
''Onu sokağın karşısında bulabilirsin emilyn,korkma onu öldürmedim ama senin için aynı şeyi söyleyemem.''
Telefon suratıma kapanıyor.Olduğu gibi kapının koluna tutunduğumda kıvırcık kolumdan tutuyor
''Ne istiyorsun ne bokuma beni geciktiriyorsun kız kardeşim ne halde bilmiyorum ve ben hala burdayım ne istiyorsun ne!'' fazlamı sert çıktım.
''Hangi cehenneme gidiyorsan bende geliyorum tahlikeli''
''Peki sana nasıl güveneyim?''
''Sana yardım etmeye çalışıyorum ve arkadaşının ölmesini inan istemiyorum şimdi çık şu lanet yerden ve arabaya bin''
Dediğini yapıp evden çıkıyorum ve arabaya biniyorum.Arkada şaşkın ve korkmuş bir anne var bunu biliyorum.Arkamdan dolaşıp arabaya binen kıvırcık hızla arabayı çalıştırıyor.
''Nereye?'' diye soruyor oldukça tatlı bir sesle.
''Washington Breem,lütfen hızlı ol.''
''Sakın korkma,o iyi olacak,artık her ne olduysa''
''Umarım.''
Bir kaç dakikada Jess'in evine varıyoruz.Sokağan karşısında yere atılmış bir beden görüyorum.Arabadan fırlayıp karşıya koşuyorum.Tanrım jess,hala uyanık.Dizlerini karnına çekmiş ağlıyor.
''Jess meleğim ben buradayım ağlama lütfen.''
''Her ne lanet yerse gidelim buradan lütfen.''
''Gideceğiz.Sabret az kaldı bu şehirden de gideceğiz.''
Kıvırcık uzun adımlarla yanımıza geliyor.Ve jess'i kucağına alıyor.Arabaya yürüken ağlamamı durduramıyorum.
''Şimdi ne olacak nereye gideceksiniz?''
''Bize gidemeyiz ordada bulur.Jess'in evi olmaz.Sanırım bir otel bulmamız gerekiyor.''
''Saçmalamayı kes ne oteli canınamı susadın?''
''Ne bekliyorsun ki nerede kalalım bir yer ayarlayana kadar br yer buluruz,benim evim derdim ama oda şehirin merkezine ve okula çok uzak.''
''Benim dairemde kalabiliriz.Bir arkadaşım var,zayn.Oda bizimle kalır bir sorun çıkarsa bana yardım eder.''
Gözlerimin içine umutla bakıyordu.Gerçekten beni umursuyordu.
''Ben bir yer bulana kadar tamam mı?''
''Anlaştık.''
------
Kpak yapacak müslüman ve insaflı kardeş aranır.Yardım.
Ve buradan büşra'ma pandama kocaman öpüçükler yolluyorumİlham perim olduğun için sağol meleğim.