KORE'DE 3 ÇILGIN TÜRK 2

senin eşin değilim.

Güneş çoktan doğmuştu yeryüzüne, eğer güneş doğuyorsa her gün ve sen güneşin doğuşunu görebiliyorsan senin için umutlar daha tükenmemiş demektir. Yataktan kollarını geriye doğru gererek kalkmıştı, üzerinde çökmüş olan kötü olayların etkisi vardı. Kötü hissetse de hala boşanmakdıkları için birazcık olsa mutluydu. İnsanlar geçmişinden kurtulmak ister, geçmiş her zaman mutsuz ederdi insanı çünkü, ama bugünkü bizi biz  yapan şey de geçmiş de yaşadığınız her şeydi. Bu yüzden geçmişte yaşadıklarını hatırlamak zorundaydı, ama nasıl?

Üzerinden yorganın çekilmesi ile mızmızlanmaya başlamıştı. Yorganın diğer ucundan çekmeye çalışan arkadaşına göz devirerek.

- Kanka!! Ayağa kalkarsam kafanı kırarım. Do you know?

Ceylan, üzerindeki yorganı tamamıyla çekip.

- Kalk ulan eşek sıpası! Saat kaç oldu?

Arzu mızmızlanan bir ses tonu ile.

- Kankaa, çook özledim.

Ceylan,yorganı toplayıp koltuğun üstüne atarken.

- Biliyorum tatlım, beni çok özledin. Ama bu şu an uyumana izin verebileceğim anlamına gelmeez.

Başının altındaki yastığı alıp Ceylan'a doğru fırlattı.

- Seni mi ulan?

Ceylan : Ben değilsem, kim? Dur tahmin edeyim.... Şu hanii senin için dağları delen Park Jimin ama senin kıymetini bilemediğin kişi olan Jimin dimi??

Bir hışımla ayağa kalkıp Ceylan'ın üzerine doğru yürümeye başladı.
Ceylan  geriye doğru giderken ellerini dur anlamında kaldırdı. Zorla bir sırıtma alırken yüz ifadesi.

- Sadece şakaa, şaka yaptım.

Arzu, üzerine yürümeye devam ederken, Ceylan duvara yapıştığını hissetti.

- Öpüşecek miyiz?

Arzu, elini sertçe duvara vurdu.

- Allah kahretsin!!

Elini duvardan çekerken bileğini incittiğini farkedince acıyla diğer eliyle tuttu, gözlerini kısarak. Ceylan, panikle vurduğu eli tuttu.

- Kanka, iyi misin?

Endişeli olduğu titreyen sesinden belliydi. Ceylan'ın elinden kurtarıp bileğini, sinirli gözler ve çatılmış kaşlar ile ona baktı. 

- Neden? Çok mu komik? Acı çekiyor olmam, çok mu hoşuna gidiyor? Alay ediyor olman? Nasıl, eğleniyor musun?

Ceylan, kırıldığını farkedince yumuşak bir ses tonuyla.

- Kanka.. özür dilerim.. ben dalga geçmek anlamında demedim. Yani sen üzülünce ben nasıl mutlu olurum? Saçmalık tamamıyla.

Arzu, bileğini tutarak nefret dolu bir sesle.

- Biliyor musun? Geçmişe dair hiçbir şey hatırlamak istemiyorum. Böyle arkadaşlarım olmasından daha iyidir hafızamı kaybetmiş olmak.

Koltuğun üzerinde duran telefonunu ve askılıktaki çantasını alıp kapıyı kapattı sertçe.

Ceylan başını tutarak derin bir nefes aldıktan sonra.

- İyi halt yedin, Ceylan. Aferin. Bravo.

●●●●●

Yer : CerJin'in evi

Jin, uyuyan eşinin başucunda saçlarını okşayarak izliyordu yüzünü.
Çok güzel uyuyordu tıpkı bir melek gibi. Ne kadar sorun yaşamış olsalarda onlar eşti. İyi günde kötü günde birbirlerinin yanında daima durmalılardı. Elini Ceren'in karnına koyup çocuklarına bir şeyler söyler gibi karnına fısıldadı.