1. Bölüm ♥

850 86 308
                                    


YENİ BİR DÜNYA'YA HOŞ GELDİNİZ ♥

~~~~~~~~~~

Gökyüzü habercisidir acıların. Bulutlar kulağınıza fısıldar kopacak fırtınayı. Rüzgar çığlık çığlığa haykırır gelecek acıları. Lakin kimse anlamaz...

Lavina , boydan boya duvarı kaplayan camdan ormanı izliyordu. O da ona verilen kara haberi duymuyordu.

Ruhuna işlenmiş sıkıntı git gide artıyordu. Sabah uyandığında eşini yanında bulamamış , telefonunu defalarca aramış ama açan olmamıştı. Buda ruhunu daraltıyordu. Kocası ne olursa olsun telefonlarını açar , onu endişede bırakamazdı.

Genç kadın , camın önünden çekilip , karşı odadaki kızının yanına gitti. Ona belli etmemek adına yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

Güzeller güzeli İpar'ı bebekleriyle oynuyordu. Ailesinin karanlığa ve pisliğe gömülmüş hayatlarında tek temiz kalan şey oydu.

İsmini bu yüzden İpar koymuşlardı zaten. Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtırak çiçeklerinin adıydı İpar. Kar : Ailesinin karanlığa bulanmış hayatıydı ve o karanlık ona yaklaşamıyordu. Çiçeğini korumak için etrafına kalkan olan dikenler : Anne ve babasıydı.

Küçük çocuk başına gelecek vahşetten habersizce bütün masumiyetiyle oyun oynuyordu. Annesinin geldiğini görünce oyuncaklarını bırakıp ona sarıldı. Annesi ve babasıyla yaptığı bir kural listesi vardı. Bu kural listesinin en başında da birbirlerine gün içinde sık sık sarılmak vardı ve bu en sevdiği kuraldı.

Genç kadının bütün sıkıntısı bir sarılmayla uçup gitmişti sanki. Küçük kolların beline dolanması bir anne için huzurun tam anlamıydı.

Genç kadın ve kızı bir süre konuşup oynadılar.

Lavina kızını kucağına alıp yatağına oturttu.

"Benim güzel çiçeğim. Şimdi ne saati biliyor musun ? " dedi Lavina.

"Bilmiyorum anneciğim" dedi İpar masumca.

Annesi gülümseyerek cevap verdi.
"Gıdıklama saati ! " dedi ve kızının karnını gıdıklamaya başladı.

Anne , kızın kahkahaları bütün evi inletirken , hızla vurulan kapı sesi bu sesi kesmişti.

Lavina kızına odadan çıkmamasını söyleyerek aşağı indi. Kapının önüne gelince kamaradan kim olduğuna baktı.

Eşi gelmişti. Bu onu rahatlatsa da , yüzündeki ifade kötü bir şeylerin olduğunu belli ediyordu.

Kapıyı açıp eşinin içeri girmesini bekledi.

Genç adam karşısında duran endişeli eşine aldırmadan hızla merdivenlerden çıktı. Odasına girip kasayı açtı. İçindeki değerli eşyaları bir bavulun içine koydu.

Eşi ona sesleniyordu , endişeli sesiyle ona ne olduğunu soruyordu. Aldığı  cevapsa  sadece  sessizlikti.

Genç adam işini bitirince sevdiği kadına döndü. Ona aşkla baktı. Belki de bu son bakışıydı. Ellerini sevdiğinin yanaklarına koydu. Usulca okşadı pürüzsüz tenini. Dudaklarını dudaklarına bastırdı acıyla.

Aşkı uğruna onuda kendi bataklığına çekmişti. Ama kadında bundan şikayetçi değildi. Sevdiği adamla cehenneme bile girmeye razıydı.

Alnını, alnına yasladı. Derin nefesler aldı. Sevdiğinin o çiçek kokusunu içine hapsetmek istiyordu.

Başını çekip sevdiği yeşil gözlerine baktı. Orada aşkı görmüştü , sevgiyi , şevkati ve saymaya gücünün yetmeyeceği birçok duyguyu. Ve biliyordu artık buranın son durak olduğunu. Buradan bir kaçışı olmadığını. Her şey bu vatan içindi. Bu vatan için canını veren onca arkadaşının yanında artık kendi canında yer alma vakti gelmişti.

Kadın anladı. Acıyla yutkundu. Bu sondu. Bu onlar için kitabın en acı sonuydu. Vedaydı...

Kadın gözlerini sıkıca yumdu. Tenini okşayarak indi yaşlar. Bu yaşlar bile acıyı barındırıyordu içinde. O yüzden aktıkça acıtıyordu yüreklerini en derininden...

"Gitmelisiniz. İpar'ı al ve sığınağa girin. Acil durum düğmesine bas. Babam gelene kadar oradan çıkmayın. Evi gören kameraları da kapat" dedi Karer.

"Seni bur da bırakıp gitmemi isteme benden ne olursun. Birlikte gidelim. Ben sensiz ne yaparım ? Buna dayanamam ! " dedi Lavina.

"Yapamam Lavinam. Bensiz gitmek zorundasın. Sen güçlü bir kadınsın. Sen Lavina Karansın ! " dedi genç adam.

Vakitlerinin daraldığının farkına varınca eşinden ayrıldı. Hızla bavulla eşyaları koyup fermuarını kapattı.

Acıyla yanan yeşillere baktı.
"İpar'ı buraya getir lütfen" dedi.

Kadın hızla diğer odaya gidip kızını kucakladı. Babasının ona aldığı örgü bebeği sıkı sıkıya avuçlarında tutuyordu.

Annesi onu babasının yanına götürünce ona bakan babasına gülümsedi.

Babası, annesinin kolları arasından, Lavina'nın kopyası olan kızını aldı.

Parlak sarı saçları , açık renk yeşil gözleri ve beyaz teniyle bir peri kızını andırıyordu.

Küçük  kız  babasının yüzüne kondurduğu öpücükle kıkırdadı. Bu evde yankılanan son masum gülüşleri olduğunu bilmeden...

"Babacım sana verdiğim bu bebeğe iyi bak olur mu ? Bu bebeği koruyacağına dair bana bir söz vermeni istiyorum" dedi adam.

"Tamam babacım. Söz veriyorum. Ne olursa olsun bu bebeği koruyacağım ! " dedi masum çocuk.

Ailenin vedalarını bölen dışarıda duyulan tozu dumana katan arabaların acı firen sesleriydi. Vakit gelmişti.

Adam karısını ve kızını öpüp  duvarı  kaplayan  aile tablosunun üstünde birkaç noktaya dokundu. Ağır hareketlerle açılan sığınak kapısına kızının ve eşinin girmesini bekledi.

Aşağıdan kırılmak üzere olan kapının sesleri adamın elini ayağını dolaştırıyordu. Hızla odadan çıktı.

Genç kadın kızını ve bavulu alıp sığınağa girdi. Bu evde tabloların ardında olağan bir saldırıya karşı sığınaklar bulunuyordu.

"Anne babam bizimle gelmiyor mu ? " dedi küçük kız.

Annesi ona ilk defa yalan söylemek zorunda kalarak
"Baban sonradan gelecek kızım. Hadi şimdi gitmemiz gerek ! " dedi.

Kızını ve kendini sığınağa soktu ve tam kapıyı örteceği anda kızı dışarı çıktı. Ona gelmesini söylemişti ama gelmiyordu.

Küçük çocuk bebeğini dışarıda unutmuştu. Babasına verdiği sözü tutup ne olursa olsun o bebeği korumalıydı. Lakin o sığınaktan çıkarken örttüğü kapı her şeyin sonu olmuştu !

Bebeğini alan küçük kız tekrar sığınağa girmeye çalışmıştı ama açılmıyordu. Annesine  sesleniyor  ama  cevap  veren  olmuyordu. Korkuyordu ! Gözlerinden akan yaşlar elinde sıkı sıkıya tuttuğu bebeğine damlıyordu.

Genç kadın kapıyı açmak için elinden ne geliyorsa yapıyordu. Lakin bu kapılar içten açılmıyordu. Bir şeyler yapmalıydı. Kızını kurtarmalıydı. Ve o anda odaya giren adamları kameradan görmüştü. Kocasının yaralı yüzünü ve başına silah dayayan adamları. İşte şimdiden belli olmuştu kaderlerinin acı sonu...

~~~~~~~~

Fikirler  ve  yorumlar  buraya.
Yıldıza bir bası verin ÖLÜM ÇİÇEKLERİM...

KARANLIĞIN SESSİZ İNTİKAMI  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin