Kimseyi size soğuk davranınca gözleriniz dolacak kadar sevmeyin. -Albert Camus
--------------------Denizden;
Sabah herkesten önce uyanmıştım. Elimi yüzümü yıkarken, aynaya baktım. Gece Azra'nın söyledikleri geldi aklıma.
"Ben,sen yansanda beni yakmazsın sanmıştım.."
Elimi yüzüme götürdüm. Yanağımda ki yaraya dokundum.
"...yanılmışım. "
"Yanlış yaptın bon- Deniz"Bağırarak,aynaya vurdum. Hafif çatlamıştı. Elimde küçük ama canımı yakan bir yara oluşmuştu.
"Ah bi dinlesene be Azra,dinle. Canım nasıl yanıyor görmuyorsun bile" diyerek duvara doğru yaslandım ve yavaş yavaş çömeldim.
Elimi ağzıma götürüp ağlamaya başladım.Bu böyle olamazdı,o bana düşman gibi bakamazdı. Eğer eskisi gibi bana sıcacık,sevgi dolu gözlerle bakacaksa hiç suçum olmayan bir olayın bedelini seve seve ödemeye razıydım.
Ama onu eğer biraz olsa tanımışsam, bana bedeli ödetse bile içi soğumazdı.Nasıl çıkmazdaydı kim bilir?
Bu kayıpların ve ihanetlerin ışığında doğmuştu Dönence. Sevgiye aç bir insandı. Ama sevmeye de sevilmeye de korkuyordu kızıl kafa.
Bu kadar kısa sürede yaşadığım olaylara şaşırmıyordum ben;kalbimin Azra için değişik duygulara bürünmesine şaşırıyordum.Eminim o da uyumuyordur şu an.
Yanına gidip kendimi anlatmaya çalışsam mı acaba?
"Daha arkadaşları inanmazken sana,Azra'nın seni olay üstü görmesinden sonra nasıl inanmasıni bekliyorsun" demişti iç sesim.
Haklıydı da.
Belki zaman vermeliydim. Her şey tazeydi daha.------------------
Azradan;Gece boyu uyumamıştım. Sabah olmuş, artık gözlerim istemsizce kapanıyordu.
Zerrin beni hücreden gece çıkartmayı uygun görmüştü. Bense sadece Deniz'in odasına gitmiş,ona olan öfkemi kusmuştum.
Kalbim katılaşmıştı. Artık o dereceye geldim ki,karşıma kim çıkarsa çıksın ezip geçecektim.Yemek anonsu ile gözlerimi açmıştım. Yatakta oturur pozisyonuna geçmiştim.
Koğuşta sessizlik hakimdi. Önceden olsa bu anons sesi ile Hasret odasından fırlar teker teker hepimizi kaldırırdı.
Ilgaz uykuyu çok sevdiği için yataktan kalkmak istemezdi. Hasret'te onu uyandırmak için her gün türlü türlü sebepler buluyordu. Ya suratına su boşaltıyordu ya makyaj malzemelerine işemekle tehdit ediyordu ya da pijamalarını yırtıyordu.
Her sabah atışarak giderlerdi kahvaltıya.
Rüzgar araya girip birkaç dakikaya hemen ikisini de barıştırıyordu.
Jale de diyet yaptığı için yemediklerini Hasret'e veriyordu. Heves, her zaman boş bogazlığını yapıp mutlaka önemli bir pot kırardı masada.
Derya,Yonca ve Dudu ise eskilerden anılar anlatarak geçirirlerdi zamanlarını yemek masasında. En güzel zamanlarımızdı.
Ne çok özlüyordum hepsini. En boş geçen günlerimi bile özlüyordum çünkü onlar vardı,yaşıyorlardı.
Aklıma gelen anılarla,kalbim sıkışmıştı.
Gözlerim dolu dolu olmuştu.
Ağlıyordum oturduğum yerde.