12🐝

822 75 36
                                    

You are the sun that always shine.

🌸🌼🌴🐝

Gözlerim üzerimde son bir kez dolaşırken iç çektim ve hazır olduğuma karar verdim. Az sonra Harry beni almaya gelecekti ve beni geçen götürdüğü kulübe tarzı küçük eve gidecektik. Dün akşam Harry'le biraz daha oturup sohbet etmiştik sonra kalmasını önersem de gitmesi gerektiğini söylemişti. Çünkü çocuklar, bu aralar sürekli benimle takıldığı için sanırım biraz kıskanmışlar. Harry, onlar kabul etmesede böyle olduğunu söylemişti ve tabi onlarla buluşmak için kalmadığını da söylemişti. Bende onaylamıştım ve vedalaştıktan sonra gitmişti.

Ah tabi birde ona 'şuan hayatımda zaten önemsediğim biri var' demiştim. Onu kast ettiğimi anladığında yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu ve gözlerinin içindeki rahatlamayı açıkça görmüştüm. Aslında, bunu çoktan belli ettiğimi düşünmüştüm. En azından hareketlerimden ya da cümlelerimden onu önemsediğimi ve değer verdiğimi biraz olsun hissettirdiğimi düşünüyordum. Ya da zaten hissettirmiştim ama dün Tyler'dan bahsedince farklı şeyler düşünmüş olabilirdi. Tanrım! Böyle uzun uzun düşününce kafam karışıyordu bu yüzden düşünmeye bir son vermeliydim.

Birkaç dakikadır aynanın önünde dikildiğimi fark ettiğimde hızla çekildim ve yatağımın üzerindeki çantamı alıp odamdan çıktım. Salona doğru yürürken kanepenin üzerine bıraktığım telefonumun ışığının yandığını gördüğümde koşturdum ve hızla telefonumu alıp açtım.

"Angel, kapıdayım."

Gülümsedim ve kapıya doğru yürüdüm. "Tamam çıkıyorum."

Kapıyı açtığımda Harry'yi arabasına yaslanmış bir şekilde buldum. Hızlıca bana gülümsedi ve alnına düşen saçlarını karıştırdı. Bu hareketi aptal gibi gülümsememin donmasını sağlarken yavaşça ona doğru yürüdüm. Yanına ulaştığımda gülümsemesi büyüdü ve belimi tutup yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. Midemdeki kelebekler, ne yaptıklarını çözemediğim bir şeyler yapmaya başladıklarında Harry'nin geri çekilmesine izin vermeden bende sağ yanağına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim. Yeni çıkmaya başlayan sakalları dudaklarıma hafifçe batmıştı ve yanağı yumuşacıktı. Ah, tamamiyle saçmalıyordum işte...

Harry, elini belimden çekti ve gözlerimiz buluştuğunda konuştu. "Merhaba."

"Merhaba." Karşılık verdiğimde kıkırdadı ve arabasının kapısını geçmem için açtı. Teşekkür eder gibi gülümsedim ve oturdum. Harry'de kapıyı geri kapatıp, arabanın önünden dolaşıp sürücü koltuğuna oturdu.

Nereye gideceğimizi bilsem bile saçma bir şekilde heyecanıma engel olamıyordum. Sanırım bu yanımda Harry olduğu içindi. Ve maalesef ben bu duyguyu nasıl durduracağımı asla bilmiyordum.

💌

Paltomu yavaşça çıkardım ve kanepenin üzerine bıraktım. Gözlerim etrafta gezinirken her şeyin, ilk geldiğimde olduğu gibi göründüğünü fark ettim. Sadece, sehpada biraz toz vardı, sanırım Harry son gelişimizden sonra buraya pek uğramamıştı.

"Tanrım..." Harry bağırdığında hızla ona döndüm. Hapşırdı ve gözünün önündeki tozu elleriyle dağıtmaya çalıştı. Bu hali kahkaha atmamı sağlarken, elindeki kamerayı ve defteri fark ettim. Sanırım masadan onları kaldırınca ufak bir toz bulutu oluşmuştu.

"Gülme Angel." Bana sitem ettiğinde daha çok gülmeme engel olamadım. Ama gözlerini bana çevirip kısık gözleriyle bakınca dudaklarımı dişledim ve gülmeyi kestim.

Yerimden kıpırdanıp Harry'nin yanına yürüdüm. Elindeki kamera ve defteri masanın üzerine geri bırakırken konuşmak için dudaklarımı araladım. "En son geldiğimizden beri buraya gelmedin mi hiç?"

Only Angel // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin