►Bir Hafta Bir Gün◄

124 10 1
                                    

Sonunda sihir tarihi dersi bittiğinde Myra koşarak sınıftan çıktı. Annabell ise Myra'nın arkasından hızlıca geldi ve onu durdurdu. " Noldu niye sınıftan koşarak çıktın?" dedi. " Ah Annabell bunu sormana inanamıyorum, anlaman gerekir o sınıfta daha fazla kalırsam yakında Profesör Binns gibi bende hayalet olup Mrytle ile partiler vericem" dedi Annabell ise Myra'nın tepkisine güldü.

Myra gerçekten de haklıydı. Kim sihir tarihini severdi ki?
Ah tabi ki de Lily Evans. O kız ile 1 Eylül'de yani Hogwarts'ın başladığı gün, tavana bakarken tanışmışlardı. Bu bir hafta içerisinde oldukça iyi anlaşmışlar, ve bazen ödevlerini birlikte yapar olmuşlardı. Evet Lily Evans bir bulanık olabilirdi. -tamam tamam vurmayın! Muggle-doğumlu. Oldu muğ?- ama kafa dengi bir kızdı. Ayrıca ilk haftadan girdiği derslerde öğretmenlerinin -ve tabiki de bölüm başkanının- göz bebeği olmuştu. İlerleyen zamanlarda çağın en zeki cadısı seçilmesi de olasıydı.

Tüm bunlar bir yana, iki kızıl cadı küçük yaşta bu bilgileri öğrendikleri için seviniyorlardı. En azından James Potter gibi öğren-unut taktiği yapmalarına gerek kalmıyordu.

Annabell, Myra'nın elinden tutarak koşmaya başlamıştı. Myra bunu sorgulamadı bile. Çünkü en kısa zamanda o sınıftan uzaklaşmak istiyordu. Annabell'in Myra'yı getirdiği yer yasak ormanın biraz ilerisindeydi. Aslında, ilk haftadan dersleri asmak olmazdı ama Hogwarts'a başlayalı sekiz gün oluyordu. -ah canım sekizs!- Bayan Black'e sorucak olursanız, 'O' kızların mükemmel bir eğitim almaları için hafta sonları da dahil eğitim almalarını tercih ederdi. Fakat Annabell'in nazik bir şekilde itiraz etmesiyle-Bayan Black kızlara daima kibar ve nazik olmayı öğretmişti.- Bayan Black'in bu hayalleri suya düşmüş ve sadece cumartesi günü ek ders almalarında karar kılınmıştı.

Ve bu yüzden cumartesi günü sabahın köründe sihir tarihi işlemişlerdi! Fakat sonrasında bu ızdıraba dayanamayıp birinci dersin sonunda kaçmışlardı. Bayan Black sıkıntı değildi, Annabell'in minik,ufacık,küçücük bir yalanı Bayan Black'i yumuşatırdı. Asıl sıkıntı; Proffesör Binns'e ve Dumbledore'a ne yalan söyleyecekleriydi. Fakat bunu boş verdi.

Yasak ormanın kenarında dolaşmaya başlarlarken aynı zamanda da Hogwarts'takiler hakkında konuşuyorlardı. Annabell bir haftadır düşündüğü konuyu sonunda Mrya'ya açmaya karar verdi. " Myra Sirius'un Gryffindor'a seçildiğini Bayan Black'e ne zaman söylemeyi düşünüyorsun" dedi. "Aslında bana kalırsa söylemek istemiyorum ama eğer ben söylemezsem Bella bir şekilde anneme haber verir, o yüzden ben elimden geldiğince çabuk bir şekilde ve az sinirleneceği bir şekilde anneme söylemek istiyorum" dedi ama hala kendisi de nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. "Myra söylemekte zorlanmanı anlıyorum sonuçta sende Bayan Black'in Sirius'a vereceği tepkiden dolayı endişeleniyorsun ama eğer sen söylemezsen Bella'nın biraz daha söylemeden durabileceğini düşünmüyorum, hatırlarsan en son zor durdurmuştuk onu" dedi Annabell. "Biliyorum haklısın ama annemin vereceği tepkiyi az çok sende tahmin ediyorsun Sirius'u öldürmekten beter eder zaten onun asi tavırlarından hoşlanmıyor." dedi endişeli bir şekilde Myra.

Haklıydı. Sonuçta Black ailesinin sloganından anlaşıldığı üzere ''DAİMA SAFKAN'' ve Sirius'un bu davranışları aşırı kan ayrımcılarına göre 'KANIBOZUK' olmak anlamına geliyordu. Böyle bir durumda Sirius'un aileden men edilmesi bile olasıydı. Fakat iyi yönünden bakacak olursak;

Bayan Black Annabell'e Regulus'a davrandığından bile daha iyi davranıyordu. Bunun nedenini bilmeselerde Bayan Black'in bu zaafı işlerine geliyordu. Normalde bu gibi bir durumda Annabell de kan ayrımcılığı yapardı. Ama iş Sirius'a geldiğinde... Bir nedeni yoktu. İçinden geliyordu ve onu koruyordu.

Bu sırada Annabell, Myra'nın aklına bir fikir geldiğini fark etmişti. Çünkü küçük Black, bir şeyler düşündüğü zaman hep gözlerini kapatırdı. Şimdi gözleri açıktı ve bu kısa süreli ''HADİ MYRA İLE BİRLİKTE DÜŞÜNELİM'' adlı düşünme seansının sonuna geldikleri anlamına geliyordu.-ay çok garip oldu swlöşz- Myra ve Annabell aynı anda fikirlerini beyan etmişlerdi;

''Bella'nın hafızasından ufacık, minnacıcık, küçücük bir parça silelim!''

''Bayan Black ile ben konuşayım.''

birbirinden farklı bu iki fikirin çatışması sonucunda kazanan Annabell'in fikri olmuştu. Bu en uysal ve sessiz yöntem olacaktı. Myra ikizinin başının derde girmeyeceğini bilmenin sevinci ile rahatlayarak koşmaya başladı. gittiği yer Hogwarts'tı.-hey, bu kızlar daha birkaç saat önce Hogwarts'tan adeta kaçmamış mıydı?- Annabell Myra'nın bu sevincine gülümserken kendini Myra'nın peşinde koşarken buldu. Myra, Annabell'i bekleme gereği duymamıştı. Çünkü Annabell onun nereye gideceğini fazlasıyla biliyordu.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Küçük kız, karşısındaki Riddle kızına baktı. Daha önce hiç görmediği bir kitap okuyordu. Kitabın Adı; Romeo ve Juliet'ti. Myra bunun bir muggle kitabı olduğunu biliyordu. Çünkü Sirius'u daha önce bu kitabı okurken görmüştü. Fazla dikkatini çekmemişti, hala daha çekmiyordu. Şimdilik elindeki asası daha cazip bir seçenekti. Bir büyü yardımıyla etrafına baloncuk yayıyordu ve bu görüntü hoş bir görüntüydü.

Bir baloncuk Riddle kızının saçında patladığında Annabell kitaptan başını kaldırdı ve Myra'ya "Myra lütfen şu baloncuklarını benden ve kitabımdan biraz uzakta yapar mısın?" dedi ama aslında Myra'da o cümlenin altında başka bir anlam yattığını çok kolay bir şekilde anlamıştı. Çünkü cümledeki asıl anlamı 'Şu lanet olası baloncukları yapmayı bırakır mısın artık seni lanet olası kızıl kafa' ydı.

Myra ofladı ve elindeki asasını masaya bırakmadan önce Annabell'in tam başının üstünde bir baloncuk daha yaptı ve kendi yatağına oturdu. Annabell tekrar kitabına döndüğünde Myra yatakta ayaklarını duvara dayamış ters bir şekilde uyukluyordu. -bunu gerçekte de hep yapıyorum çok müq bir şey- Myra yüzüne gelen kızıl saçlarını yüzünden çekti ve Annabell'e baktı. Sonra birden aklına gelen şeyle hızlıca yataktan kalkayım derken yataktan düştü. Kız yerde olmayı umursamayıp Riddle kızına bakarak "Annabell biçim değiştirme ödevini yaptın mı?" dedi. Annabell kitabından kafasını kaldırmadan "Evet yaptım" dedi.

Myra yüzüne şirin olduğunu düşündüğü bir gülümseme yerleştirip " benim en sevdiğim, biricik, kızıl, şirin, tatlı, güze-" Annabell Myra'nın sözünü kesti ve "Yalakalık mod; on ve evet ödevimi sana veririm Myra" dedi. Daha sonra ise cümlesinin devamını getirdi "Düşünüyorum da sen ben olmasan ne yapardın acaba" dedi. Myra hızlıca "McGonagall tarafından cezaya bırakılırdım" dedi sırıtarak daha sonra ise yerden kalkıp üzerini düzeltti. Üzerini düzelttikten sonra ise Annabell'in yatağının yanındaki komodinin çekmecesini açtı ve içindeki parşömeni çıkarttı. Kendine de bir parşömen, tüy kalem ve mürekkep şişesini alıp masaya oturdu. Myra biçim değiştirme ödevini geçirirken Annabell ona göz devirdi ve kitabını okumaya geri döndü.

Kısa bir süre sonra Myra ödevi geçirmeyi bitirince McGonagall'ın cezasına kalmaktan kurtulmanın zevki ile sandalyesinde arkasına yaslandı. Annabell'e dönüp "Sağol aşkımsu bu arada sihir tarihi ödevin neredeydi?" dedi. Annabell ise şokla ona döndü ve Myra'nın hiç istemeyeceği bir cevap verdi "Myra sihir tarihi ödevini de mi yapmadın? Eğer Bayan Black bu halini görseydi bundan sonra ortada kızıl bir Black kalmazdı ve sihir tarihi ödevini de kendin yap vermeyeceğim" dedi kızıl saçlı kız. Myra ise oflayarak bir parşömen daha çıkardı ve sihir tarihi ödevini yapmaya başladı.

*

Yıllar sonra hatırladığımız hesaptaki kitaba 20 yıl sonunda bölüm atabildik şöalalolxsm

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Play With Fire - Marauders/AUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin