İyi okumalar^^
KISIM 1 : DÜNYA / SELAY
En az salon kadar geniş sayılan bir odaya girdiğimizde Ebrar gri rahat koltuklara oturmamızı rica etti. Burası resmiyetten uzak, tam bir ev ortamı gibiydi. Barış hemen yanıma iliştiğinde bugün belki de yan yana geçirdiğimiz en uzun gün olmak üzereydi.
'Olmadığına eminim'
Gözlerim Tolgayı bulduğu sırada bilmişliğini duvardaki siyah ekrana yansıyan kızıl renkli bir kadının resmi bölmüştü. Onu daha önce görmediğime emindim ama neden tanıyor muşum gibi hissetmiştim?
''Her şeyi bir öykü olarak en baştan size anlatacağım, biraz inanması güç ama belki içinizi rahatlatır diye başlamadan ufak bir ayrıntı vereyim; yalan söyleyemiyoruz.''
Tolgayla göz göze geldikten hemen sonra Kutay devam etti.
''Hisleriniz tamamıyla doğru. Onu tanıyorsunuz, sadece hatırlamıyorsunuz.''
Gözlerim Tolga'ya kaydığında yanağına süzülen göz yaşları dikkatimden kaçmamıştı.
''İsmi Vera, o bir Venüs tanrıçası ve hepimizin öyküsünün başlangıcı odur. Çok eskiden yolu tesadüfen Dünya'ya düşüyor ve bir çocuğun öldürülüşüne şahit oluyor. Yüce kalbi öyle bir acıyor ki o günden sonra hiçbir çocuğun ölmesine izin vermiyor. Onları kurtarıyor ve saklıyor. Daha doğrusu, Dünya dışı bir varlık olduğu için Dünya'daki olaylara her hangi bir şekilde müdahale yetkisi yok ve oda çözüm olarak ölen çocuklara sonsuz bir can veriyor ve onları Gün Batımına yerleştiriyor.''
Koridorda karşılaştığımız kızın söyledikleri aklıma gelince ürperdim.
''Gün Batımı ise; Çocukların; yaşayabildiği, sonsuza dek batmayacak olan, olağanüstü bir gün. Her şeyin imkansız olduğu kadar mümkün olduğu bir yer. Düşünün; yüzünüz kuzeye dönük iken Ay'ın gölgesindeki yıldızları sayabiliyorsunuz ve aynı zamanda Güney'de Güneş doğuyor. Her an her saniye aynı mükemmellikte. Mesela orada dört mevsim diye bir ayrım yok. Neden olsun ki? Siz hiç, bir çocuğun soğuk ayrımı yaparak yağan kardan kaçtığını ya da çok sıcak diye kapı önünde oynamayı bıraktığını gördünüz mü? Dedim ya her şeyin imkansız olduğu kadar mümkün olduğu bir yer orası. Oradayken hepimizin kendi günü ve kendine ait bir an'ı vardı.''
Kutay öyle büyüleyici bir hava katıyordu ki anlatımına hipnoz olmak üzereydim. Ebrar gülümseyerek devam ettiğinde Barışa bakıyordu.
''Bunu söylemenin daha kolay yolu yok evet sizde aslında Dünya şartlarında ölü sayılırsınız.''
''Ama kalp atışım var.''
Ebrar yerinden kalkarak Barışın yanına geldi ve bileğine dokunarak devam etti.
''Bu sadece bir filtre, bak aslolan bu.''
Barış Ebrarın yaptığı karşısında adeta donmuştu.
Duyduklarıma inanma kısmı biraz doğaçlama olacağa benziyordu çünkü üzerime tepkisizlik çökmüştü.
''Şaka gibi. Tek mantıklı açıklama bir rüyada olduğum olmalı.''
Barış itiraf ettiğinde Tolga sırıtarak onu yanıtladı.
''Birazdan bana yapacaklarını görene kadar bekle.''
''Yerinizde olsam bana da duyduklarıma inanması güç gelirdi, anlayabiliyorum.''
İçimden bir ses insanların yanında konuşamamamın da bu konuyla ilgili olduğunu söylüyordu.
Tolga muzipçe sırıtıp bana döndüğünde söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Sır
Fantasyİçimdeki sır; kalbinde Günbatımının izlerini taşıyan çocuklarla ilgili. Onlar bir süredir buradalar. Kalmak için gelmediler fakat başka gidecek bir yerleri de yok. ** ●Gün Batımını delice seven bir çocuk. ''Ayın gölgesinde oturduğumuz bir gec...