Brigada tarafından, posted in
Evden çıktığımdan bu yana durmadan koşuyorum. Kalbimin atışlarını duymaya başladığımda anladım yorulduğumu. Bizim evden horemak (meyhane) önüne kadar adeta koşmamış kopmuşum. Köyümüzü boydan boya ortadan ikiye bölen Beli Lom deresinin üzerine taştan yapılmış köprünün üstüne geldiğimde, fark ettim koştuğum uzun mesafeyi. Biraz soluklanmak için köprünün kollarına teslim ettim kendimi. Kalbim göğüsümden çıkmak üzereydi. Beli lom deresi gür bir şekilde taşıdığı sularını aşağıki yazovire (göle) yolcu ediyordu. Su ahenkle dans ediyordu. Suyun melodik sesini duyunca huzur kapladı içimi. Biraz daha sakinledim. Oysa evden nasıl panikle çıkmış durmadan koşmuştum. Geç kalırım diye koştum aslında. Köyümüzün merkezinde, horemak'la yan yana olan magazine (bakkal dükkanı) yetişmeliydim. Köprünün üstüne saatime baktığımda daha yarım saat vardı kapanmasına. magazine yetişmem gerekiyordu. Tamam dedim yetiştin sakin ol.
Magazine girdiğimde satıcı neden geldiğimi anlaşmıştı sanki.
Gülümseyerek hangisinden vereyim diye sordu.
İki çeşit var biri soslu biri sade.
Ben hemen karşılık verdim, ikisinden de birer tane olsun dedim.
Bu balık konserveleri çok iyi katık dedi. Kırda karın doyurmak için çok isle (iyi) bunlar, hiç uğraşmıyorsun, açıp yemeye başlıyorsun, hazır yemek dedi. Ben evet onaylıyorum anlamında sadece kafamı öne sallayarak onay verdim. Başka dedi? Arkadaşların limonata aldı, peynir aldı, birazda helva alan oldu dedi. Tamam bana da ver aynılarından, kıra boş gitmek olmaz dedim. İçimden kırda aç kalmak, ele bakmak olmaz, biraz fazla alayım da belki alamayan olur beraber yeriz dedim. Birlikte yenen yemekler, nasıl bereketli olur bilirisiniz. Allah korusun, ya oralarda acıkır aç kalırsak ne yaparız diye iç geçirdim çocuk aklımla. Nasıl olsa param var, ne istersen alabilirdim , öyle yaptım, istediğimi aldım. Gülümseyerek maganizere (satıcıya) elimdeki parayı uzattım. Maganizer para üstünü uzatırken, bir kaç tane de morena (çikolatalı gofret) alsaydın, yemekten sonra isle gider, desert olur dedi. Avucumda duran para üstünden alması için elimi biraz öne uzattım, tamam dedim, öyle olsun haklısın. Şimdi biraz rahatladım. alışveriş tamamlanmıştı. Magazinden çıkarken teşekkür ettim satıcıya. Oda beni nazik bir şekilde uğurladı. İstersen bekle , beraber çıkalım, bende kapatıyorum diye seslendi. Çok yoğun bir gün geçirdik bugün dedi. Neden diye sormak ihtiyacında değildim,ama maganizer devam etti, brigada olduğu zaman öğrenciler geliyor, onu bunu çok alıyorlar, iyi iş oluyor, bereket versin dedi. Sonra beraber koyulduk yola. Nerdeyse eve kadar bir daha hiç konuşmadan yürüdük.
Tarif edilmez heyecan içerisindeydim. İlk kez brigadaya katılacaktım. Biliyordum bu gece heyecandan uyuyamayacaktım. Eve gelir gelmez annemin de yardımıyla çantamı hazırladım. Bir büyük şişe de su koydum ranitsama (sırt çantası), hazırdım artık. Yatağımda yattığımda uyumadan önce yarını biraz hayal etmeye çalıştım, güzel şeyler hayal ettim hep, çok derinlere dalmışım, derin bir uykuya dalmış, uyumuşum.
Sabah erkenden kalkmıştım,
Annem, nereye gideceksiniz ? Sorusuyla atıldı evimizin mutfağından.
Malina ( ahu dudu ) toplamaya dedim, bize öyle söyledi muallim, çok heyecanlıyım bakalım nasıl olacak diye devam ettim. Heyecandan ne diyeceğimi bilmiyor, sevinçten uçuyordum.
Nasıl oluyor anlamıyordum, ama annem her zaman benim halimden anlardı.
Çok kolay dedi, hiç korkulacak bir şey yok, çok keyifli olur malina toplamak. Ama dikenlerine dikkat et, ellerin kolların yara bere olacak, sonra teselli etmeye çalıştı, sıkıntı yok eve gelince krem süreriz, çok acımaz dedi.