Sonbahardı bu gidiş, yazın ardından gelen

290 28 6
                                    

2010..

Jongdae uzun süredir ilk defa yalnız uyuyordu koca yatağında, Minseok annesinin isteği üzerine birkaç gündür onunla kalıyordu. Ne olduğunu pek anlamamıştı ama Bayan Won'un ona ihtiyacı olduğu her halinden belliydi. Bu Minseok'un apar topar ona gitmesine sebep olmuştu. Tabii ki o annesiydi, onda kalmasına asla engel olamazdı ama daha önce kimseyle uyuyamayan Jongdae elinde olmadan artık onsuz uyanmak istemiyordu. Minseok olmadan güne başladığı zaman her şey boka sarıyor, günü berbat geçiyordu. Bugün de öyle bir gün sayılırdı, keyifsiz uyanmıştı.

Yatakta doğrulup ayılmaya çalıştı ve komidinin üzerindeki telefonunu aldı. Minseok ilk kez onu aramamıştı ya da mesaj atmamıştı, bir şey olmasından endişelendi Jongdae ama arayıpta annesiyle geçirdiği günü bölmek istemiyordu. Minseok zaten ona hep haber verirdi, onu çok fazla sık boğaz etmeye gerek yoktu. Eğer bir şey olsaydı bunu duyardı, sevmese bile Sehun oradaydı. Merak duygusunun önüne şimdilik ket vurduğunda gelen mesajla gerinip açtı.

Jun:
Lions'a gel, çok önemli.

Yapacak başka bir şeyi yoktu zaten, önemli olmasa bile gidecekti. Hızlıca yerinden kalkıp önce Baekhyun'u aradı. Bu aralar saçmalama konusunda üzerine yoktu, babasına olan nefreti bin kat artmış saçmasapan planlar yapıyordu. Bu arama hep kontrol amaçlı hem de nerede olduğunu öğrenmek içindi. Bir iki aramanın ardından telefon açılmayınca kaşları çatıldı. Baekhyun onun telefonlarını asla cevapsız bırakmazdı. Hemen Junmyeon'a geri mesaj attı.

Dae:
Baek'den haberin var mı?

Cevapsa gecikmedi, sanki bunu sormasını bekliyormuş gibiydi.

Jun:
Burada, sen de gecikme.

O an Jongdae bir şeyler döndüğünü sezip hızla giyindi ve yarım saat sonra kendisini Red Lion'a attı. Herkes tam kadro oradaydı ve mekan bomboştu. Suratlarından düşen bin parçaydı, bir şeyler olmuştu. Jongdae'nin içeri girmesiyle ayaklandılar, aralarında bir Baekhyun görünmüyordu ama Junmyeon onun için burada demişti.

"Baek nerede?" Dedi merakla masaya yaklaşarak. Duyduğu isimle Kyungsoo'nun başı yere eğilmiş ve gözünden süzülen tek damla yaş bariz belli oluyordu. Kötü bir şey olmuştu.

"Çalışma odasında, uyuyor. Önce bir otur."

"Sen neden ağlıyorsun, ne halt dönüyor burada?" Junmyeon'un söylediğini duymazdan gelip Kyungsoo'ya döndü.

"Ş-şey ben.."

"Sen ne?" Sert tonu herkesin irkilmesine sebep olmuştu. Jongdae duymaktan hoşlanmayacağı şeyler olduğunun farkındaydı ve bunun Baekhyun'un babasından kaynaklı olabileceğini o an tahmin etmişti.

"Ne yaptı o puşt?" Diye sordu.

"Bak Dae, olay bu defa çok karışık." Umutsuzca söyledi Jun tekrar oturduğu yerden. Jongdae hala ayakta herkesi süzüyordu.

"Hem de hiç olmadığı kadar karışık." Chankhyun da araya girdiğinde Jongdae'nin endişesi katlanarak çoğaldı. Baekhyun onun Minseok ile birlikte zayıf yanı sayılırdı ve onunla ilgili şeyler içindeki korkuyu besliyordu. Hele ki öyle bir babaya sahipken.

"Baek.." Duraksadı Jongin, derin bir nefes verdi dışarıya. "Babasını vurmuş." Diyebildi zorla, Kyungsoo'nun ağlaması şiddetlendi. Jongdae duyduğuyla doğru olmamasını dilercesine Junmyeon'a baktı. Bunun bir şaka olmasını diliyordu ama gördüğü yüz ifadeleri bunu imkansız kılıyordu.

Find Me/chenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin