Kulağımda son ses müzik dinleyerek yolda ilerliyordum.Eve girmeme birkaç adım kala müziği kapatıp zili çaldım.Annem gülümseyerek açtı kapıyı "Yeşin kızım nerede kaldın?" diyerek beni içeri aldı."Geldim işte annecim" diyerek karşılık verdim."Ne o suratın öyle? Neşelen biraz, İspanya'ya tatile gidiyoruz!" dediğinde gözlerimi kocaman açıp "Ne zaman!" diye sordum.Fakat İspanya'ya daha önce gitmemiştim. İspanya tatil için gerçekten ideal miydi? ."İki gün sonra! Valizini toparla erkenden hazır et" dedi başımı onaylarcasına sallayıp"Emre'de gelebilir değil mi?" diye sorduğumda annemin telefonu çaldığından bir dakika dermişçesine eliyle işaret etti. Derin bir nefes alarak karşılık verip odama valizini hazırlamaya çıktım.Cebimdeki telefonum titreyince hemen elime alıp ekran kilidini açtım.Whatsapp'tan Emre'dendi mesaj."Hemen aşağı in!" bir an panik olmuştum fakat soğukkanlılığımı koruyarak aşağı indim. " Çabuk çabuk koş!" diyerek bağırdı Emre ve elimden çekip koşmaya başladı."Dur! Ne oluyor birsey söyle!" "Vakit yok" dedi ve beni yeni açılan bir binanın önüne getirdi."Neden geldik buraya?" diye sordum merakla."Hadi ama Yeşin , burası hayallerin için ilk adımın!" dedi heyecanla benden daha heyecanlıydı adeta "Haydi ne bekliyoruz?"diye sorduğunda önden geçmesini işaret ettim.İçeride iki yüzü aşkın genç vardı ve bu benim stres yapmamı daha çok tetikliyordu.Fakat sakin olmam gerektiğini biliyordum ve bu şansı iyi değerlendirmem gerekiyordu."Emre sen benim seçilebileceğimden emin misin?" dedim şüpheli bir tavır takınarak.Gülümseyerek " Senin adın Yeşin Ilgın,sen isteyince her şeyi başarırsın" diyerek heyecanımı bastırmaya çalıştı.Emre benim çocukluğumdan beri en iyi arkadaşımdır, yeri geldiğinde abi , yeri geldiğinde sırdaş, yeri geldiğinde herşeyimi paylaşabileceğim biriydi.Emre'ye tebessüm ederek "İyiki varsın Emre..." " Sende iyiki varsın zümrüt gözlüm" ve ardından bir anons sesiyle irkildim."Kayıt yaptıracaklar 5 numaralı bankoda sıra olması rica edilir." " Çabuk Yeşin çabuk sıraya gir!" dedi Emre. Hemen üçüncü sırayı kapıp beklemeye başladım.Önümdeki diğer iki kişi geçtikten sonra sıra bana geldi.Kayıt için form dağıtıyorlardı , hemen kağıdı alıp Emre'nin yanına geri döndüm."Yine bu sıkıcı formlar.." Emre güldü bu sefer."Dolduralım hadi" "Kalemin var mı?" "Olmaz mı?" diyerek ceketin cebinden çıkardığı kalemi bana uzattı Emre. Formu göz gezdirdikten sonra kaşlarımı çatıp "Anne kızlık soyadını ne yapacaklar?" "Boşver doldur işte" diyerek bana bakmaya devam etti. Kafamı tekrar kağıda çevirip baktığımda buna benzer saçma soruları da doldurup kağıdı geri vermeye gittim.Emre'ye başımın ağrıdığını bahane ederek eve döndüm.Birkaç saat sonra Emre'ye mesaj atmak için telefonumu elime aldım "2 güne İspanya'ya tatile gidiyoruz,gelirsin değil mi?" Birkaç dakika sonra cevap geldi "Gelirim gelirim anneme haber vereyim bir umarım pasaportumun süresi geçmemiştir" "Gizem teyze izin verir hatta söylesene oda gelsin?" "Yok ya hiç uğraşamam" deyip valizini hazırlamaya başladı Emre. Deniz şortlarını, tişörtlerini, ayakkabı,terlik demişken saat epeyce geç olmuştu. Gözlerinin ağırlığını taşıyamayıp uyumak için yatağına içinden gelen birşeyler onu huzursuz ediyordu. Ne olduğunu bilmediğinden anlam veremiyordu Emre.Uyuyamadığından sadece 4 saat uyuyabilmişti ancak. Aldığı kokunun gerçekliğini ölçmek için mutfaga gitti.Annesi çoktan uyanmış kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Gizem teyze Emre'yi görüp " Günaydın oğluşum,haydi elini yüzünü yıka da kahvaltıya gel"dedi annesi Emre'ye. Banyoya gidip suyu açtı ve önce boynuna sonra yüzüne vurdu suyu , kendine gelmesini bekledi bir süre. Daha sonra tekrar mutfağa dönüp masaya oturdu ve konuşmak için ağzını araladı"Anne ben bugün Yeşin'ler ile İspanya'ya gidiyorum" " Aa neden daha önce söylemedin bizde gelirdik!" "Ha yok daha bugün kararlaştırmışlar ondan apar topar oldu" " Ay tüh neyse canım ne kadar kalacaksın?" "İnan ki hiç bilmiyorum valizimi hazırladım zaten dün gece" "Kaçta çıkacaksın?" "12'de yola çıkacağız birazdan Yeşin'lere giderim" "O tabak bitecek!" "Aman anne !" diye söylenerek yemeğini bitirdi ve üzerini değiştirip yola çıktı. Hava yine Afrika sıcaklarının aratmayacak kadar sıcaktı. Gözüne siper eden kavurucu güneş ışınlarından korunmak için kaliteli ve havalı olan güneş gözlüklerini taktı.Eve birkaç adım kaldığında bahçedeki fıskiyeleri geçip kapının zilini çaldı.Hızlıca aşağı inip kapıyı açtığımda Emre'nin domatese dönen yüzüyle karşılaştım."Bu ne hal ya" diyerek kahkaha atmaya başladım." İçeri almayacaksan gidiyorum?" diyerek bozulduğunu belli etti ve işaretimle birlikte içeri geçti."Oh be hayat varmış " klimaya yaklaşarak "Seni tanrı yollamış olmalı" diyerek salona doğruldu.Annem biraz sonra merdivenlerden inerken fırıl fırıl elbisesiyle tam bir turist havasına bürünmüştü. Yanımıza gelerek " Ooo hoşgeldin Emre!" "Hoşbuldum Mercan teyzecim" diyerek tebessüm etti."Hazırsınız değil mi?" "Evet evet hazırız"diyerek karşılık verdik hep bir ağızdan."E haydi ozaman binin arabaya,hava alanı buradan bir buçuk saat ışınlanamayız!" diyerek arabaya bindik. Hava alanına geldiğimizde içeriye girip beklemek zorunda kalmıştık çünkü gerçekten çok sıcaktı.Ancak 1 saat sonra uçağa binebilmiştik ve ben dayanamayıp uyuyakalmıştım.Bir anda uçak sallanmaya başlamıştı çünkü uçak düşüyordu.Hepimiz panik yaşarken ölmeden önceki son dualarımızı ediyorduk.Ben ise son kere sosyal medyaya bakıp annem ve Emre'ye sımsıkı sarılmıştım.Uçak yere düştüğünde patladı ve birden gözlerim açıldı. "Rüyaymış!' diye bağırdım bir anki refleksle.Neyseki bu şokun ardından yemek servisi başlamıştı.Et ve tavuk gibi çeşitli yiyecekler sipariş ettikten sonra üzerine dayanamayıp bir ton çikolatalı tatlılardan sipariş ettim.Yemekleri yerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadan İspanya'ya varmıştık bile. Otele gitmek için bir taksi tuttuk ve otelin adresini vererek son yolculuğu taksiyle bitirmiş olduk.O kadar yorgundum ki LeBron James 'in durmadan 68 saat antrenman yapmış gibi hissediyordum.Otele vardığımızda odaya kadar eşlik eden beltboyu da gönderip yenilenmek için sıcacık bir duşa girdim. Çıktığımda bunun işe yaradığını fark edip valizimden çıkardığım kıyafetleri üzerine geçirdim ve annemle Emre'yi de alıp açık büfeye indim. Büfeye girdiğimiz andan itibaren ağzımızın sularının aktığı nereden bakılsa belliydi.Girişte suşinin olduğu stand ve onun yanında ise karpuz şöleni vardı. Çikolataya batırılmış çileği gördüğümde dayanamayıp tabağımı kaplayacak şekilde doldurdum. İkinci bir tabak alıp daha besinli yiyecekler tercih etmiştim. Emreyle içecek makinesinin önüne gidip kokteyl yaparak diğer insanların önünü kapattık.Annem çok yorulduğunu söyleyerek odaya çekilmişti.Biz ise pool bara gidip karışmış midemizi daha da bulandırmak için kokteyl sipariş ettik. Daha fazla ayakta duramadığımızdan odalarımıza çekildik.Annemin uyuduğunu fark ettiğimde üzerimdekileri değiştirmek için valizi aralayip içindekileri karıştırmaya başladım. O anda telefonum çalmaya başlamıştı ve sessize almayı unutmuştum.Odanın balkonuna parmak ucunda koşarken balkona girip hemen kapıyı kapattım.Arayan kişi telefonuma kayıtlı değildi. 'alo?' 'alo Yeşin sen misin?' 'ben benim de sen kimsin' 'Ben Doruk Mistik, ilkokuldan' hafızamı zorlayarak kim olduğunu hatırlamaya çalışsamda ismi ısırıyordu zihnimde biryerlerden. Daha fazla hatta tutmamak için hatırlamışçasına konuşmaya devam ettim 'haa evet evet hatırladım' yıllar sonra ilk defa biriyle konuşurken ne konuşulacağı hakkında bir fikrim olmadığından bir süre sessizlik kaplamıştı etrafı. 'neden aramıştın?' 'bunca zaman sonra konuşmak istedim tekrar, biz Emreyle hala konuşuyoruz da numaranı ondan aldım.' 'anlıyorum, ben uyuyacağım da sonra konuşsak?' vedalaşma faslını geçtikten sonra yağmurun çişelemeye başladığını görüp daha da rahatladım. Anlamsız bir şekilde yağmurdan zevk aldığımdan şuan keyfim daha da yerine gelmişti.
¶Sabah ilk işimiz olan kahvaltıyı yaptıktan sonra deniz kıyafetlerimizi de giyip son sürat havuza doğru koşuyorduk. eşyaları şezlonga yerleştirip arkamı döndüğümde Emre 'nin hızını alamayıp bir kızı havuza düşürdüğüne şahitlik etmiştim.Emre kızı çıkarmak için kolunu uzattığında kız onu tek hamlede kendine doğru çekerek Emreyi havuzla buluşturdu.' Nasılmış köpekk' 'Köpek falan ayıp oluyor' dediğinde kız mahçup olmuş bir tavır takınarak ' Türk müydün? ben anlamazsın diye şey ettim' 'yani vallahi istemeyerek oldu çok özür dilerim' diyerek hatasını telafi etmeye çalışsa da kız onu çoktan affetmişe benziyordu. Şezlongun yanındaki çantadan gelen sesle irkildim aniden. Çantanın içinden çalan telefonu çıkarıp kulağıma götürdüm. 'alo' 'alo Gizem teyze ben Yeşin, Emre havuzda da benim açmam gerekti' 'ay Yeşin sorma kızım başımıza gelenleri' şaşkınlıkla kaşlarımı çatıp devam etmesi için komut verdikten sonra 'Biz Varol amcanla dün akşam yemeğe çıktık ama bil bakalım eve gelince ne oldu? Evi soymuşlar' 'ne diyorsun?' gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldığında Emre'ye dönüp gelmesini işaret ettim. 'Gizem teyze isterseniz sizde gelin buraya sakinleşirsiniz hem' 'bakacağız tatlım öptüm hadi' diyerek telefon kapandığında Emre,'de havuzdan çıkıp yanıma gelmişti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REFLEKS
Teen FictionKendi tozpembe keder ve üzüntüyü içine almayı reddeden dünyamda yaşarken bir anda herşey değişti ben büyüdüm. Büyüdüm ve artık o çembere sığamadım. Her ne kadar bunu inkar etsem de Yeşin Ilgın ve Emre Kandemir'in dostluğunun gücünü göstereceği bu yo...