Violetta'dan;
Geçen haftadan beri León ile karşılaşmamıştık. Ona söylemem gereken şeyi de unutmuştum bir güzel. Ne işi varsa, o gün gelmemişti. Belki de boşuna böyle söyleniyordum ona. Gerçekten önemli bir işi, yetiştirmesi gereken ödevleri de olabilirdi. Onu azıcık bile olsun tanıdıysam, derslerine önem verdiğini biliyordum. Şarkı söylemeyi gerçekten çok seviyordu. Sahnede izlemiştim defalarca...
Verilen Fizik ödevini tamamlamış olmanın rahatlığıyla, koltuğuma uzandım. Yeni aldığım kitapla birlikte elbette! Film izlemelik hava yoktu.
Kapağı çevirdiğimde, gök gürüldemeye başlamıştı. Bakışlarımı kitaba çevirsem de bir faydası olmadı. Yıldırımın üzerime düşeceğini sanıyordum gök gürüldediği zamanlarda. Yanımda birisi olmadan rahat edemiyordum. En son León ile birlikte kalmıştık. Tabii sonra olaylar oldu. Üstümdeyken ve biz öpüşürken -halâ hatırlamıyordum bunu- çocuklar gelmiş, bizi öyle görmüşlerdi. Birisini arayacaksam, en son kişi bile olmayacaktı León. Hoş, bir haftadır yan yana gelmemiştik de neyse...
İlk cümleyi derin derin nefesler alarak okudum. İkinci cümleye gönül rahatlığıyla geçemeden, elektrikler kesildi. Çığlık atmıştım tabii ki! Evde yalnızken elektrikler kesilmişti ve çığlık atmayacak mıydım? Haha imkansız.
Telefonuma uzanıp, en son aradığım kişiyi -Federico- aradım. 'Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamamaktadır...' konuşması gelince, aramayı sonlandırdım. Tam da zamanında kapatmıştı telefonunu yalnız. Ben burada korkudan ölürken, o kim bilir nerelerdeydi. Belki de bir başka kızla takılıyordur? Sonuçta çıkmıyorduk...
Yeni bir gök gürültüsünden sonra, León'u aradım. Ondan başka arayabileceğim kimse yoktu çünkü. Pislik filandı ama insanlara kötü davranmıyordu. Bana kötü davranmasının sebebini az çok tahmin edebiliyordum. 'Aşk acısı' denilen saçmalık yüzünden acı çekip, başkalarının da acı çekmesini istiyordu. Ya da sadistti ve önüne geleni üzmekten zevk alıyordu. İkisi de olağan cevap olsa da, ikinci şıkkın daha doğru olduğunu düşünmüyor değildim hani.
"Ne oldu yine?" Gözlerimi devirmek yerine, yüzüme samimi bir gülücük yerleştirdim. Alışmıştım artık León'un davranışlarına. Eğlendiriyordu beni.
"Ee... 'Gök gürültüleri' desem?" Dudaklarımı birbirine bastırıp, ondan gelecek cevabı bekledim.
"Sadece yağmur dinene kadar?"
İç geçirip, "Kabul," dedim. Yağmur dinecek gibi durmuyordu. E doğal olarak, inadım sayesinde evde tutabilirdim onu. Yalnız kalmamış olurdum. Tabii canım da sıkılmamış olurdu. Yarın yine eski halimize dönecektik ama olsun! Bir gün, bir gündür.
Kitabımı rafa yerleştirip, seke seke mutfağa ilerledim. León'u sürekli delirtmekten bıkmıştım. Birazcık da zehirlemek istiyordum. Sonra ondan kurtulur, eski ruhsuz hayatıma geri dönerdim. Tamam, onu öldürme planı kurmam kötüydü. Neden bunu yaptığımı bildiğiniz için, sorun yok. İlkimi onun gibi bir pislikle yaşamak istemiyordum. Aşık olduğum ve evlendiğim kişiyle olmasını istiyordum. León'da gerçekleştiremezdim hayallerimi. Aşık olmuş olabilirdi ama yine de evliliğe fazlasıyla ters olduğu ortadaydı. İleri de evlendiğimizi düşünemiyordum bile! Mutlaka birileriyle aldatırdı beni. Hemde 'o iş'i yaparak. León böyleydi...
O değilde, León'un aşık olduğu kızı/kadını cidden merak etmiştim ben ya. Bayağı çekici biri olmalıydı. Yoksa aşık olmak değil, hoşlanmazdı bile!
Belki de fiziksel görünüşe önem vermeyen biridir? Olabilir. Sonuçta ben de fazla güzel sayılmam yani. Minik yüzüm, kürdan gibi fiziğim vardı. Ortalamanın biraz daha altındaydı zayıflığım. Güzelliğimde yerli yerindeydi, çok olmamak koşuluyla. Buna rağmen León gibi karizmatik(!) bir sapığın oyuncağı olmuştum. Genellikle pek güzel olmayan kızlara sarardı bu tipler. Bende farklı olan şeyler arasında, lanet sakarlığım da vardı. Bu mu onu eğlendiriyordu acaba? Bu da olabilirdi.