23. Bölüm

2.5K 178 25
                                        

Selamun aleyküm.

Bölüm şarkıları:
MFÖ/ Güllerin İçinden

🥀

"Burdayım Gül güzelim.."

🥀

Alarm sesiyle gözlerimi araladım. Ensar'ın telefonuydu. Sabah namazı için alarm kurmuş olmalıydı. Kendime geldikten sonra elimi yüzünde dolaştırdım.

"Şşhş. Uyan dengesiz herif." Dediğimde gözlerini kırpıştırarak açtı. Elimi çekerek kollarının arasından sıyrıldım. Saçlarımı karıştırarak ayaklarımı yere bastırdım. Hâlâ çalan alarmı sonunda susturdu. Bedenimi gerdikten sonra ayaklandım. Savsak adımlarla odamdan çıkıp banyoya yürüdüm. Abdest alacaktım.

🥀

Kahvaltı sofrasını kurarken mutfağa girdi. Kestiğim ekmekleri sofranın kenarına koydum. Az evvel camiden dönerken sıcak fırın ekmeği almıştı. Mutfağım mis gibi taze ekmek kokuyordu. Çayları o doldurdu. Kendi bardağımı alarak oturdum. Karşıma geçti.

"Amine ve Musa'nın düğününden sonra konuşacaktık.." dediğinde sırıttım. Çayıma iki şeker attım. Kaşlarını kaldırdı.

"Ben bir daha mı düşünsem ne yapsam?" Kaşları çatıldı hemen.
Ciddi bir ifadeyle söylediğimi tarttı. Dudaklarım kıvrıldı. "Sabah sabah beni ayardan çıkarmak için mi uğraşıyorsun?" Sağ omzumu silktim nazlı bir edayla. Gözleri omzuma kaydı.

"Bilemiyorum. Aynı evde yaşamaya başladığımızda kızarda bir hafta gelmezsen, seni bir daha almam evime. Haberin olsun!" Güldü. Kafasını salladığında merakla kıvrandım. Suratında çok güzel bir ifade vardı.

"Ne?" Dediğimde tekrar güldü. "Bir keresinde Ziya babam saatlerce ortadan kayboldu. Gülistan annem meraktan kafayı yiyecekti. Gülistan annem gibi bizde çok merak ettik. Hatta polise gitmeyi bile düşündük. Sonunda çıkıp geldiğinde meğersem balığa çıkmış. Telefonunun da şarjı yokmuş. Gerçi olsa bile denizin ortasında çekmezdi. Gülistan annem onu eve almadı. Bizi bu kadar merakta bırakarak sorumsuzluk ettiği için." Gülümsedim. Onlarla ilgili bir anı anlatırken gözleri parlamış, çocuksu bir heyecanla anlatmıştı.

Onun kocaman yüreğinde gözleri parlayan küçük bir oğlan vardı.

"Kulağına küpe olması gerekiyormuş. Sende tık yok." Sırıttı. Kahvaltımızı yaparken birazda olsa tepkisinden çekinerek sordum. Çünkü ailesi hakkında çok konuşmuyorduk. O kolay kolay bahsetmiyordu. Bilmiyorum belki de bana anlatacak kadar yakın hissetmemişti.

"Ya annen?" Gözle görülür bir şekilde gerildi. Gözlerini hüzün bulutları sardı. Sorduğuma pişman olmuştum. Onu böyle görmek beni üzüyordu. Annesini çok özlediğinin elbette farkındaydım. Babası hakkında ise hiç konuşmuyordu. Ona hem çok kırgın hem çok kızgındı.

"Annem çok güzel bir kadındı. Onu çok kıskanırdım. Benden çok çekti. Bir keresinde akşam vakti bakkala tek gitmesin diye kapının eşiğinde ağladığımı hatırlıyorum. Başına bir şey gelmesinden korkuyordum." acıyla tebessüm etti. Gözleri, gözlerimde anlatmaya devam etti.

"..aslında seni bazen ona benzetiyorum. Annem, babam ve benim  için ailesinden, kendinden, kariyerinden vazgeçecek kadar fedakâr bir kadındı. Onun tüm uğraşı bizdik. Tabi birde kitapları ve sohbetleri. Ve bulduğu her fırsatta çiçekleri.. Bizimle  her şeyimizle, isteklerimiz ve ihtiyaçlarımızla ilgilenirdi. Şikayet etmezdi. Sende onun gibi ailen için ailenden, kendinden vazgeçtin. Fedakarlığın onun ki gibi. Karşılıksız." Utanarak kafamı eğdim. Benim için gerçekten böyle düşünüyordu. Annesine hayranlık duymuştum. Konuyu dağıtmak için değiştirmeye çalıştım. Fark etti fakat üzerime gelmedi.

KekreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin