Nash'ten
Ah tanrım yaklaşık 20 dakikadır Allison'ı uyandırmaya çalışıyorum ve onun gibi narin bir kızın kendini dağıtıp uyumasını izlemek çok komik.
"Tanrım Ally hadi ama sıkıldım" diye sitem ettim. Kafasını gömdüğü yastığından kaldırıp "Hmm sıkıldıysan gidebilirsin Nashty" ağzının arasında birşeyler gevelemesi beni iyice sinir etmişti.
"Ben gidiyorum oyuncak ayı uyanıp kendine geldiğinde aşağıya gel."diyip odadan çıktım. Kendimi koltuğa atıp kanalları gezinmeye başladım. Telefonumu elime aldım ve gelen mesajlara baktım
Kimden:Johnson
Dostum bugün kaynaşmak amaçlı beraber birşeyler yapalım diyoruz. Bir programın yoksa sende gel.
Kime:Johnson
Süper olur adamım! Sıkıntıdan patlamak üzereyim. Adresi mesaj at yarım saate oradayım.
Bir elinde mısır gevreği bir elinde telefonuyla bakış açıma giren Allison "Bizimkiler buluşuyormuş gidelim mi ikiz?"dedi.
"Seni bilmem uyuyan güzel ama ben gideceğim."dedim. "Ne kadar zamanımız var?" dediğinde "15 dakika kadar"diye yanıtladım onu. "AMAN TANRIM 15 DAKİKA İÇERİSİNDE NASIL HAZIRLANACAĞIM?"diye cırladı.
Yarım saat olmasına rağmen ona 15 dakika demiştim çünkü zaten hazırlanması sağlam 45 dakikamızı alacaktı. "Hadi koş hazırlan seni beklemem." Dedim.Mısır gevreğini sertçe orta sehpaya bırakıp koşarak yukarı çıktı.
Allison'dan
Bir hışımla kendimi odama attığımda maşamı fişe taktım o ısınırken ne giyeceğime karar vermek için dolabımın karşısına geçtim.Siyah kot bahçivanımı alıp yatağıma fırlattım. İçimede renkli göbeğimin hemen üzerinde biten bir tişört çıkarttım. Hızlıca saçlarımı yapıp üzerimi giydim. Bahçivanımın paçalarını kıvırıp klasik koyu pembe vanslarımı elime aldım. Şarja taktığım telefonumu çekip saate baktım 25 dakika, hiç fena değil.
"ALLİSON KÖK SALACAĞIM BURDA HADİ!" hızla merdivenleri inip sinirle soluyan sesin kaynağına gittim. Elinde tuttuğu anahtarı çekip en şirin gülümsememle "Hadi gidelim" dedim.
Masada sessizlik hakimdi. Gilinsky elindeki telefonu sertçe masaya bırakıp konuştu "Kaynaşmak amaçlı düzenlediğimiz buluşmada hepimiz telefonlarımızla ilgileniyoruz. Hadi ama çocuklar bir WhatsApp grubumuz var zaten" ne diyebilirdimki haklıydı. Aşağı yukarı başımı salladım. Mahogany bana dönüp sırıttı. "Biraz kız muhabbeti yapmalıyız."
Elleriyle çocukları gösterdi. "Hadi ama 11 taneler!" bir kahkaha patlatıp çantamı elime aldım. Beraber tuvaletin yolunu tuttuk. Mahogany işlerini hallederken makyajımı tazeliyordum. İyi göründüğümden emin olduğumda makyaj çantama rujumu koyup fermuarını çektim.
Mahogany ellerini yıkarken bir kızın bana garip bakışlarını farkedip ona döndüm. Kız çığlığı bastığında Mahogany yanımda bitti. "AMAN TANRIM MAHOGANY LOX VE ALLY GRİER!" Kızı sakinleştirmeye çalışırken kapı açıldığında refleks olarak oraya baktım. Çocuklar gelmişti. Hep bir ağızdan konuştuklarıda hiçbirşey anlamamıştım. "Nasıl oldu" "Buda kim?" "Bayılmışmı" "AMAN TANRIM ALLİSON VE MAHOGANY!" "Hastaneyemi götürsek?" "Tecavüz mü etmişler ?"dalga geçen kişiyi seçtiğimde sinirle bir nefes verdim.
"Bakalım,kız bizi gördü çığlığı patlattı Carter. Kim olduğunu bilmiyorum Johnson. Evet bayılmış Taylor. Kes çeneni Nash. Bencede hastaneye götürmeliyiz Cameron. Yok daha neler." aman tanrım herkesin adını saymıştım. Ama o kim hiç bilmiyorum ve umrumdada değil. Aaron boş boş bakmayı bırakıp kızı kucaklamayı akıl ettiğinde apar topar cafeden çıktık. Arabalara yerleşip yola koyulduk.
Hastane kokusu ciğerlerime dolduğunda tiksintiyle etrafa baktım. Hastanelerden nefret ederim. Şu lanet koku midemin bulanmasına yetiyor. Etrafıma baktığımda diğerlerininde durumu benden farklı değildi.
Kızın ailesi,arkadaşları derken bizim kaynaşma buluşması hastane buluşmasına dönmüştü. Bacaklarımı kendime çekmiş duvarın dibinde otururken birinin elini uzatığını hissedip başımı kaldırdım. Uzatan kişiye baktığımda adını çıkaramadığım çocuk olduğunu farkettim.Sanırım yakından tanışamamıştık,ben Matt."dedi. Uzattığı eli sıkıp yüzüne baktım. Tanrım ne kadar kusursuzdu. Bir ressamın en mükemmel tablosu gibi tanrının en mükemmel tablosu oydu. Yüzündeki belli belirsiz benleri,yamuk dişleri ve kızları kıskandıracak derecede uzun kirpikleri. Bakmaya doyulmayacak cinsten bir suratı vardı.
Hayran hayran onu incelemeyi bırakıp"Bende Allison"dedim. Elinden destek alıp ayağa kalktığımda konuştu "Artık gitmeliyiz bence. Yani bizlik birşey kalmadı,herkes çok yorgun." onay verircesine başımı salladım.
Matt benden destek alıp diğerlerine döndü. "Çocuklar bizlik bir durum yok artık gidelim bence" dedi. Hepsi bu haberi bekliyormuş gibi sevinip ayaklandılar. Gözlerim Mahogany'i ararken Jacob'un sweatshirti içinde uyuduğunu görüp dudağımı ısırdım.
Matt gidip Jacob'u uyandırırken bende Mahogany'e eğildim. Jacob uykulu sesiyle "Ben onu kucağıma alırım Ally. Siz gidin" dedi. İtiraf ediyorum bu çok tatlıydı."O halde çantası bende Romeo." ona takıldığımı farkedip dudaklarını büzdü. Mahogany'nin çantasını omzuma takip önümden yürüyen Matt'i takip ettim. Çantamda arabamın anahtarını ararken Nash'i gördüğümde ona doğru yürümeye başladım. "Anahtarlarımı bulamıyorum neredeler Nashty" diğerleri bu adı beğenmiş olacakki kıkırdamışlardı. "Araba bu gece bende naturALLY" dediğinde sıkılan kıkırdamalar patlamıştı.
"Ama bu araba benim" Nash umursamazca omuz silkti. "Hayır benim." Diğerleri atışmamızı tenis maçı izler gibi izliyordu. Ellerimi Nash'in saçına daldırdığımda Matt akıl edip beni belimden tuttu. "Allison'u ben bırakırım dostum" Nash Matt'e göz kırptığında Matt tekrar konuştu "Önemli değil,arkadaşlar böyle zamanlar için var" bu konuşma sinir bozucu hale geldiğinde Matt'in hala neden orda olduğunu bilmediğim belimdeki ellerinden kurtulup Nash'e döndüm. işaret parmağımı gözünün önünde sallayıp konuştum. "Bu iş burada bitmedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay With Me
Fanfiction"Sanırım yakından tanışamamıştık,ben Matt."dedi. Uzattığı eli sıkıp yüzüne baktım. Tanrım ne kadar kusursuzdu. Bir ressamın en mükemmel tablosu gibi tanrının en mükemmel tablosu oydu. Yüzündeki belli belirsiz benleri,yamuk dişleri ve kızları kıskand...