BÖLÜM-5

1.4K 103 124
                                    



Bölüm şarkısı/Sofia Karlberg -Crazy in love

***
Gözkapaklarım yarıya inmiş, beni hissizleştiren soğuğun aksine mayıştıran bir sıcaklığa yerini terk etmişti. Vücudum gevşemiş, sıklaşmış nefesimin yerini düzenli soluklanmalar almıştı. Bilincim açıldığından beridir kaçırıldığımın ve yine o yabancının evinde, hatta odasında olduğunun farkındaydı, ve bu farkındalıkla beraber gerisinde gelen derin telaş tüm hücrelerimi ayağa kaldırmıştı.

Kaç saattir baygın olduğumu bilmiyordum ama yattığım yerden yeni aydınlanmaya başlamış solgun gökyüzünü görebiliyordum. Karanlık tonlarını gökyüzünden çeksede henüz güneş doğmamıştı. Gözlerim sönmek üzere olan şömineye çarptığında oda karanlıktı ve tek ışık kaynağım yeni aydınlanmaya başlamış kurşini gökyüzü ve sönmemeye direnen şömineydi.

Henüz kendime gelememiştim; dudaklarım aralandı ama kelimeler üzerime çökmüş gibiydi, öyleki sesimin çıkacağından bile emin değildim. Gözlerimi açarak tüm irademi kullanıp gücümü toplamaya çalıştım ve ellerimle yataktan destek alıp yavaşça doğruldum. Kıyafetlerim ile saçlarımda düşüncelerim gibi birbirine karışmıştı.

Yataktan sürünerek ayaklarımı yere doğru attım. Yerimden doğrulup tamamen ayağa kalkmamla birlikte sendelemem bir olurken, geri yatağa düşmüştüm ve karnıma vuran sancıyla
ağzımdan acı dolu bir inleme kaçmıştı.
"Kahretsin"diye fısıldadım.
Ağzımın içinin bu denli kuru olmasına rağmen sesimi çıkarabilmem bir mucizeydi.

Yerimden milim kıpırdayınca beynime ve bedenime dur diyemeyeceğim ağrılar savaş açıyordu. Sanki tüm gücüm bedenimden sökülüp atılmış gibiydi.
Kalkacak gücüm yoktu, evet ama artık kalkacak gücü bulmaya dair umutlarımda yok olmuştu. Artık kurtulmaya dair inançsız, kaçmaya dair umutsuzdum.

Tüm kapılar üstüme kapanmış gibiydi. Bir okyanusun içine düşmüştüm ve yüzmeyi bilmiyordum. Her çırpınışımda biraz daha dibe batıyordum ve...biraz daha.

Aynı dakikalar içerisinde bulunduğum ortamdan beni soyutlayan düşüncelerin üstüne bir taş devrildi ve odanın kapısı tok bir sesle duvara çarparak kulaklarımı doldurdu.
Bakışlarım korkuyla kapıda dikilmiş bedene çarpınca gözlerindeki nefret ve soğukkanlılık biran afallayıp sendelememe neden oldu. Nefretinin bakışlarına dahi ulaşmasına neden olan sebep neydi?

Bakış açıma giren yüzüyle birlikte dün gece yaşadıklarım birer birer zihnimin içinden geçmeye başladı. Eğer tesadüfen o fotoğrafları görmeseydim dün gecenin sonunda çok kötü şeyler olabilirdi ve işin kötü yanı herşeyden bihaber oluşumdu. Benim bu adamın elinden kurtulma şansım yoktu. Kendimi fiziksel olarak savunabilecek bir kızdım fakat ona uygulayacağım hergüç bir kedinin sahibine attığı pençesiyle eşdeğerdi....

Biraz daha kapının önünde durduktan sonra adımlarını odanın içine doğru attı. Gözleri delici bir ifadeyle gözlerime tutunurken çarparak açtığı kapının kulpunu bu sefer kıracak şekilde tutup hızla kapattı. Korkudan sıçramamak için tırnaklarımı dizlerime geçirdim. Hava aydınlanmaya başlasada onu tam olarak net göremiyordum ama çatık kaşları ve karanlıktan siyah rengine boyanmış gözlerini odanın en ucundan bile farkedebilirdim.

Bana doğru ilerlemeye başladığında birşey yapacağını sanmış irkilerek yatağın ucuna kaymıştım. Ama o düşüncelerimin aksine komidinin üstündeki su dolu bardağa yönelmişti.
Güleceğini sandım ama gülmedi ve gözlerindeki o ruhsuz nefret yine ortaya çıktı. Her ne kadar belli etmesede ondan korkmamın hoşuna gittiğini hissedebiliyordum.

MARAN(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin