Bir kitapta okumuştum "mutlu aileler birbirine benzer her. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır" Ben sonsuzluğa inanırdım sonsuz aşka,sonsuz mutluluğa,sonsuz dünyaya ama son 3 aydır sonsuzluk kavramı bende bitmiş gibiydi. Hep annem ile babamın aşkına imrenir ilerde de böyle bir hayatım olmasını dilerdim tanrıdan ama annem ile babam bana sonsuz aşkın, sonsuz mutluluğun,dünyanın olmadığını kanıtlamıştı. Babam aylardır eve uğramıyordu,annem odasından çıkmıyordu,kardeşim herkesten bağımsız bir hâlde eve ne zaman girip çıktığı bello değildi bense odamda oturmuş herşeyim eskisi gibi olmasını diliyordum. Eskiden bu yatakta gerçek aşkımı bulup onunla mükemel bir hayat yaşamayı dilerdim ama bu yaşadıklarımız tanrının bana hayat toz pembe değil kendine gel! Deme şekliydi sanırım. Henüz 20 yaşındayım şimdi diyeceksiniz bu kız daha hayatın gerçek yüzüyle karşılaşmamış ne yaşamış olabilir bu kadar Ama tanrı herkese bir imtihan veriyordu işte ya gençken ya yaşlıyken ama kimse bi acı çekmeden gitmiyordu cennete önemli olanda o zorlukların,acıların altından kalkıp ders almak değil miydi zaten belli ki ölüm saatim yaklaşıyordu. Telefonumun çalmasıyla oturduğum yataktan kalkıp komidinin yanına gittim arayan Beril di
" efendim Beril" " naber kankaların en hayırsızı" Diyince onları ne kadar çok aksatığımın farkına vardım bayadır kimseyle konuşmuyordum
" iyi kankaların en triplisi"
"Ne tribi be eve kapattın kendini ne geldiğin var ne gittiğin özlettin kendini kızım"
"Haklısın özür dilerim" yaşadıklarımızı onlar bilmiyordu söylesem eminim beni hiç yalnız bırakmaz, hep yanımda olurlardı ama ben söylemeye utanıyordum hem herkesin derdi vardı tek benimle uğraşıp kafalarını yormalarını istemiyordum " Bu gece toplanıyoruz itiraz yok Barboros seni evinden alacak" hiç dışarıya çıkmak istemiyordum."gelmesem daha iyi olur kendimi biraz halsiz hissediyorum bugün çok yoruldum" "itiraz yok dedim anneni arayıp izin isteyim istersen biliyorsun ikinci annem beni hiç kırmaz"
Bu söylediğine gülesim gelmişti annemin artık umrunda değildik arasa bile telefonu açmazdı zaten " aramana gerek yok eminim izin verir ama gerçekten yorgunum" onlara bu kadar çok yalan söylemek beni üzüyordu ama buna mecburdum " lütfen Güneş ya hem yarın pazar çalışmayacaksın gel biraz kafa dağıtırız hem tanımazmıyım ben on senelik kardeşimi senin bir derdin var konuşuruz anlatırsın durumu" derin bir nefes aldım pes etmiyecekti " peki " dedim "süper 20:00 da hazır ol" diyip telefonu suratıma kapattı altı yaşında tanışmıştık Beril'le buraya yeni taşındığımızda annem ısrarlarıma dayanamamış işi gücü bırakıp beni evimizin yakınındaki parka götürmüştü ben parkta kumdan kale yapmaya çalışırken bi çocuk üstüne basıp mahvetmişti kalemi. Aslında çocuğun suçu yoktu eminim benim orda olduğumu bile farketmemişti, benim gözlerim dolmuş tam ağlamaya başlıcakken Beril yanıma gelip "üzülme gel yenisini yapalım beraber" demişti.
O gün beni Barbaros , Ada , İclal ve kutay'la tanıştırmıştı o gün bu gündür altımız her dersimizde , mutluluğumuzda hep beraber yan yana olmuştuk hiç ayrılmamıştık birbirimizden onları seviyordum hem de fazlasıyla. İlk önce bi duşa girmeye karar verdim güzel bir düş alıp kendime gelmem gerekiyordu. Duştan çıkınca simsiyah olan saçlarımı taradım ve kuruttum altıma siyah eteğini giyip üstüme de siyah kısa kolumu giydim hava çok soğuk olmasa da serindi her an yağmur yağacakmış gibi duruyordu. Siyah şişme montu mu da giyip beremi aldım makyaj yapmayacaktım gereksiz buluyordum zaten. Son günlerde ki gibi bugün de siyahlara bürünmüştüm saat sekize geliyordu Barboros birazdan burda olurdu odamdan çıkıp salona girdim kardeşim Ayaz eve gelmişti salonda ki koltukta uyuyordu perişan görünüyordu ne zaman yanında olmaya çalışsam beni hep elinin tersiyle itiyordu mesaj sesiyle irkildim benim telefonuma gelmişti Barboros dışarıda öldüğünüz dair kısa bir mesaj yazmıştı bende Ayazın üstünü örtüp botlarımı giyip evden çıktım kim bilir annem yine ne yapıyordu odasında Barboros geldiğimi görünce beni hemen kollarının arasına almıştı çok özlemiştim onu olmayan abim gibiydi benden iki yaş büyüktü aramızda en büyükleri oydu aslında geri çekilip
" kızım ne bu böyle aç mı bırakıyorlar seni bir deri bir kemik kalmışsın kollarımın arasında kayboluyorsun "
Diyince gülmeye başladım doğru söylüyordu bir tek iş yerinde temek yiyordum çok kilo kaybetmiştim "en son ayı gibi oldun biraz zayıfla diyorsun noldu barboros bey" " ya kızım sen benim her söylediğimi neden ciddiye alıyorsun o gün geveze halime denk geldi söyledim sen neden uyguluyorsun ki"
" biraz abi sözü dinliyom dedim"
" iyi bok yedin hadi gel gidelim artık biraz daha geç kalırsak bizimkiler beni ateşe düzücek" diyince kıkırdadım ve
O
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaydaki Güneş
RomanceHenüz çok genç olmasına rağmen hayatı acılarla dolu bir kız Hayatın gerçek yüzünü görüp acımasızca ortalarda gezen bir adam Arkamdan beline sarıldı kulağına yaklaşarak " bundan sonra Güneşim olmanı istiyorum" diye fısıldadı adam kız ona dön...