Ee hadi beklemeyelim. Uzun bir bölüm oldu ama...
Yokluğunu düşündüm...
Sadece bir an,
Tek bir saniye sürdü.
İnan ben hiç böylesine ölümü tatmamıştım.
"Abi, bırak onu!" diye gürleyip, yerinden kalkacağı an Boran Ali sert bir şekilde silahı kızın şakağına bastırdı.
"Sakın!"
"Tamam! Tamam!" diye bağırdı ellerini kaldırarak.
O sırada diğer adamları da Baran'a silahlarını çevirmişlerdi. Hep birlikte aşağı indiler. Kızı yine bir sandalyeye bağlayıp, karşısındaki başka bir sandalyeye de Baran'ı oturtup bağladılar. Kızın ağzına konuşmasın diye bant yapıştırmışlardı.
Baran ellerini kurtarmaya çalışırken bir yandan da "Bırak kızı Boran!" diye sinirle bağırıyordu. Artık bu adama 'abi' bile demek gelmiyordu içinden. Hastalıklı bir beyni, iflah olmaz bir öfkesi vardı.
"Bırakmazsam? Ne yaparsın sevgili kardeşim? Yoksa yine omzuma makas mı saplarsın? Gerçi ellerinde bağlı-"
"Seni öldürürüm bu sefer! Duydun mu? Eğer o kızın saçının teline zarar gelirse seni öldürürüm."
Boran insanın sinirlerini bozan bir kahkaha attı. "Merak etme sevgili kardeşim. Biricik güzel karına zevkli bir ölüm yaşatacağım."
O ana kadar korkudan hareket edemeyen Heja duyduğu şeyle çırpınmaya başladı.
"Boran yapma! Bak onu bırak, benim canımı al. Ama ona dokunma!"
Boran ciddileşen bir yüz ifadesi ile cebinden içinde uyuşturucu olan şırıngayı çıkardı. Adamlarına döndü. "Kızın kolunu açın!"
Baran'ın kalbi duracaktı. "Yapma!" diye bağırıp, çırpınıyordu. "Yalvarırım yapma! O masum! O benim karım, yapma!" gözünden firar eden yaşlar kızın gözüne takıldı. Heja'nın bakışları 'elveda' der gibiydi. Veda gözyaşlarıydı her bir damlası.
"Hayır, hayır! Heja hayır!"
Adam şırıngayı ağzı ile tutarken, cebinden çıkardığı lastiği kızın dirseğinin biraz yukarısına bağladı.
O an Heja'nın gözleri karardı ve korkunun, paniğin verdiği o duyguyla başı yana düştü.
"Heja!" diye gürleyen, sandalyesinde neredeyse tepinen Baran'ın yakarışı ile kapılar kırıldı ve içeri bir sürü adam birden doluştu.
İğneyi yeni batıran Boran son bir hamle ile şırınganın ucunu ittirdiği an bir polis onun alnına kurşunu sıktı.
Baran Fırat'ı gördüğünde tüm gücü ile bağırdı. "Onu hemen çöz. Hastahaneye gitmemiz lazım!"
Hazar koşup Baran'ın ellerini çözerken, Fırat da hızla kardeşinin elini çözüp, onu kucağına aldı.
"Ambulans nerede?" diye bağırınca, sağlık görevlileri hemen yardıma koştu ve kızı Fırat'tan alıp, ambulansa bindirdiler.
Elleri ve ayakları serbest kalan Baran da ambulansın peşinden gidecek olan Fırat'ın arabasına attı kendini.
Fırat ona ters ters bakınca, "Kavgamızı sonra yapsak da kardeşine yetişsek," diye homurdandı. Sonra Murat'a döndü, "Siz nasıl haber aldınız?"
"Yerinizi bulduk. Ama üçümüz bir de iki adamımızla geldik. Malum ikiniz varsınız bir tek sanıyorduk. Sonra evi çevreleyen adamları görünce, hemen polisi aradık. Sonra da senin bağırtını duyup, daldık içeri. O anda da polisler gelmişti zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM DÖKÜLÜYOR SANA - Doğu Serisi II -FİNAL
RomanceYüreğini kapkaranlık sularda bırakan küçük bir çocuk... O karanlık sulara altı yılını gömen bir kız... DİCLE VE FIRAT... Aktıkları yerler apayrı olsa da yolları bir yerde birleşecekti. Onları birleştiren ise yine o karasular olacaktı... Daha on seki...