Aklını Yitirmek

1.8K 66 10
                                    

Gözlerini açtığınızda dört duvar arasında olmayı kim ister?Kafanızdaki o boşluğu hangi kelime yada cümlelerle doldurabilirsiniz?Hayatınızın geri kalanını geçireceğiniz bu soğuk ve ıssız yerdeki çığlıklarını kimler net olarak duyabilir? Özlüyorum,üzülüyorum,ağlıyorum,üşüyorum,titriyorum,bağrıyorum ama katiyen sesimi duyuramıyorum.Duymuyorlar yada duymak istemiyorlar.İçimdeki fırtına gitgide hiddetlense de zihnimi altüst etmekten başka bir işe yaramıyorum.Canım sıkılıyor,canımı sıkıyorlar.Özlemiyorlar,aramıyorlar hiç sevmiyorlar.Tüm bunların arasında hastane soğuk.Ellerim üşüyor.Bu tarifsiz acıyı yeniden yaşıyorum.Yüreğimde bir sızı var.İlk defa acı çekiyor gibiyim.Kanım çekilmiş.Dudaklarım mor,beynim donuk.Bir pencere var.Oradan vuran güneş ışığı gözümü alıyor.

Beyaz elbiseli kadınlar dolanıyor bahçede. "Neredeyim ben?".

Hemen sonra aklımı yitirdiğimi düşündükleri için beni bu dört duvar arasına hapsettiklerini hatırlıyorum.Aklını yitirmek?..Kim bulmuş ki ben yitireyim? Ayrıca ne zamandır buradayım?Neyse..

Seni tanıdıktan sonra hiç rastlamadığım o şeyi yitirdiğimi düşünüyorlar.Annem olsa "boşver ağzı olan konuşuyor" derdi. Sahi annem?. O nerede? Niçin tek başımayım?

Hemen sonra sol yanımda bir sızı.Birşeyler hatırlıyor gibiyim.Ama net değil. İçimdeki acı kadar net değil.

Kısa bir tur atmak istiyorum binanın içinde. Adım adım korka korka bastığım yerler soğuk. Fazla üşütmüyor. Kapıyı araladığım gibi kafamı uzatıyorum. Biraz sessiz buralar. Sağa çeviriyorum kafamı . Koridorun ucundaki kişileri seçmek için gözlerimi hafifçe kıssamda yaklaşan yüzleri tanımadığımı fark ediyorum . Koşarak hatta zıplayarak geliyor üzerime doğru. Geriye çekilmemle çarpmasına ramak kalması bir oluyor . Arkasında şaşkın şaşkın bakarken sırtımda bir çarpma hissiyle karşılaşıyorum. Sağ omzumun tam koluma yakın kısmında acıtıcak bir çarpışma içerisinde buluyorum kendimi . Yüzüme endişeyle bakıp " Özür dilerim nolur nolur affet" diye yalvaran beyaz tenli kıvırcık saçlarının dağınıklığıyla ellerini ağzında kemirirken dolan gözleri üzerimde geziyordu . Bana göre sağ ona göre sol koluna hafifçe dokunarak

"Önemli değil. Sakinleş tamam mı?" dedikten sonra gülümsemesiyle gitmesi bir oluyordu. Ardından bir nefes aldıktan sonra kapının ardında olmam benim için daha iyi olacak hissine kapılıp geri dönüyor sertçe kapıyı kapatıp yatağımda oturuyorum.

Saat 15:00. Beyaz elbiseli korkutucu bakışlı nemrut suratlı geliyor. Adı Kate. Hiçte sevmesem de ondan başka doğru dürüst gördüğüm kimse yok aslında . Genellikle hiç muhabbet etmez azarlar ve elindeki hapları atıp gider . Yine öyle oldu . Elinde iki hap.Saatinde içicekmişim,vaktini geçirmeyecekmişim,hep onun sözünü dinleyecekmişim.Daha bir sürü şeyler zırvalayıp gitti. Memenetsiz.

Sol yanım hala sızlıyor.Biliyormusun? ben bilmiyorum.Aslında tüm sorun bu.Ben bilmiyorum.

Hatırladığım 3 kişi var. Beyaz tenli,kahverengi gözlü yüzü kırışmış annem. Hergün sinirle eve gelen, göbekli, uyuz babam ve ellerinden başka el tutmamaya yemin ettiğim güzel gözlü sevgilim .

Onları çok özlüyorum. Şuan neredeler ne yapıyorlar hiçbir fikrim yok .Ne zamandır burdayım onu bile hatırlamıyorum. İşte dört duvar arasındaki hayatım pencere ve kapı arası kadar.

----------------------------------------------------------------------------------

Bu gece hiç uyumadım.Çok uzun bir geceydi.Mavi duvarların üstüme geldiği,içimdeki sızının sebebini bilmediğim bir şekilde deli gibi hiddetlendiği bir geceydi.Yalnızım..günlerdir odama nemrut suratlı Kate'den başka kimse uğramıyor.Dışarı çıkmama da izin vermiyorlar.Boğuluyorum.Kendimi deli hissetmesem de delireceğim.Sabah ışıkları doğana kadar aklımı kaybetmemek için çabalıyorum.

Saat 10:00..Biraz hava almaya ihtiyacım var.Mavi beni boğuyor.Mavi beni öldürecek.

Koridora çıktım.Her odada benim gözümle kendinden birşeyler kaybetmiş,onlara göre aklını yitirmiş deliler var.Sahi bana da deli diyorlar değil mi?...Deliymişim.Asıl insanları buraya iyileştirmek için hapsedenler deli!

Koridor o kadar gürültülü ki tıpkı beynim gibi.Bağrışmalar,koşuşturmalar,çığlıklar.. Yükselen sesle birlikte kulaklarımda oluşan uğultuyla kendimi zar zor kimseye görünmeden dışarı atıyorum.Bahçeye uzun zamandır inmemiştim.Ne kadar sakin ve ne kadar güzel.Gökyüzü hafif gri. Bence o da delirmiş olmalı.Mavi güzelliğini saklamak istemesinin başka bir açıklaması olamaz.

Bir köşeye oturuyorum.Bahçe tenha.Tenha olması işime yarıyor.En azından içimi rahatlıkla dinleyebilirim.İçimdeki sızı yeniden alevleniyor.Sanki birşeyler hatırlıyor gibiyim.Kavgalar,sesler ama net değil.İçimdeki sızı kadar net değil.Biriyle konuşmaya ihtiyacım var.Ama beni odama götürmek için gelen nemrut suratlı Kate hemşire ile değil.Yolculuğum kısa sürüyor.

Odaya geri giderken 512 nolu odaya gözüm takılıyor.Kırmızı çilleri olan kızıl saçlı,yeşil gözlü beyaz tenli,kısa boylu bir kız.Çıt çıkmıyor odasından.Tüm bu gürültünün içinde o sessiz kalmayı içine çekilmeyi tercih ediyor.Derin nefesler alıyor.Göğsümde hissediyorum.Onun kadar güzelini görmemiştim.Gözgöze geliyoruz biran.Sürmeli güzel yeşil gözleri kalbimi söküpte ellerine veriyor gibiydi.Vücudumda tireyen o narin bakışlarına bakarken gözlerim üzerine süzülüyor kalbimin ritmiyle bir olup başımı döndürüyordu.Onun kaçamak ve utangaç bakışları arasında ben şaşkın bakıyordum.Saniyeler içindeki bu bakışmalarda hafif bir gülümseme oluşmasına sebep olan güzelliği görmemi engelleyen biri vardı.

Kate rahat vermiyor elbette.Kolumdan çekiştirdiği gibi güne başladığım yere geri dönüyorum.Keşke hayatıma başladığım yere de geri dönebilseydim.

---------------------------------------------------------------------------

bölümün müziği ;

Greenday-Wake Me Up When September Ends

https://www.youtube.com/watch?v=NU9JoFKlaZ0

--------------------------------------

NOT: Bölümle ilgili görüşlerinizi ve oylarınızı bekliyorum.Eleştirilerinizi dikkate alacağım.Sevgiyle ve mutlulukla kalın.

Bulaşık Teli - HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin