Elleriyle yüzümü kavrayıp, vazgeç benden dedi. Vazgeç benden. Kolay mı? Onun uğruna ölmeyi göze almışken, vazgeç benden ne demekti?
Gözümü yakan göz yaşlarımın akmaması için kendimi fazlasıyla sıkıyordum. Ondan vazgeçmek hiç kolay değildi. Kalbimin sahibinden vazgeçmek hiç mi hiç kolay değildi.
Konuşmak için dudaklarımı araladım, fakat yaşadığım şaşkınlığın ardından sesimin çıkması için çok çaba harcamama rağmen sesim fısıltıtan farksız bir şekilde çıkmıştı. "Neden?"
Karanlık gözlerini gözlerimle buluşturdu. Karanlık bakan gözlerinde bu sefer fazlasıyla hüzün vardı. Bu fazlasıyla kalbimi acıtmıştı. Onun üzülmesini istemiyordum, onun daima gülümsemesini, dudaklarının yukarı kıvrılmasını, hatta düzgün dişlerini göstererek kahkaha atmasını istiyordum.
"Sana zarar vermelerini istemiyorum, meleğim. Lütfen vazgeç benden." Kimsenin bana zarar vermesini umursamıyordum. Kimseden korkmuyordum. Benim tek istediğim O'nun yanımda olmasıydı. Bana yine eskisi gibi gülümsemesiydi. Tekrar eskisi gibi olabilmemizdi.
Sesimi daha güçlü çıkarmaya çalışıp konuştum. "Onlardan korkmuyorum, kimden korkuyorsan ben korkmuyorum. Senden vazgeçmeyeceğim Evan."
Üzgün bakan siyah gözlerini gözlerimden kaçırıp yere doğru baktı. Siyah gözleri kızarmıştı, yorgunluğunu ele veriyordu. Birkaç saniye bana cevap vemedi. Elini siyah saçlarının arasına atıp sinirle çekiştirdi. Elini çektiğinde siyah saçları alnına dökülmüştü. Sesli bir nefes aldıktan sonra konuştu. "Ama ben korkuyorum, sana bir şey olmasından korkuyorum Ashley. Sana bir şey olursa yaşayamam."
"Ne ara biz buralara geldik Evan! Neden? Neden benden kaçıyorsun? Ben seni bu kadar severken!" Son cümleyi söylerken sesim o kadar kısılmıştı ki ben bile kendi sesimi zor duymuştum. Titreyen ellerimi dudaklarıma kapatıp hıçkırıklarımı önlemeye çalıştım. O zamana kadar ağladığımı fark etmemiştim bile.
Evan tekrar gözlerimizi buluşturdu. Üzgün ifadesinin yanına sert bir ifade eklenmişti. Sert ve acımasız bir ifade. "Gerçeği mi bilmek istiyorsun?"
Sesli ve titrek bir nefes daha aldım. "Evet, sadece gerçeği."
"Ölüm tehditleri almaya başladığımda buralara geldik." Gözlerindeki üzgün ifade kaybolmuştu ve yerini eski, sert ifade ele geçirmişti. Bu ifadeyi daha çok seviyordum. En azından üzgün ifadesinden daha çok seviyordum. Onu üzgün görmek isteyeceğim en son şeydi.
Gözlerini gözlerimden ayırdığında dedikleri zihnime süzüldü ve adeta iğne gibi zihnimin her tarafına batmaya başladı. Bu aynı zamanda nefesimi kesmişti. Sakinleşmek amacıyla birazcık bekledim. Neler olup bittiğini anlayamıyordum. Konuşabilecek duruma gelince zorla konuştum. "Ne?"
"Ölebilirim, ve ben ölürsem eğer seni rahat bırakmazlar. Ben ölürken senin benden sonra nasıl acı çekeceğini düşünmek istemiyorum! Yaşayacağın eziyetleri düşünmek istemiyorum!" Sinirden adeta kükrüyordu. Dayandığım duvara biraz daha sindim.
Evan saçlarını hırsla geriye doğru yatırdı ve duvarı yumruklamaya başladı.
"Neden ama?" Fısıltı gibi bir sesle kendimle konuşuyordum. Nedendi bunlar? Onun iyi biri olmadığı belliydi. Fakat bu kadar kötü olduğunu tahmin etmemiştim. Benimle eğlenirken, gülerken öyle görünmüyordu.
Evan sakinleşince üzerime doğru eğildi ve konuşmaya başladı.
"Ben kötü bir çocuğum sevgilim. Pis bir adamım ve bunun en kötü yanı senden vazgeçmek zorunda olmak. Benim yanımda olursan yanarsın. Benim karanlığım seni boğar." Geri çekildi ve daha kontrollü bir sesle konuştu. "Senden vazgeçmek zorundayım. Çünkü aşk yoksa acı da olmaz. Aşk olmayacak, acı da olmayacak."
Ağlamaktan kızarmış ve artık boş bakan gözlerime baktı ve zor duyabileceğim bir ses tonuyla fısıldadı. "Son kez." Evan dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Beni son kez, korkarak öpüyordu. Sanki kaybolacakmışım gibiydi. Geri çekince bir şey demeden arkasını döndü ve yürümeye başladı.
Bu kadar basit olmamıalıydı. Bu kadar çabuk bitemezdi. Ben onun karanlığını aydınlatacağım umuduna tutunmuşken, onun Cehennem'ini Cennet' e çevireceğime inanırken Vazgeçmek olmazdı. Vazgeçmek yoktu.
Evan attığı birkaç adımdan sonra benim olduğum tarafa, ağlamatan kızarmış gözlerime baktı. Dudaklarının hareketlerinden ne söylediğini anlayabilmiştim. "Elveda, sevgilim."
Ardından karanlık yolda tek başına yürürken gözden kayboldu. Hem de arkada benim gibi bir enkaz bırakmışken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vazgeç Benden
Teen FictionBundan 20 yıl sonra , senin için sadece bir isimden ibaret olmak istemiyorum. Bundan 20 yıl sonra , hala senin hayatında olmak istiyorum . Sokakta birinin seni durdurup sana nasıl olduğunu sormasını ve o kişinin sana beni sormasını istiyorum . Bunda...