Gizli defter

22 2 0
                                    

Güne soğuk, karanlık, tozlu ve boğuk bir havayla çevrilmiş şekilde başlıyorum. Karanlık, mutlu insanlar için sevilmeyen bir durum. Benim için iyi mi , kötü mü bir fikrim yok. O kadar da önemli değil. Kimsesiz olan biri için hava o kadar da önemli değildir. Onlar daha çok her sabah kalktıklarında kendilerine "neden ben" diye sorarlar ne yaptım da yalnızlığı hakkettim.Ben ne yaptım. Suçum doğmak mıydı. Belki de hayatta olmam acı çekmemle orantılıdır. Saçmalama konusunda son adımımıda atmış oluyorum. Yalnızlık beni iyice delirtti.ama her şey yoluna giricek eminim ben . Öyle şeyler olucak ki bu günleri gülerek hatırlayacağım belki de unutmuş bile olacağım. Artık yas bitti şimdi sıra beni bu yalnızlığa bırakanlarda . Benim kimsesizliğim son değil başlangıç .
***

Gözlerimi açtığımda yaptığım tek şey günlüğü aramak oldu . Yatağım yanında ki konsolun üstünde olduğunu sanıyordum. Konsolun karşısındaki dolabı açtım . Dolaba koymuşum . Onu konsolda göremiyince korktum. Neyse ki dolaptaymış. Kalp atışlarımı duyuyordum. Defteri alıp yatağa oturdum. Bağdaş kurup yastığımı bacaklarımın üstüne koyduktan sonra defteri yastığa koyup açmadan 5-10 dakika bekledim . Ya içinde ki benim tüm hayatımı değiştirirse öğreneceğim her neyse o benim sonum olursa. Yazanları kaldıramassam. Düşüncelere boğuldum . Öyle bir anda deli cesareti geldi ki açtım. Kahverengi eski yırtık sanki annemin yaşından da eski bir defter .
Annemin adı ve ...
Üç nokta mı ne demek bu defterden tek anladığım şey buydu. O gizli isim neydi. Kitabın sayfalarında bilmediğim bir dil vardı . Farklı yazılar . Bu böyle olmayacak tek tek okuyamam diyip kapattım. Defteri ters çevirdim. Ahşap olan rafa koyacaktım ki. İçinden yere bir kağıt düştü. Sevgili kızım; bana yazılmış bir mektup annemden...
Ellerim titriyor . Kalbim çok hızlı. Hiç bir şey düşünmüyorum sanki zaman durdu. Nefes alıyormuyum bilmiyorum. Ne var bunun içinde korkuyorum . Açmalımıyım . Bu böyle devam etmez. Ben bu defteri niye buldum annem annem annem bunu içimden 50 defa söyledim. Bu beni sakinleştirdi. Gözlerimi kapadım. Yavaşça yavaşça kağıdı açmaya başladım . Yavaş adımlarla açtım. Gözlerimi o kadar sıkmışım ki açtığımda bulanık gördüm. Daha sonra yazılara baktım. Şu metinler vardı:
Sana yazıyorum belki de nefret ediyorsun benden eğer öyleyse haklısın kızım. Ölmedim. Yaşıyorum ama yanına gelemem sana kızım diyip saçlarını okşayamam beni anla nefret etme benden ama sana öyle bir şey söyleyeceğim ki belki de artık yalnız yaşamassın ...
Dikkatimi çeken iki şey beni bırakan annem ve beni bilmeyen bir baba.
Bu zaman kadar bilmediğim bir gerçek . Neden daha önce ben bu defteri açmadım. Merak edip okamadım. Günlük diye mi ? Küçükken annemin kuralları yüzünden bir alışkanlık mı ? Günlükler okunmak ayıptır.onlar insanların özelidir. Bu mu yani hayatımdaki bu önemli şeyleri yeni öğrendim. Ya şimdi ne olucak. Sadece benden nefret etme demiş. Ne demek ya sen bir mektupla veda et ben ben...
                       ***
İki haber biri iyi diğeri iyi yada kötü
İlk haber annem ölmemiş mutlu olmam gerekmiyormu? Sevinmem , annem yaşıyor demem gerekmiyor mu ? Niye diyemiyorum neden ? Çünkü terk etmiş beni bunca yıl bırakmış yalnızlığa gitmiş. Sokaklarda mıyım merak etmeden nefret etme demiş bana . Ben ondan nefret etmiyorum . Demek ki terk etmeye meiilliymiş baksana . Teşekkür ediyorum ona benim nefret edecek bir annem yok. Merak etmesin gerçek etsede umrumda olmayacak.
İkinci haber iyi bir haber yalnızlığım belki de son bulucak.  Babam , iyi biridir belki her şeyi unutma mı sağlar hayatın nasıl güzel olduğunu hatırlatır bana olamaz mı? Ama ben en küçük umuda sarılıcam onu bulucam kötü olsada bulucam

AİT OLDUĞUM YERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin