Selam millet! Yine ben. Nasılsınız iyi misiniz? Günler nasıl geçiyor sınavlarınız başladı mı? Şahsen benimkiler pazartesi başlıyor o yüzden üzülerek söylüyorum yine kısa bir ara vereceğim. Bunun içinin üzgünüm ama en azından sınavlarım bitince uzun nir süre rahatız 🙂 Hadi şimdi bölüme geçelim. Multide; Ediz aşkımcım var.
İyi okumalar canlarım...Kerem göz devirerek "Çocuk musun Melis?" dediğine ona ve Buket'e öldürücü bakışlarımı attım ve fazlasıyla ciddi sesimle "Evet." diye cevap verdim. Buket göz devirerek "Ediz'i aşağıda yalnız bırakmakta kararlısın yani." dediğinde sinirle oturduğum yataktan kalktım ve "Anlamıyor musunuz siz ya? Ben o adamı öldürmek istiyorum, siz bana gel aynı masada yemek ye diyorsunuz. Sonuç ne biliyor musunuz? Kalbinde bir bıçakla yemek yasasında oturan Haluk Çınar!" diyerek fikrimi belli ettim. Bu sırada kapı çalınca üçümüz de oraya döndük.
Kerem normal bir sesle "Gel." dediğinde kapı açılıp Haluk Bey içeri girince histerik bir şekilde "Hah, utanma da yok." diyerek Ediz'in yatağına tekrardan oturdum. Kerem kaşlarını hafiften çatıp "Bir şey mi oldu Haluk Bey?" derken paşamız başını hafifçe sallayıp "Melis'le biraz konuşabilir miyim çocuklar?" diye sorduğunda Buket çok normal bir şey diyormuş gibi "Iı, hayır." derken benim kaşlarım fazlasıyla çatılmıştı.
Haluk Bey bana kısa bir bakış atıp "Lütfen Melis, Ediz için." deyince sinirle sağ elimi yumruk haline getirdim ve ayağa kalkarken dişlerimin arasından "Onun adını nasıl hala ağzına alabiliyorsun?" diye sordum. Bunun üzerine yorgunca nefes verip "Beni sevmediğini biliyorum." diyerek söze başladığında Kerem Buket'i kolundan tutarak o istemese de odadan çıkarmıştı. Odada Haluk Bey'le yalnız kaldığımızda son dediği üzerine alayla sırıttım ve "En azından bunu anlamışsınız." dedim. Gelip tam karşımda durduktan sonra "Ediz'in iyi biri olduğunu düşünüyorsun. Ona güveniyorsun ama ben onun sorumsuzluğu yüzünden kızımı kaybettim Melis. En azından onun ölüm yıl dönümünde böyle olmam normal." deyince kaşlarım yine çatılmıştı.
Ona doğru bir adım attıktan sonra başımı hafifçe kaldırdım ve kendimden emin bir şekilde "Siz Ediz'e karşı her zaman sert ve sorumsuz oldunuz. Bunun bugün olmasıyla alakası yok. Bari yalanlarınıza Damla'yı alet etmeyin." diye konuştum. Ardından hafifçe gözlerimi kıstım ve "Ayrıca Damla'nın ölümüyle de Ediz'in bir alakası yok. Kendi suçunuzu Ediz'i suçlayarak hafifletmeye çalıştığınız yetmiyormuş gibi bir de buna onu da inandırmışsınız." dedim.
Haluk Bey hızla kaşlarını çatıp "Benim suçum mu?" diye sorduğunda başımı onaylarcasına salladım ve "Şu an bile gözlerinizden geçen tedirginlikten belli bir şeyler karıştırdığınız. Hiç kimse bir çocuğu durduk yere kaçırmaz Haluk Bey. Üstelik sizden fidye bile istememişler. Ne haltlar karıştırdınız bilmiyorum, umurumda da değil ama eğer bunu Ediz'e yansıtırsanız bir dava çözmek için üniversiteden mezun olmayı beklemem ve ne haltlar karıştırdığını öğrenirim. Sizin kendinizi haklı çıkarma çabanız yüzünden o çocuk yıllardır geceleri kabuslar görüyor! Her gece kardeşini bir kez daha kaybediyor ve kendini suçluyor! Buna hakkınız yok! Ve bilin ki haksızlıklara hiç gelemem." diyerek onu biraz daha korkuttum.
Haluk Bey kendinden emin görünmeye çalışarak "Haddini aşıyorsun küçük hanım." dediğine soğuk kanlılıkla sırıttım ve "Asıl siz haddinizi aşmayın da beni bu işin içine sokmayın. Yoksa Ediz'in mutluluğu için asla tereddüt etmem." diye bir tehditte bulunarak ona arkamı dönüp kapıya yöneldim. Tam kapıdan çıkarken de yapmacık bir sesle "Hadi Haluk abicim, yemeğe inelim." diye eklemeyi de ihmal etmedim. Merdivenlere doğru yürürken söylediklerimin onun üzerinde bir etkisi olmasını umdum. Her dediğimden bire bir emin olmasam da haklıydım, kimse bir çocuğu durup dururken kaçırmazdı ama bunu daha fazla eşelemeyecektim. Bazen her öğrendiğin gerçek senin için hayırlı olmayabiliyordu. En azından bir süre, Ediz tamamen düzelene ve hayatımız normale girene kadar başka aksiyon istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Genç KurguEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...