6.Bölüm

254 18 0
                                    

    Gördüğüm manzarayla neye uğradığımı şaşırmıştım. Konakta bir sürü adam silahını dedemgile ve korumalarına doğrultmuştu. Asıl şok olduğum şey abimin yüzü kanlar içinde kafasına silah dayatılmasıydı. Annemle babaannem sedirde ağlıyorlardı. Uykunun sersemliliğiyle kendime gelememiştim.

    " Abii!" diye bağırarak yanına koşmuştum ki silahların hepsi bana yöneldi. Abim moraran gözünü zar zor açarak bana gülümseyerek baktı.

    " Fıstığım yok bir şey sen içeriye geç." dediğinde gözlerim dolmuştu. Kafamı onaylamazca sallayarak babama döndüm. "Baba ne oluyor bunlar kim, abim neden bu halde?" Babam sinirli ve üzgünce bana baktı.

  "Alya hemen içeri git!" Sert sesiyle şaşırmıştım. "Demek Mehmet Ağa bu itin birde kardeşi var!" Sesin geldiği yöne baktığımda yaşlı bir adam ve yanında ona benzeyen bir adam daha vardı. Yaşlı adam bana alayla bakınca artık sinirlenmiştim. Gözlerimin dolması umrumda değildi, kimse benim abimi bu hâle getiremezdi. Hışımla içeriye doğru gittiğimde dedemin çalışma odasına girdim dolabı açtığımda silahı aldığım gibi dışarıya koştum. Havaya ateş ettiğimde konağın kapısı gürültüyle açılmıştı. Gelen kişiyle bir şok daha yaşamıştım. Bu arabasına taş attığım adamdı.

    "Kızım bırak o silahı delirdin mi?" Dedemin sesi endişeli çıkıyordu. Yapacağım şeye tereddüt etmeyeceğimi o da biliyordu.

    "Delirdim dede kimse benim abime silah doğrultamaz!" Diye bağırdığımda karşıda ki oğlan bana alayla ve pek anlamasam da hayranlıkla bakıyordu. Babam bana yaklaşıp silaha uzanınca geri adım attım.

     "Baba yaklaşma sakın eğer abimi bırakmazlarsa vururum o adamı!" Dediğimde babam sakinleştirmek istercesine elini aşağı indirdi.

   "Tamam kızım sakin ol abine bir şey yapmayacaklar hadi silahı bana ver." Dediğinde silahı yaşlı adama çevirdim.

    "Eğer abimi bırakmazlarsa öldürürüm seni!" Diye bağırdım. Yaşlı adam alayla bakarak korumalarına komut verdi. Korumalar silahı indirerek abimi dedemin önüne ittiler.

    " Torunun cesareti güzel ama bir daha bu it oğlunu torunumun yanında görürsem bu kızın silah doğrultmasınıda beklemem öldürürüm!" Diyerek konaktan çıktılar. Silahı yere atarak abimin yanına gitmiştim. Herkes toplanmıştı. Abimi sedire yatırınca Derya abla ilk yardım malzemesini getirmeye gitmişti. Annem hâla ağlıyordu.

   " Annem, aslanım iyi misin canın acıyor mu?" Diye sormuştu. Dedemle babam hemen konaktan çıkmışlardı. Çıkmadan önce de 'seninle daha sonra görüşeceğiz Alya' demeyi unutmamışlardı. Yaptığım şeyden pişman değildim. Abimi odasına götürmüşlerdi. Ben de odama çıkmıştım. Beril ve Sude hâla olayın şokunu atlatamamışlardı. Gerçi bende atlatamamıştım ama.

    " Kızım sen yürek mi yedin o kadar silahlı adama silah mı çekilir?" Diyen Beril'e dik dik baktım. " Ne yapsaydım Beril abime hâla vurmalarına mı yoksa babamgile silah doğrultmalarını mı izleseydim?" Diye sorduğumda  kafasını sallamıştı.

    " Haklısın canım ama ne bileyim cesaretin yaşlı adamın hoşuna gitti." Dediğinde omuz silktim.

   Bu olayın ardından üç gün geçmişti. Abim morlukları hariç gayet iyiydi. Şu an kızlarla bahçedeki salıncakta sallanıyorduk. Çok sıkılmıştık. Dedem hepimizi dışarı çıkacağımız vakit dikkatli olmamızı söylemişti. O günden beri abimle bu meseleyi konuşmaya çalışıyordum ama sürekli beni geçiştiriyordu. Ama kaçışı yoktu er ya da geç öğrenecektim.

~Yazardan

Yiğit Ağa hâla sinirli ve birazda şaşkındı. O adamın torunu, nasıl kendi biricik torunun yanında ne işi olduğunu anlamıyordu. Her şeyi geçti o kızın, nasıl o kadar silahı gördüğü hâlde diklendiği belli değildi. Yürek mi yemişti yoksa deli miydi? Torunun hâla bu olaydan haberi yoktu birkaç günlüğüne iş için İstanbul'a gitmesi gerekiyordu. Öğrenirse o konağı yakar,kardeşini de odaya kilitlerdi. Neyse diyerek kahvesini yudumladı, biricik torunu bu hareketiyle tüm aileyi çok kızdırmıştı. Hayat arkadaşı yanına oturunca ona baktı.

" Bey kız sürekli ağlıyor bir baksan ne yemek yiyor ne odasından çıkıyor bu hali beni mahvediyor." Üzgün sesi adamı üzmüştü onun üzülmesine kıyamıyordu. Kolunu sıvazlayarak gülümsedi.

" Sen merak etme hanım babası onunla konuşacak, zaten üç gün sonra Yiğit Alaz gelecek öğrenirse iyi olmaz." Dedi. Kadın kafasını sallayarak eşine gülümsedi.

~~~~~~~~~~~~~~
Akşama doğru Yiğit Ağa odasında oğluyla iş için dosyalara bakıyordu. Kapının gürültüsüyle kafasını dosyadan kaldırdı. Oğlu da ona bakıyordu.

" Melek!" Diye bağıran torununu duyunca olacakları tahmin etti. Ali bey oğlunun bu sinirini çok iyi biliyordu ve endişesi yüzünden çok iyi okunuyordu.

" Baba bu deli oğlan kardeşini öldürür, durdurursan bir tek sen engel olursun." Oğlunun endişeli sesine karşı sırtını sıvazladı. " Merak etme oğul ben varken hiçbir şey diyemez." Diyerek odadan çıktılar.

Melek korkuyordu abisinin onun ismini kükreyerek söylemesi olacakları söylüyordu. Babaannesi yanına gelince ağlayarak ona sarıldı.

" Ağlama güzel kızım, abin bir halt yiyemez deden varken." Diye teselli etmeye çalıştı Gül hanım. Torunun bu hali onu çok üzüyordu ama yapacak bir şey yoktu.

" Babaanne ben kötü bir şey yapmadım ki biz Mirza'yla birbirimizi çok seviyoruz neden izin vermiyorlar?" Gül hanım'ın aklına düşmanlıkları gelince sustu. Torunu bu olaydan bir haber değildi.

" Sen ağlama yavrum odandan çıkma ben bir bakayım şu deli oğlana." Diyerek odadan çıktı. Melek gözyaşlarına hakim olamıyordu. Pencereye yaklaşıp aşağa baktığında abisi her şeyi savuruyordu.

"Nerede lan o kız öldüreceğim onu !" Diye bağırıp her yeri yerle bir etmişti.

" Yiğit Alaz!" Dedesinin sert sesini duyunca ona doğru döndü. Yiğit Ağa torununa öpmesi için elini uzattı. Yiğit Alaz dedesine karşı saygısından elini öpüp ardından babasının elini öptü. Yiğit Ağa torununun sırtını sıvazladı.

" Evlat hemen celallenme otur hele bi söyleyeceklerim var." Torunu tam itiraz edecekken Yiğit Ağa işaret parmağını kaldırıp bir şey demesine müsade etmedi.

" Peki dedem." Diyerek içeriye geçti. Annesini görünce elini öpüp sarıldı. Derya hanım bir saat geçse bile özleyecek oğlunu tam 4 gündür görmüyordu. Sarılma işi bittikten sonra kapı çaldı. Gelen kişi Bora, Yiğit Alaz'ın kardeşiydi. Erkekçe sarıldıktan sonra Bora olan biteni anlattı. Yiğit Alaz her cümlesinde daha da sinirleniyordu. Sonra Bora o deli kızı anlatınca Yiğit Alaz şaşırsada umursamadı. Yol yorgunu olduğu için odasına çıkıp yatacaktı. Kız kardeşinin odasın yanında geçinde duraksadı, kıyamazdı ki birtanecik kardeşine. Ama hâla kızgındı odasının kapısını çarparak uykuya daldı.

EVET BÖLÜM SONU VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.😊🌹

BİR TÖRE HİKÂYESİ (ASKIYA ALINDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin