14.Bölüm/Gergin anlar

409 27 12
                                    

Fatihin ağzından

Ellerim sonunda kavuşmuştu eylülün ellerine. Kalbim, tenim kavuşmuştu. Heyecanlıydım, bir yanım aşktan diğer yanım da herkesin bize bakmasından'dı.

"Bakın size dedim işte, eylül beni en yakın arkadaşımla aldattı." Caner abi bize doğru bakmıştı. O sırada dedesi geldi eylülün yanına. "Eylül sana yazıklar olsun kızım. Ben inanmamıştım senin böyle birşey yapacağına." Eylül elimi daha da sıkı tutmuştu. "Ben ne yapmışım dede."

Caner  girdi araya. "Sen onuru, fatihle aldatmışsın ve yakalanmışsın. Onur öyle söyledi." Onura baktım artık tiksinmeye başlamıştım ondan.
Gülbahar teyze ile semra teyze ağlıyordu. "Sen bizim yüzümüzü yere düşürdün eylül. Ben senden beklemezdim kızım." Dedi gülbahar teyze.

Eylül bağırmaya başladı. "Siz iyi misiniz ya? Nasıl inanırsınız ona?" Caner  ellerimizi gösterdi. "Bu ne lan o zaman?" Eylül çıldırırcasına bağırdı.

"Ya abi sen bana lan mı dedin? Siz nasıl inanıyorsunuz ya ben sizin için acılar çektim. Yemediğim dayak, söylenmedik tehdit kalmadı. Neden dayandım sizin için. Onur beni tehdit etti alın kanıtı da burada." Dedi ve telefonunu verdi. Hepsi telefonun başına toplandı.

"Ben onuru hiç sevmedim, ben hep fatihi sevdim."

Telefona baktıktan sonra bütün gözler onurun üzerine döndü. Yüzü düşmüştü onun istediğini vermemişti eylül. Korkmamıştı cesur kızdı valla.

"Semra teyzemi kaçırıp beni tehdit etti. Seni bıçaklatan ve pastaneyi soydurtan da onur." Caner sinirle bağırarak onura tekme atıp yere düşürdü ve yakasına yapıştı. "Sen kimsin lan benim kardeşimi tehdit ediyorsun." Herkes araya girip ayırdı ve caneri pastaneye soktular. "Rezil etmeyin bizi eve girin hepiniz." Eylül bana baktı. "Seni seviyorum." Dedi ve yanağıma bir öpücük kondurup eve girmişti.

Elimi yanağıma getirdim. Kalbim fazlasıyla hızlıydı. İçim kıpır kıpır, midem sesliydi. Gözlerim dolmuştu bir anda. Beni ikinci kez seven birisiydi gülerden sonra.

Gözlerimi yerdeki onura çevirdim ve yakasına yapıştım. "Eve geç onur. Evde konuşacağız."

Eve geçmemizle soğuk anlar başlamıştı. "Lan rezil ettiniz bizi." Babam çıldırma derecesine gelmişti. "Onurun yaptıklarını görmediniz mi?" Onur yumruğunu sıktı. "Senden hiçbir şey saklamayacağım fatih. Neden yaptığımı sana söyleyeceğim." Barış abim koluma girdi.

"Baba biraz sakinleşelim akşam konuşuruz." Babam başını salladı ve yaklaşıp yüzüme tokat attı.

"Sen kardeşinin kemiklerini sızlatıyorsun fatih." Başımı öne eğmiştim. "Hayır baba sızlatmıyorum. sevmem bu intikamı gerçekleştirmeyeceğim anlamına gelmiyor." Hızla odama çıkmıştım. Kapıyı sertçe vurup derin derin nefes alıyordum.

Hemen kapı açıldı ve onur girdi. Arkasından da abim.
"Fatih seninle konuşmam gerek." Dedi onur. "Onur çocuk sakinlesin bıraksana." Onur abime baktı ve "Barış abi ben rezil oldum. Adım çıktı fatih herşeyi öğrenecek." Abim derin bir iç çekmişti.

"Ben öğrendim öğreneceğimi onur." Dedim sertçe. "Hayır, neden eylülü tehdit ettiğimi bilmiyorsun." Merakla onura baktım. "Neden?" Diye sordum.

"Barış abi, eylül ve seni uzaklaştırmam için yaptırdı."

Söyledikleri yüreğimi yaktı. Babamın attığı tokat değilde bu daha çok acıttı canımı. Kelimeler, sözcükler başımda tekrarlanıyordu. "Sende hemen kabul ettin ama onur." Abime bakıp yakasına yapıştım.

"Dayak attın sustum, bağırdın sustum, dalga geçtin sustum. Abimsin, büyüğümsün dedim saygımdan sustum ama artık yeter abi." Sinirle bağırıyordum. Başıma acılar giriyordu, kaşlarıma doğru ağır bir acı.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin