•3

4.3K 35 8
                                    

Yüzüme çarpan hafif yakıcı güneş ışığı ile gözlerimi araladım. Yumuşak yatağın içerisinde hemen doğruldum ve etrafıma baktım. Neredeydim? Zihnimi zorlayıp dün geceyi düşündüm... Bazı görüntüler kesik kesik geliyordu ama Bay Gyllenhaal ile yaşadığım konuşmalar ve anlar tamamen zihnimde canlandı.

Hızlıca yerimden kalktım üzerimde kendi kıyafetlerim yoktu. Siyah bir tişört ve altımda ise bol bir eşofman vardı beli baya büyük geliyordu.

Hemen yatağın karşısında duran kahverengi rengi koltukta duran eşyalarımın arasından çantamı aldım ve içerisinden telefonumu çıkardım. Bir sürü cevapsız arama vardı bir kaç tane de mesaj

İlk olarak Ariel'in aramasına geri döndüm. Bir kaç kez çaldıktan sonra hemen telefonu açtı.

"Alo? Megan neredesin? Seni ne kadar çok merak ettiğimizi biliyor musun bütün herkes dağıldı bizi dışarı çıkardılar ama biz seni bekledik içeride kimse kalmadı denilince eve döndük ve bütün gece uyumadık." dedi. Hepsini nefes almadan söylemişti. Haklıydı da...

"İyiyim Ari. Ben tuvalete gittiğimde kavga çıktı o sırada da Bay Gyllenhaal ile karşılaştım. O da oraya geri dönmeme izin vermedi şimdi ise sanırsam onun evindeyim." dedim.

"Nasıl amına koyayım Meg. Aramak aklına gelmedi mi bütün gece kafayı yedik ve olanları anlatmanı istiyorum."

"Tamam şu an bende yeni uyandım ve kendime gelmem lazım akşam bana gel konuşalım sizi seviyorum." dedim o da görüşürüz dedikten sonra kapattı.

Telefonumu geri çantama koydum ve etrafı inceledim. Daha çok siyah ve koyu kahverengi hakimdi etraf tamamen uyumlu gözüküyordu. Kocaman bir yatak,cama dönük kahve rengi deri koltuk ve bahçeye açılan kocaman bir cam.

Camdan dışarıya doğru baktığımda kocaman bir bahçe ve havuz vardı. New York da beklenmeyen yerlerdi kesinlikle... Gerçi Şu an New York'da mıyım onu bile bilmiyordum...

Ben bahçeyi ve etrafı incelemeye devam ederken kapı çaldı ve içeriye genç uzun bacaklı sarışın bir kadın girdi.

"Günaydın Bayan Miller. Eğer müsaitseniz,Bay Gyllenhaal sizi bekliyor." dedi Çıplak ayaklarıma baktım ve kadını takip etmeye başladım. Büyük bir koridordan sonra kocaman bir salona geldik koyu kahverengi koltuklar siyaha boyalı duvarlar büyük bir yemek masası. Bir çok şey koyu renkli olmasına rağmen büyük camlardan giren ışık yüzünden daraltıcı gelmiyordu.

Bay Gyllenhaal'ın önünde durunca kadın yanımızdan gitti. Bay Gyllenhaal ise bana biraz daha yakınlaştı. Onun şık giyiminin karşısında üzerimde ki bu kıyafetler ile kendimi hiç rahat hissetmiyordum.

"Günaydın Megan" dedi ben onu incelemeye dalmışken.

"Günaydın Bay  Gyllenhaal." dedim. Gözleri bütün yüzümde geziniyordu ben ise sadece gözlerine bakıyordum.

"Umarım güzel uyumuşsundur."

"Ah... Teşekkür ederim gayet güzel uyudum ama inanın hiç gerek yoktu bunlara..." dedim belki saygısızlık yapmıştım ne de olsa adam beni korumuş ve evine getirmişti ama dün ki tavrı hiç hoş değildi. Adam kaçırır gibi davranmıştı.

"Bunu duymamış sayıyorum Megan." Dedi. Yüzünden istemeyerek gözlerimi çektim ve üzerimi inceledim.

"Üzerindekiler...Benim kıyafetlerim ama sana daha çok yakışmış." dedi. Utanç ile kafamı önüme eğdim. Yüzüme düşen saçımın üzerinde parmaklarını hissedince kafamı kaldırıp ona baktım. Saçımı kulağımın arkasına attı. Neden bu kadar yakın duruyorduk ki?

LUSTER. || Gyllenhaal.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin