Düşman peşinde

1.1K 31 8
                                    

Sokaklarda nefesim kesilene kadar koşuyordum. Sağımda, solumda, önümde ve arkamda olan herşeyi inceliyordum. Gecenin karanlığı işimi daha da zorlaştırıyordu. Bu karanlığa dayanamayıp cebimden el fenerini çıkardım. Tam adımımı atacak iken duyduğum tıkırtılar aradığım kişinin nerede olduğunu söylüyorlardı. Sakince elimi silahıma götürdüm ve sesin olduğu yöne doğru gittim. "Bak, adam gibi karşıma çık. Ikimiz için de iyi olur." Dediklerimi duymamış gibiydi. "Sadece patronun nerde onu bilmek istiyorum. Söz, sana dokunmayacağım." Aniden siyah bir silüet karşı sokaktan geçti. Onun peşine takıldım ve arka sokakta sıkıştırmayı becerdim. Karşımdaki kişi oldukça sessizdi. "Bak, silahlarımızı aynı anda yere bırakalım. Ben sorumun cevabını alayım, sen ise burdan burnun dahi kanamadan ayrıl. Rapor da işbirliği nedeniyle seni bıraktığımı da belirtirim. Anlaştık mı?" Karşımdaki kişi bana boş boş bakıyordu. "Eğer cezalandırılmaktan ya da imha edilmekten korkuyorsan korkmana gerek yok. Seni güvenli bir yere götürebilirim. Yeterki konuş." Artık sinirlenmeye başlıyordum. Sinirden siyah deri ceketimi çıkardım ve yere fırlattım. "Sakin bana casusluk yapmayasın diye dilini kestiklerini söyleme.." Siyahlar içerisindeki kişi korku dolu bakışlarla başını salladı. "Anlaşıldı." Cebimden bir kağıt ve kalem çıkardım. "Bari buraya yaz olur mu?" Elimdekileri onun eline tutuşturdum. Ama o bana hala boş bakışlarla bakıyordu. "Okuman yazman yok mu?" Hayır manasında başını salladı. Tahmin ettiğim gibiydi, sırf bilgi sızmasın diye okuması yazması olmayan insanları alıp dilsiz yapıp kendisi için çalıştırıyordu. "İşaret dili biliyor musun?" Bu sefer başını evet manasında salladı. "Bak, işaret dilinde bana o herifin nerde olduğunu söylersen çok yardım etmiş olursun." Etrafa bakındım. Kimse yok gibi gözüküyordu. Herşeyden emin olmak için kuytu bir köşeye geçtik ve ben ondan alacağım cevabı aldım. "Çok teşekkür ederim."

Toplantı odasında büyük bir toplantı vardı. Aylardır "Kartal" diye bilinen ama kimliğini gizli tutan birisini arıyorduk. Yasaldışı işlerde onun üzerine yoktu ve ülke için büyük problemler çıkarıyordu. 

Yiğit: Farkında olduğunuz gibi bu Kartal ortaya çıktığından beri ülkede güvenlik diye bir şey kalmadı. Nasıl yapıyorsa bütün sistemleri hackleye biliyor ve ses çıkarmadan, iz ve kanıt bırakmadan işini bitirebiliyor. 

Yağız: Herif görünmez sanki. Peşinden koşan yolunu kaybediyor.

Demet: Yollarla arası iyi demekki. 

Ekrem: Bence de. Şehri avucunun içi gibi biliyor.

Necati: İşimiz zor. 

Selin: Dikkatli olmamız lazım. Peşinde olduğumuzu kesin biliyordur. Ruhumuz duymadan bizi öldürebilir.

Zehra: Keşke nerede olduğunu bilsek.

Gizem: Artık biliyoruz.

Yiğit: Nasıl? 

Gizem: Adamlarından birini yakaladım. Sorumu sordum. Cevabımı aldım.

Yağız: Kralsın, Kral.

Selin: Eee?

Gizem: Adam resmen kendini ele vermemek için okuma yazmayı bilmeyen insanları almış, konuşmasınlar diye dilini kesmiş.

Ekrem: Beklendik bir durum da. Adresi nasıl öğrendin?

Gizem: İşaret dili ile anlaştık.

Yiğit: İşaret dili biliyor muydun sen?

Gizem: Lise deyken öğrenmiştim. 

Demet: Neyi bekliyoruz? Basalım mekanı.

Gizem: Daha değil.

Selin: Planın varmış gibi konuşuyorsun.

Gizem: Adam öyle herkesi mekana almıyor. Mekanı iyi koruyor. Gelmeden göz attım oraya.

Zehra: Ne yapacağız peki?

Gizem: Hava biraz daha kararsın. Bir arabaya binelim ve oraya vardığımızda benzini boşaltalım ve yolda kalmış süsü verelim. Eminim ki yardımcı olur.

Necati: Kızlar gitsin ozaman.

Yiğit: Hatırlatma yapmak istedim Gizem benim karım. Öyle yalnız bırakamam onu.

Gizem: Yiğit haklı. Sizin desteğinize de ihtiyaç duyabiliriz. Yağız, Ekrem, Selin, Necati ve ben gidelim.

Yiğit: Peki ben ne yapayım? Armut mu toplayayım?

Gizem: Biz nasıl onları basmak için plan hazırlıyorsak aynısını bizim için hazırlıyorlardır belki. 

Yiğit: Evli olduğumuzu hatırlatayım.

Gizem: Söz, birdaha ki görevde seninle giderim.

Yiğit: Yok, zahmet etme. Ayağına dolanmayayım.

Gizem: Tamam sen de gel. 

Yiğit: Arabayı ben kullanıyorum. 

Doğru zaman gelince hazırlanıp arabaya bindik. Planladığımız gibi mekana yaklaşınca arabanın benzinini boşalttık. Sonra hepbirlikte büyük giriş kapısına gittik. Zile bastıktan sonra kapıya lüks kıyafetler içerisinde bir genç çıktı. Ilk başta sert bakışlarla etrafa bakınsada arada kadınlarında olduğunu fark edince yüz ifadesini yumuşattı. "Nasıl yardımcı olabilirim?" Kartalın yüzündeki gülümseme gittikce büyüdü. "Ş-şşey..arabamızın benzini bitti ve yolda kaldık. Maalesef ki bu çevrede petrol ofisi yok. A-acaba-", daha sözümü bitirmeden kapısını açtı. "Ne demek, kendinizi evinizdeymiş gibi hissedin. Yarın sabaha kadar arabanız yolculuğa hazır olmuş olur." 

Ortam beklediğimden de çok farklıydı. Lüks mobilyalar, büyük ekran televizyon ve bir kaç takım elbiseli korumalar vardı. Hepimiz koltuğa oturduktan sonra Kartal bize gereksiz sorular sormaya başlamıştı. "Isminiz ne? Ne iş yapıyorsunuz? " Lan bundan sana ne? O kadar sinirlenmiştim ki kaşlarımı çattığımın farkında bile değildim. Yiğitin omuzuma dokunması ile vaziyetimin farkına varmıştım. Bu durumdan Demet beni kurtarmıştı. "Adım Leyla. Ben ünlü bir şirketin sekreteriyim." Ne pahasına olursa olsun gerçek kimliğimiz saklı kalmalıydı. Ancak bu şekilde herkes güvende olurdu. 

Kartal odasına gitmişti. Bunu fırsat bilip evde dolandım biraz. Odalara teker teker girip etrafı kontrol ettim. Bir odaya gelmiştim. Oldukça büyüktü. İçeriye girdiğimde ise oda silahlarla doluydu. Silahlara bakarkene arkamdan bir ses geldi. "Silahlara ilgin olduğunu bilmiyordum." Elimdeki tüfeği yerine koydum ve arkama döndüm. Istemesemde korkuyordum açıkçası. "Sey...lavaboyu arıyordum kendimi burda buldum. Bunlar oyuncak mı?" Kartal hunuharca güldü. "Oyuncak benim işime yaramaz. Silah dediği adamın ciğerini sökmeli." Buz gibi terliyordum. "Lavabo nerde?" Kartal iç çekerek kapıyı açtı. Parmağıyla biraz ileride olan kapıyı gösterdi. "Lavabo orada." Kekeleyerek teşekkür ettikten sonra lavaboya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. 

Oyalanmaya vaktimiz yoktu. Ceketime sakladığım silahımı çıkardım ve herkese hazır olmaları için mesaj attım. İçimden 3 e kadar saydıktan sonra lavabodan çıktım ve Kartala silahımı doğrulttum. "Hadi ama kalbimi kırdın. Senden bunu beklemezdim hiç." Kartal sözleriyle aklımı çelmeye çalışıyordu. "Sen insanlara zarar vermezsin biliyorum. Hadi indir o silahı " Tetiğe basmam an meselisiydi. Tam basmaya hazır olmuşken sırtımdan biri vurdu ve beni bayıltmaya çalıştı. Bu girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ayağa kalkar kalkmaz kaçmak üzere olan Kartalın peşinden koştum. Evin bahçesindeydik ve tam onu yakalayacakken Yiğit Kartalın üzerine atladı ve onu kelepçeledi. Acele ederek arabaya bindik ve binaya dogru yol aldık. "Yiğit, hızlı sürmene gerek yok. Dikkatli sür yeter." Bunları dedikten sonra 3 tane siyah araba bizim bulunduğumuz arabaya çarpmıştı. "YIĞIT??!!??"











Mafya Karısı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin