Annemin mezarına bakarken, şu zamana kadar yaşadığım tüm şeyleri düşünüyordum.
21 yıllık hayatımda çok fazla şey yaşamıştım. Mükemmel bir çocukluğum vardı mesela. Ailem hep istediğim şeyleri yaparak beni şımartıyordu. Herkes etrafımda pervane dönüyor, beni mutlu etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Ama tabi ki mutluluğum uzun sürmemişti.
İlk düşüşüm annemin öldüğünü öğrendim gündü.
Daha 9 yaşındaydım o zaman. Evimizin önünde büyük bir kalabalık vardı. Babamın iş arkadaşlarının geldiğini sanmıştım çünkü sürekli iş yemekleri bizim evimizde düzenlenirdi. Fakat evimizde tanımadığımız kişiler de vardı.
Ve o an evden babamın çığlıklarını duymuştum.
Dedim ya çocuktum o zaman. Ne olduğunu anlayamamıştım fakat kalbimde ki ağırlığı hissetmiştim. Eve koşarak girdiğimde yerde annemin uzandığını ve babamın da başında ağladığını görmüştüm. Hala ne olduğunu anlayamadığım için babamın yanına gidip omzuna dokunmuştum hafifçe.
'Baba annem uyuyor mu? ' diye sorduğumda babam beni kendine çekip sımsıkı sarılmıştı. Ne olduğunu anlayamasam da bende ağlamaya başlamıştım o zaman. Babam ağlıyordu çünkü.
Babam her zaman örnek aldığım kişi olmuştu. Acısını asla dışarı yansıtmayan, adımlarını kendinden emin bir şekilde atan güçlü bir adamdı babam. Küçükken hep babam gibi olmaya çalışırdım ve o zamanlar tek hayalim büyünce babam gibi olmaktı.
Annem öldükten sonra hayatımız güzel ilerlememişti. Babam ile birlikte üstesinden gelmeye çalışıyorduk ki bir nevi bunu başarmıştık da. Ama annemin eksikliğini hep hissetmiştik. Babam ile birlikte birbirimizi ayağa kaldırmıştık fakat gece odalarımıza çekildiğimizde sesimiz duyulmasın diye sessiz ağlayışlarımıza tanık olmuştu odalar.
Annem öldükten sonra babam kendini işten uzaklaştırmış ve bana daha da ilgi göstermeye başlamıştı. Günün yarısından fazlasını biribirimize harcıyorduk. O zamanlar gerçekten baba-oğul olduğumuzu hissediyordum.
Fakat hala bir şeyler eksikti.
Yüzüm gülmüyordu. İçtenlikle gülemiyordum. Babamın yaptığı şebekliklere bile duygusuz bir şekilde gülüp geçiyordum. Sürekli parlayan gözlerim sönmüştü mesela. Aynada ne zaman kendime baksam donuk bakışlarla karşılaşıyordum.
Ve Tanrı benden gerçekten nefret ediyor olmalıydı ki daha bu acıyı atlatamadan ikinci acıyı yaşatmıştı.
Çünkü ikinci düşüşüm babamın öldüğü gündü.
Babamın ölüm haberini aldığımda tamam demiştim, bu sefer tamamen bittin istesen de kurtulamazsın. Cidden çok zor zamanlardı. Annemin acısı hala tazeyken üstüne babamın acısı gelmişti.
Ben güçlü biri değildim ve babamın öldüğünü öğrendiğimde çılgına dönmüştüm. Aklımda dönüp duran tek bir soru vardı.
Ben bunlarla nasıl baş edeceğim?
Cidden ölü gibiydim. Yüzüm sadece babamın zorlamalarıyla gülerken artık o da yoktu. İyice ruhsuzlaşmıştım. Hayattan zevk almıyordum. Yemek yemiyordum. Bir ara 54 kiloya düştüğüm anı hatırlıyordum.
Ve artık bende Tanrı'dan nefret ediyordum.
Her gece yattığımda Tanrı'ya canımı alması için yalvarmıştım. Anne ve babamın mezarına sarılarak ağlarken, canımı alması için yalvarmıştım defalarca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
loser | jikook
Teen Fictionşimdi unutmak istediğim her şey, bir zamanlar beni mutluluktan öldürecekti.